
Parti Sözcümüz Ebru Günay, Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek Herkes İçin Adalet kampanyamızın detaylarını açıkladı. Günay, şunları söyledi:
Ülke bir bütün baskı cenderesi altındayken partimiz uzun bir süredir, belli mücadele programları ile bu cendereyi aşmak ve demokratik siyaset alanını genişletmek için mücadele programları geliştiriyor ve bunları hayata geçiriyor.
Gündem belirleyen bir parti olduğumuzu gösterdik
Geçtiğimiz yıl Haziran ayında AKP-MHP bloğunun kurduğu düzeni aşmak için tüm topluma seslenerek Hep Birlikte dedik. Bu programa Hakkari’den Edirne’ye, İzmir’den Van’a, Mersin’den Amed’e kadar başta kadınlar, gençler olmak üzere demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan toplumun her kesimi ses verdi. Bu sayede gündem belirleyen bir parti olduğumuzu bir kez daha göstermiş olduk.
Barış talebiyle alanlara çıkarak Hep Birlikte mücadeleyi yükselttik
Sonrasında 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir Barış Deklarasyonu yayınladık ve Eylül’den içinde bulunduğumuz Şubat ayına kadar Demokratik Mücadele Programımızın yeni bir ayağını ilan etmiştik. Geçtiğimiz aylarda da kadınlardan gençlere, ekolojistlerden emekçilere, her kesim ile savaşa karşı “Barış” diyerek zorba iktidara karşı Hep Birlikte güçlü bir mücadele yürüttük.
Mücadelemizin yeni aşamasında Herkes İçin Adalet kampanyası başlattık
Şimdi ise iktidarın, yaşamın her alanında yarattığı derin adaletsizliği teşhir ederek yeni yaşamı hep birlikte inşa etmek için “Herkes İçin Adalet” sloganıyla bir kampanya başlattık. Sivil toplumun, meslek odalarının, kadın örgütlerinin, sendikaların ve elbette bileşen partilerimizin katılımı ile Eş Genel Başkanlarımız tarafından kampanyamızın duyurusunu yaptık. Bugün sizlere kampanyamızın içeriğine dair detaylar vereceğiz.
İktidar yandaşları dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor
Ancak öncesinde kampanyanın neden Adalet teması ile başladığını paylaşmak istiyorum.Adaletsizlik cenderesinde kıvranan Türkiye halklarının, ekmek kadar su kadar temel bir ihtiyacı var: O da adalettir. Saray ve Saray çevresine kümelenmiş iktidar elitleri dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor. AKP ve MHP’ye oy veren seçmenler dahil ülkedeki herkes adaletin kalmadığına inanıyor.
Yurttaşlar yaşamlarının herhangi bir anında bu adaletsizliğe maruz kalıyor
Sadece Saray'ın etrafından kümelenenler kendileri için adaletin sağlandığına inanıyorlar. Yani aslında onlar bile kendileri dışında kimseye adaletin uygulanmadığını biliyor. Günlük hayatın içinde yurttaşlar yaşamlarının herhangi bir anında bu adaletsizliği maruz kalıyorlar. Demokratik bir ülkede iktidar ve muhalefet vardır. Siyasi hedefleri için yarışırlar. İktidara biat etme mecburiyeti faşist rejimlerde olur ki günümüzde yaşanan sıkıntıların başında bu gelmektedir. İktidara biat etmeyenlerin terörist olarak damgalandığı bir ülkede yaşıyoruz. Düşünün ki bu iktidara göre bütün muhalifler ya terörist ya da ülkeye düşman.
Cezaevlerindeki adaletsizliğe ve tecride karşı yapılan açlık grevi 75’inci gününde
Bu düşman hukukun en fazla yansıdığı yer cezaevleri. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit bugün bütün cezaevlerine sirayet etmiş durumda. Bugün cezaevlerinde çıplak aramadan, keyfi disiplin cezalarına, infaz yakmalardan, çift kelepçe uygulamalarına, sağlık hizmetinden faydalandırılmaya kadar sayamadığımız birçok hak ihlali yaşanıyor. Ve bugün adil olmayan bu uygulamalara karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi direnişi tam 75’inci gününde.
