
Van Milletvekilimiz Bedia Özgökçe Ertan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Kalkınma Bakanlığı Bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Özgökçe, şöyle konuştu:
Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok ciddi adımlar atması gereken ülkeler arasında. Türkiye siyasi katılım, üreme sağlığı, eğitim ve iş gücüne katılımda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yansıtan Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel, Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda da 145 ülke arasından 130’uncu sırada. Bu sonuca aslında çok şaşırmamak gerekiyor. Hatta ilerleyen senelerde listenin son sıralarını da zorlayabiliriz bu gidişle.
Sürdürülebilir kalkınma için toplumsal cinsiyet eşitliği; hava gibi, su gibi
Gene Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye’de her 3 evlilikten 1’ini 18 yaş altında evlendirilenler oluşturuyor. Çocuk yaşta evliliğin pek çok toplumsal sonucu var; eğitimden, çalışma yaşamından, insan haklarını kullanmaktan mahrum kalmaya, ekonomik bağımsızlığa sahip olamamaya, şiddete maruz kalabilmeye, daha da uzatabiliriz bu listeyi. Oysa sürdürülebilir barış, sürdürülebilir kalkınma ve sağlam bir gelecek için bu toplumun toplumsal cinsiyet eşitliğine hava gibi, su gibi ihtiyacı var.
Türkiye'nin kadın iş gücü ve istihdam oranları yüzde 27’lerden ileriye gidememekte. Bu oranlarla Türkiye Avrupa’da kadın istihdamında yüzde 40’ın altında olan tek ülkedir. Ayrıca Avrupa Birliğine üye ülkelerin ortalama kadın istihdam oranı yüzde 60’tır. Ülkemizde çalışan her 2 kadından 1’i kayıt dışı çalıştırılmakta. Ucuz iş gücü, hatta ücretsiz iş gücü olarak görülmeleri nedeniyle kadınların çalışma yaşamında sömürü şartlarında çalışmaları yetmezmiş gibi sosyal sigorta, prim ve istihdam teşviklerinin farklı koşullara sahip olması ile mevzuatta oluşan karmaşıklık da prim teşviklerinden yararlanmayı zorlaştırmakta. Yani devlet de bu eşitsizliklere tuz biber olmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ön koşul olmalıdır
İş gücündeki toplam emeğin yüzde 55’ini kadınlar oluşturmaktayken ücretsiz kadın emeği yüzde 47’lere ulaşmıştır. Kamu sektörü ve özel sektörde her seviyedeki kadın yönetici oranlarının toplamı ancak yüzde 12,2’dir.
Oysa Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm amaç ve hedefler için, kritik ve sürdürülebilir kalkınma için bir ön koşul olmalıdır.
10 Kasım 2017