Önder: Zulmün bir limiti var ve o limit doluyor


Rojava Derneği bölgede yaşanan insani trajediye cevap olmak için yoksul halk ile paylaşım yapan bir sivil kuruluştur. Buna da yönelmeleri, iktidarın "Kürt kendisi olarak var olmasın" yaklaşımının en kristalize örneklerinden biridir. 

Gözaltına alınan HDP Ankara il ve genel merkez yöneticileri ve çalışmalarının iktidar için af edilmez suçları var. Bu da, son iki seçim kampanyasında canla başla çalışan arkadaşlarımızdan olmalarıdır. Burada ortaya çıkarılamayan seçmen kitlesini ortaya çıkaran bir birinden değerli arkadaşlarımıza yöneldiler. Bu operasyonun hukuki bir gerekçesi yoktur.

- Gözaltılar öç alma amaçlı

Ankara’da demokratik faaliyet yürütenler, zulme uğrayanlar başlarını çevirdiklerinde gözaltına alınan arkadaşlarımızı gördüler. Bu gözaltılar bir intikam ve öç alma niteliği de içeriyor. Bununla sonuç almanın, demokratik siyaseti savunanların bu tür operasyonların hedefi durumuna getirilmesi kaotik durumu daha da derinleştirmekten başka hiç bir sonuç üretmeyecektir” diye belirtti.

Önder, gözaltına alınanların bir an önce serbest bırakılmasını istedi.

- Bu halkı 'terbiye' edemezler

Gözdağı vermeye çalışıyorlar. Unuttukları bir şey var. Bu bizim yabancısı olduğumuz bir durum değil. Bu halk bu tür yöntemlerle terbiye edilmedi, edilmeyecektir de.

- Zulmün bir limiti var

Başkanlık sistemi ile elde edemeyecekleri bir keyfilik ve tek adamlık, meclisin devlet dışında tutulduğu, trafik lambalarına kadar müdahil olacak KHK süreci yaşanıyor. Zulmün bir limiti vardır. İnsanlar bundan öte köy yok dediği zaman, sizin geliştirdiğiniz zulüm çarkları birer birer yıkılır. Ama demokrasi limitsiz ve baz alınabilir bir şeydir. Bunu geliştirdiğiniz zaman bütün sorunları çözebilirsiniz.

- Bu zulme boyun eğmeyeceğiz

Son dönemde yaşananlar karamsarlık üretmiş olabilir ama ezilenler biraraya geldiğinde zulümden geriye bir şey kalmayacaktır. Bu zulme boyun eğmeyeceğiz.

[Mehmet Ağar’ın Darbeyi Araştırma Komisyonundaki "Solcular konusunda yanıldık. Eğer düz ovada siyaset görüşümüz dikkate alınsaydı sorunlar bu noktaya gelmezdi" sözlerine ilişkin.] Söylem düzeyinde kalmış cümlelerin hayatta bir karşılığı yok. Bunun bir anlam içermesi gerçek bir yüzleşmenin yaşanması gerekiyordu. Yüzleşme ve hesaplaşma yerine ülkede cezasızlık tutumu hakim oldu. 12 Eylül davası bile zaman aşımı ile sonuçlandı. Faili meçhul ve işkence suçlarında zamanaşımı olmayacağı öngörülmesine rağmen, insanların hiç birinin faili ortaya çıkıp gereken cevabı alamadı. Bu sözler retorik düzeyinde kalıyor. 

Düz ovada siyaset meselesine gelince, bundan daha ötesi yapıldı. Sayın Öcalan’ın siyaset yapacağı noktaya gelince, iktidarın bundan öteye geçmeyeceği görüldü. Yarın öbür gün müzakere aşamasından savaş aşamasına getirenler halkın meclisinden gelip böyle günah çıkarma aşamasına gelmesin. Umarız ki, geri dönüşün bütün kapıları ve duygu kapılarını kapatacak bir düzeye ulaşmadan bu yoldan dönülür. Demokratik kamuoyuna büyük sorumluluklar düşüyor. Biz buna boyun eğmeyeceğimizi gösterdik. HDP’li milletvekillerini cezaevine atacak bir düzeye gelindi. Buna itiraz edecekleri önce içeri atalım, vekilleri tutukladığımızda buna ses çıkaranlar kalmasın. Bir tek kişi kalsa bile boyun eğmeyeceğiz. Zamanın gaddarları bugün gelip günah çıkarıyorlar, bugünün gaddarlarının bundan çıkaracağı sonuçlar olmalıdır.

- Başkanlık itirazımız ilkeseldir

Başkanlık sistemi bir temas ile ilgili HDP ile herhangi bir temas olup olmadığının sorulması üzerine de Önder, şunları söyledi: “Partimize dönük herhangi bir temas ya da temas girişimi yok. Bizim karşı çıkışımız da ilkeseldir. Selahattin Demirtaş ya da Figen Yüksekdağ başkan seçilmesi bile bundan bir şey kaybetmeyecektir. Gücün merkezileşmesine itiraz ediyoruz, bunu da parti programlarımızda yerleştirdik. Demokratik özerklik ile yetkilerin yerele dağıtılması ve bunun bütün Türkiye’ye dağıtılmasını savunan bir yaklaşımımız var. Bizim başkanlığa karşı çıkışımızın ilkesel bir yanı var. Çözüm öneriyoruz.

21 Ekim 2016