Adaletsizlik her alanda; bir gecede iradenize kayyım atanabilir, KHK ile işten atılabilir, tutuklanabilirsiniz!
Adaletsizlik her alana sirayet etmiş durumda! Bu ülkede, herkes her an gözaltına alınabilir, tutuklanabilir. Yolda yürürken bir mikrofona konuşan ve kendisini ifade eden yurttaş ertesi gün tutuklanabilir. İktidarı eleştiren bir siyasetçi iddianame olmadan bile aylarca tutuklu kalabilir. WhatsApp grubu kuran bir üniversite öğrencisi aynı gün mahkemeye çıkarılıp tutuklanabilir. Bir gecede bir memur KHK ile işsiz kalabilir. Savaş tamtamları çalan biri üniversiteye rektör atanabilir. Seçimlerde kazandığınız belediyeye kayyım atanabilir. Şiddete maruz kalan bir kadın, başvuracağı bir mekanizma bulunmadığı için katledilebilir. Katledilen bir kadın mahkemelerde kabahatli bulanabilir. EBA’ya ulaşabilmek için çatıya çıkmak zorunda kalan bir çocuk her an düşüp ölebilir. Hatta bir bebek anne karnında iken geleceğin suçlusu olarak tutuklanabilir. Hatta, yanlış ekonomi politikaları yüzünden pahalanan soğan terörist olabilir, biber ve domates pahalı olduğu için suçlanabilir.
Bu adaletsizliğe artık yeter, êdî bes e diyoruz
Biz tam da bu noktada Artık Yeter diyoruz, Êdî Bes e diyoruz. Ve her yerde herkes için adalet sloganını haykırıyoruz. Bir gecede Boğaziçi’ne kayyım rektör atadınız, sonuçlarını gördünüz. 6 günlük Yargıtay üyesini Anayasa Mahkemesi'ne üye yaptınız. Ilısu Barajıyla Hasankeyf’i, Yeşil Yol Projesiyle Karadeniz’i, Kanal İstanbul Projesiyle İstanbul’u uyduruk ÇED raporları üzerinden talan ettiniz.
Mızrak çuvala sığmıyor, bu zorba iktidara isyan ediyoruz
Emekçilerin işsizlik fonunu kendi yandaşlarına peşkeş çeken yasalar çıkardınız. Tahliye olması gereken tutsakların eline bir tebliğ sıkıştırarak infazlarının yakıldığına dair yeni yasalar çıkardınız. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet uygulamasını yasalara dayandırarak suç olarak ilan ettiniz. Biz sizin zorba iktidarınızın çıkardığı yasal zorbalıkları değil gerçek olan adaleti sağlamak için mücadele ediyoruz. Yasal kılıflara uydurulmuş hukuksuzluğu reddediyoruz. Mızrak çuvala sığmıyor artık. Bizler isyan ediyoruz.
Adalet yoksa demokrasi, hukuk, siyaset yoktur
Adalet yoksa demokrasi yoktur. Adalet yoksa demokratik bir uzlaşı ve özgür bir siyaset de yoktur. Adalet yoksa hukuk yoktur. Bu üç temel dinamik olmadan yaşama bir anlama katamayız. Siyaset yapamazsınız, geleceğe bir söz bırakamaz ve geçmişin yükünden kurtulamazsınız.
Acil bir toplumsal uzlaşıya ihtiyaç var: Bunun olmazsa olmaz zırhı adalettir
İçinden geçtiğimiz süreç kutuplaştırmaya dayalı sancılı bir süreçtir. Bugün en acilinden derin bir toplumsal uzlaşıya ihtiyaç vardır. Bu toplumsal uzlaşının olmazsa olmaz zırhı ise adalettir. Bunu sağlamanın birincil şartı demokratik bir ortamın varlığı, demokratik ve barışçıl bir iklim, çatışma kültürünü terk etmekle mümkün. Toplumsal adaletin gelişmesi ancak bu yolla olacaktır.
Adalete yer açmak için başlattığımız kampanyanın detayları
Adalete yer açmalıyız. Adalete yer açma çabamız ve derdimiz var ve tüm meselemiz adalete yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak halklara yer açmaktır, tüm ötekilere yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak göz kapaklarına acının ağırlığı bindirilmiş annelere yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak diyaloga yer açmaktır. Bu nedenle başlattığımız kampanyamızda tüm adaletsizlik alanlarına değinecek, görecek eylem ve etkinlikler yapıyoruz.
Kampanyamızda;
● Bir süredir başlayan İş ve Aş Buluşmalarını ileri taşıyarak yoksulluk ve işsizlik temalı kitlesel bölge yürüyüşleri yapacağız.
● Cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı kadınlarla buluşmalar gerçekleştirerek eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz.
● Kürtçe’ye yoğun saldırıların ve asimilasyon politikalarının olduğu bir dönemde Anadili Adaletini arayacağımız eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz.
● Cezaevlerinde süreleri dolmalarına rağmen bırakılmayan, denetimli serbestlik hakları kullandırılmayan, infazları yakılan tutsakların, açlık grevine girenlerin adalet taleplerini dillendirmek için farklı şehirlerde ve Meclis’te “Adalet” diye haykıracağız.
● Siyasette sıkışan ve kutuplaştırılan atmosferi aşmak ve nefes aldırmak için kendimiz dışındaki partilerle, inanç kurumları ile bir araya geleceğiz.
● Sol, sosyalist ve devrimci güçlerle, değişik inançlardan çevreler ve gruplarla baskılara karşı direnişi büyütmek için programlar düzenleyeceğiz.
Derelerin, ağaçların, ekolojinin sesi olacağız, esnafla bir araya geleceğiz
● Şırnak’ta kömür madenlerinin kirlettiği Nergüş deresinin, Dêrsim’de maden aramaları ile doğa yıkımı gerçekleştirilen Çemişgezek’in, Aydın ve Muğla’da incir ağaçlarının, Mersin’de ve Antalya’da portakal ağaçlarının, Karadeniz’de ormanların, fındık ağaçlarının ve çay tarlalarının hakkını korumak için ekoloji buluşmaları düzenleyeceğiz.
● Aylardır kepenk kapattığı için iflas ettirilen restaurant, lokanta ve kafe işletmeleri ve emekçilerinin hakkını aramak için buluşmalar yapacağız.
● Tekçiliğin yansıması olan mezhebe dayalı inanç anlayışını yıkmak için tüm inançlarla zenginliğimizi göstereceğiz.
● AİHM iddianamesi ile ülkenin yargı sisteminin nasıl mahkum edildiğini, Kobanê iddianamesi ile bizleri yargılamak isteyenleri yargılayacağımızı göstereceğiz.
● Derinleşen tecrit sisteminin ülkeye yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ve sonuçlarını anlatacağız.
● Kürtlere karşı savaş politikalarının sadece Kürtlere değil tüm ülkeye verdiği zararı göstermek için alanlarda olacağız.
Tüm toplumsal kesimleri “Herkes İçin Adalet” kampanyasına omuz vermeye çağırıyoruz
İşte bunun için HDP olarak, “Herkes İçin Adalet” diyoruz. Ve Adalet, Demokrasi ve Eşitlik için kadınlar ve gençler başta olmak üzere emeği sömürülen işçileri, kimliği yok sayılan Kürtleri, Çerkezleri, Lazları, Romanları, inancı yok sayılan Alevileri, geleceği elinden alınan öğrencileri birlikte omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.
Adliyeler, cezaevleri önünde olacağız; 15 Şubat’ta tecritte karşı kitlesel yürüyüşler gerçekleştireceğiz
4 aylık programımızın Şubat ayına dair biraz daha detay paylaşmak istiyorum. Bu kapsamda;
● İlk önce kampanyanın kadın programı Kadın Meclisimiz tarafından Ankara’da açıklanacak.
● Ankara ve İstanbul Adliyelerinin önünde Eş Genel Başkanımızın, milletvekillerimizin Kadın Meclisimizin ve avukatların katılımı ile çıplak arama, uygulanmayan AİHM kararı ve iftira ve yalanlarla dolu Kobanê iddianamesini işleyeceğimiz açıklamalar ve oturma eylemleri gerçekleştireceğiz.
● Cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek için cezaevleri önünde protestolar, açıklamalar yapacak, eylemler düzenleyeceğiz.
● Adalet için grevde olanlara ses vermek için 15 Şubat’ta “Tecrite Son, Yaşam İçin Adalet” sloganıyla üç farklı kentte uluslararası komplonun yıldönümünde tecridi protesto etmek için kitlesel yürüyüşlere destek vereceğiz.
Anadili Hakkı İçin Adalet talebiyle kitlesel yürüyüşler yapacağız, Van’da İş ve Aş buluşması gerçekleştireceğiz
● İş ve Aş Buluşmalarımızın Van ayağını gerçekleştireceğiz. Van’da Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımı ile emekçiler ve esnaf ile buluşacağız. Onları dinleyecek ve kendi çözüm önerilerimizi anlatacağız.
● Dünya Anadili Günü vesilesiyle bir dizi çalışma yapacağız. Türkiye’nin farklı şehirlerinde çoğulcu yapımızı yansıtan bu ülkede konuşulan Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca ve diğer dillerde açıklamalar yapacağız. Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Diyarbakır’da Kürtçe konusunda çalışma yürüten kurumların “Anadili Hakkı İçin Adalet” sloganıyla kitlesel bölge yürüyüşüne katılacak. Aynı zamanda Kürt Dili konusunda çalışma yürüten kurumlarla ortak etkinlik düzenleyeceğiz. Kürtçe ile ilgili 14 Mayıs Kürt Dil Bayramında Kürt Diline yönelik saldırıları, asimilasyon politikalarını gösteren geniş bir rapor hazırlayıp ulusal ve uluslararası kurumlar ile paylaşacağız.
AİHM kararına ilişkin farklı etkinlikler organize edeceğiz
● AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının uygulanması için yerellerde bilgilendirme çalışmaları, kurum ziyaretleri, toplu dilekçeler, mektuplar gibi farklı etkinlikler organize edeceğiz.
● Yine Şubat ayı içerisinde sol ve sosyalist partileri, Alevi kurumlarını, büyükelçiliklere, “Adalet” gündemiyle ziyaretler gerçekleştireceğiz.
8 Mart ve Newroz kutlamalarıyla 1 Mayıs’a yürüyeceğiz
Şubat ayı içerisinde başlıca etkinliklerimiz bunlar iken, 1 Haziran’a kadar devam edecek “Herkes İçin Adalet” kampanyamız çerçevesinde yapacağız diğer etkinliklere dair özetle şu bilgileri verebilirim:
● 8 Mart Kadınlar Günü çerçevesinde bütün yerellerde kadınlarla omuz omuza olup, kadın mücadelesini büyüteceğiz.
● 21 Mart Newroz kutlamalarını yapacağız. Ulusal Birlik temalı eylemlerimize devam edeceğiz.
● İş ve Aş Buluşmalarını ülkenin her bölgesinde yapacak şekilde sürdüreceğiz. Turizm ve sera sektörü, liman işçileri, deri emekçileri ve işyerini kapatmak zorunda kalan esnaf ile buluşacağız. Tüm bu alanlarda süren işçi direnişlerine güç verecek birlikte adalet sesimizi daha gür çıkaracağız. Bu birlik ruhu ile 1 Mayıs’a yürüyeceğiz.
● Tüm inanç kesimlerine yönelik programlarımız var.
● 26 Nisan’da partimize dönük bir komplo ile yazılan Kobanê iddianamesini yazanları yargılamak için mahkemede olacağız.
● Tiyatro ve müzik sanatçıları ile buluşarak, Kürt yazarlar ile özel bir program yapacağız.
Gezi, Suruç, Ankara katliamları ile Kürdistan’da katledilenlerin ailelerini buluşturacağız
● Gezi’de, Suruç’ta, Ankara Gar Katliamı'nda yaşamını yitirenler ile Kürdistan’da katledilen çocukların, gençlerin annelerini buluşturacağız.
Halklarımıza ve tüm partili arkadaşlarımıza buradan seslenmek istiyorum. Gençler, kadınlar, emekçiler bir bütün olarak ezilenler ve ötekileştirilenler, faşizme evrilen siyasi atmosferi tüm ülkenin selameti ve demokrasinin nefes alması için bu programı hep birlikte mutlaka başarıya ulaştırmalıyız.
Bu kampanyamız aynı zamanda tüm siyaset alanının cesaret toplayacağı, demokrasi çizgisinin gösterileceği bir yol haritasıdır. Şimdi Hep Birlikte Herkes İçin Adalet çalışmasını büyütme zamanıdır. Buradan hepimize başarılar diliyoruz.
Em dêbijên Destpêkê Edelat, bi qasê nan û avê pêdiviya me bi Edelatê heye
Partiya me ji zû de ye bername û çalakiyên têkoşînê dimeşîne. Par di meha Hezîranê de me bangî gelê xwe kir û got Em Bi Hev Re û me xwest em pergala AKP-MHP'yê bi dawî bikin. Ji Hekariyê heta Edîrneyê, ji Îzmîrê heta Wanê, ji Mêrsînê heta Amedê di serî de jinan û ciwanan û hemû gelê me banga me firehtir kir, piştevaniyeke mezin da partiya me. Dûre di 1'ê Îlonê de me Deklerasyona xwe ya Aştiyê weşand û ji Îlonê heta vê Sibatê me Bernameya xwe ya Têkoşîna Demokratîk xist rojevê.
Niha jî em neheqiya desthilatê li her derê eşkere dikin û ji bo jiyaneke nû saz bikin em dibêjin Destpêkê Edelat. Dirûşma me ya vê kampanyayê ya bi Kurdî Destpêkê Edelat e. Îro pêdiviya me bi qasî av û nan bi edaletê heye.
Kêr gihîşte hestî em li hemberî vê yekê îsyan dikin
Li Tirkiyeyê ji xeynî komikên AKP'yê her kes edaletê dixwaze. Hilbijêrên wan jî êdî dibînin ku li Tirkiyeyê edalet nemaye. Li welatekî demokratîk desthilat û muxalefet hene û ji bo armanca xwe pêşbaziyê dikin. Îteatkirin hew di rejîmên faşîst de heye û îro ji me îteat dixwazin. Dixwazin em îteatî wan bikin. Kî îteatî wan neke wek terorîst tê îlankirin îro.
Ev pergala dijminatiyê herî zêde jî li girtîgehan tê meşandin. Tecrîda ku li ser Birêz Ocalan tê ferzkirin îro li ser hemû girtîgehan hatiye belavkirin. Girtî ev 75 roj in ku bi greva birçîbûnê li dijî vê dad û hiqûqê li ber xwe didin. Em tiştên ne meşrû qebûl nakin. Kêr gihişte hestî.Gelê me jî vê yekê dibîne. Heke edalet tunebe demokrasî jî tuneye. Edalet tunebe siyaseta azad jî tuneye. Edalet tunebe hiqûq jî tuneye. Destpêka her tiştî edalet e û em îro banga têkoşîna edaletê dikin.
● Bernameya jinan a vê kampanyayê dê ji aliyê Meclisa me ya Jinan li Enqereyê bê eşkerekirin.
● Tevî hevserokên xwe, parlamenterên xwe, Meclisa me ya Jinan û parêzeran em ê li ber Dadgehên Enqere û Stenbolê çalakiyan li dar bixin. Em ê heta biryara DMME'yê bê qebûlkirin û girtiyên siyasî bên berdan em ê li ber xwe bidin. Mirovan tazî dikin û li wan digerin, em ê li dijî vê yekê çalakiyan bikin. Îdîanameya Kobanê pûç û vala ye em ê vê yekê teşhîr bikin.
● Ji bo balê bikişînin ser binpêkirina mafên girtiyan, em ê li ber girtîgehan daxuyaniyan bidin.
Di salvegera komploya navneteweyî de em ê meşên girseyî li dar bixin
● Di salvegera Komploya Navneteweyî ya 15'ê Sibatê de li sê bajaran em ê tecrîdê bi meşên girseyî protesto bikin.
● Ji bo balê bikişînin bêkarî û debarê em ê li Wanê hevdîtinan bikin. Hevseroka me Pervîn Buldan dê tevlî vê bernambeyê bibe, dê kedkaran re bê ba hev.
● Di Roja Zimanê Dayikê ya Cîhanê de em ê çalakîyên curbicur li dar bixin. Li Amedê tevî hemû saziyên ku ji bo zimanê me yê dayikê dixebitin bi tevlêbûna Mithat Sancar em daxuyaniyekê bidin.
● Ji bo pêkanîna biryara DMME'yê em ê li herêman xebatan bimeşînin. Em ê biçin serdana saziyan, em ê daxwaznameyan û nameyan bişînin. Û çalakiyên bi vî awayî li dar bixin.
● Em ê biçin serdana partiyên çepgiran, saziyên Elewiyan û seferatên welatên beyanî.
Kampanyaya me ya ji bo Edaletê dê heta serê Hezîranê bidome. Dem dema firehkirina vî dengî ye. Em ê tev bi hev re edaletê dabîn bikin.
Tecrit ve cezaevlerindeki açlık grevleri öncelikli gündemimiz olacak
SORU: Cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili Adalet Bakanıyla bir görüşmeniz oldu mu, ya da olacak mı? CPT Türkiye’ye geldi fakat İmralı’ya gitmedi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kampanyamız kapsamında açlık grevleri ve devam eden hukuksuzluk, infaz yakmalar, çıplak arama ve özellikle tecrit temel gündemlerimizden biri. Şubat ayındaki temel eylemlerimizden biri. Bu kapsamda adliyeler önünde eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz, cezaevleri önünde basın açıklamaları gerçekleştireceğiz. Bir çok yerde de bu kapsamdaki eylem ve etkinlikleri devam ettireceğiz. Bu konuda yerellerde yetkililere mektup ve dilekçe gönderme etkinlikler göndereceğiz. Bunlar ilgili muhataplarına gönderilecek olan eylem ve etkinlikler olacak. Bizler de bulunduğumuz her zeminde hukuksuzlukları dile getirmeye devam edeceğiz. Parlamentodaki milletvekili arkadaşlarımızda herkes için adalet kampanyamızın ve adaletin sesi olmaya devam edecekler. Her koşullarda hukuksuzlukları teşhir edeceğiz adaletin sesi olmaya devam edeceğiz.
CPT’nin bir yıl önce işkence ve tecrit tanımı yaptığı İmralı’yı ziyaret etmemesi eleştiri konusudur
CPT Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirdi ve yaklaşık 15 gün boyunca çeşitli cezaevleri ziyaretlerini gerçekleştirdi. Bir yıl önce CPT bir rapor açıkladı. Bu raporda İmralı cezaevinde tecridin olduğu ve buna bağlı olarak işkencenin olduğunu ifade eden bir kurumun İmralı adasını ziyaret etmemesi bir eleştiri konusudur. İşkencenin tespit edildiği tecridin tespit edildiği bir alanın bir yıl sonra bu konuda düzenlemelerin olup olmadığını görmek ve yerinde incelemek bizler açısından önemliydi. Bu konuda bizlerin girişimleri devam edecek. Diplomasi komisyonundaki arkadaşlarımız bu konuda çeşitli görüşmeler yaptı. Ama dediğimiz gibi esas olan CPT’nin Türkiye’ye geldiği süreç içerisinde İmralı cezaevini ziyaret etmekti. Çünkü Türkiye’de cezaevlerindeki bütün hak ihlalleri, hukuksuzluklar kaynağını İmralı’daki tecrit sisteminden alıyor. Esas olan bu tecrit sisteminin ve adaletsizliğin adadan kaldırılması. Adaletin ve hukukun başta orada tesis edilmesidir, bu nedenle bizler bu konudaki çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Em bi partiyên Kurd re rêhevaltiyê dikin, têkoşîneke hevpar dimeşînin
PIRS: Ziyaretên we yê partiyên muxalefetê berdewam dike. Gelo di bernameya we ya ziyaretkirina partiyên Kurd heye?
Em bi tevahî partiyên muxalefetê yên Tirkiyeye re hevdîtinan pêk tînin. Di wî aliyê de em tu cudahî naxin navbera partiyên muxalefetê. Li Kurdistanê tifaqeke me ya bi partiyên Kurdan re heye. Em bi wan re rêheval in, têkoşînek hevpar dimeşînin. Di wî aliyê de ji bo hevdîtinê wan partiyan tu pirsgirêkeke me nîne, em ê di rojên pêş de plansaziyekê di vê çarçoveyê de bikin.
9 Şubat 2021