Paylan: Devletin geçmişte onlarca kez yaptığı provokasyonları da, Afrini de sorgulamıyoruz

İstanbul Milletvekilimiz Garo Paylan, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Afrin saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Paylan, şöyle konuştu: 

Bütün devletlerin muktedirleri tarihlerinin belli dönemlerinde vatandaşlarına yalanlar söylerler. Bütün devletlerin muktedirleri tarihlerinin belli dönemlerinde suçlar, günahlar, cinayetler işlemiştir. Bütün devletlerin muktedirleri yine tarihlerinin belli dönemlerinde hırsızlıklar yapmışlardır. Eğer ki bu muktedirleri denetleyen kurumlar, kuruluşlar varsa bu suçlar, günahlar, hırsızlıklar, yalanlar ortaya çıkarılır. Yoksa o muktedirler suç işlemeye devam ederler. Bu muktedirlerin suçunu, günahını ortaya çıkaracak birinci kurum parlamentolardır. Eğer ki parlamentolar muktedirin dediğini yalnızca dinliyorsa ve ona karşı herhangi bir şüphe duymuyorsa o muktedir sorgulanmaz, denetlenemez. Bizim görevimiz onu denetlemek. İkinci güç medyadır, basındır denetleyecek. Eğer bugünlerde olduğu gibi medya, basın savaş tamtamları çalıyorsa o muktedir denetlenemez. Ve tabii ki, sivil toplumdur, vatandaşlardır denetleyecek. Bakın, hakikati hepimiz aramalıyız.

Afrin’den çakıl taşı dahi atılmadı

Afrin'le ilgili bir operasyon kararı alındı. Afrin, Suriye'deki iç savaşın yangınından kendini vareste tutan ender bölgelerden birisi ve iç savaş günleri başlarken 300 bin olan nüfusu sonra çoğulcu bir yapıda korunduğu için pek çok göç alarak 700-800 bine kadar çıkmış bir bölge. Ve Afrin'den Türkiye'ye, bakın, tek bir çakıl taşı dahi atılmadı. Daha iki buçuk yıl önceye kadar da bölgeden Salih Müslim ve Asya Abdullah; PYD eş başkanları Türkiye'ye gelip birlikte pek çok noktada istişareler yapıp operasyonlar yaptılar, Süleyman Şah Türbesi operasyonları yapıldı.

Afrin’den atıldığı iddia edilen füzeleri sorgulamalıyız

Yakın zamana kadar şöyle bir şey oluşturuldu, saray bunu söyledi, dedi ki: "Afrin bizim için büyük bir tehdit ve oradan bazı provokasyonlar söz konusu." Ve dedikten sonra bir anda bir baktık füzeler gelmeye başladı tam operasyon hazırlıkları yapılırken. O füzelerle ilgili, o provokasyonlarla ilgili dedik ki: "Gelin bunları araştıralım, kim atmış, ne yapmış." PYD oradan açıklama yapıyor "Benim yerleşim yerlerine karşı herhangi bir saldırım olmadı" diye. Bugünlerde bazı videolar çıkıyor. Türkiye'nin sınırlarının içinden atıldığına dair videolar çıkıyor, Türkiye vatandaşları çekmiş bunu, diyor ki: "Arkadaş, bak bu köyden atılıyor, bu köy Türkiye'nin içinde, bak Reyhanlı'yı vuruyor o füzeler." PYD diyor ki: "Benim elimdeki füzelerin menzili 10 kilometre." Kilis Afrin sınırına 50 kilometre mesafede ve ne hikmetse tam da Kilis'teki camiyi vuruyor o füzeler ve Türkiye toplumu Afrin Operasyonu'na yol veriyor. Bütün bunları sorgulamamız gerektiği için söylüyorum, hakikati bulmamız gerektiği için söylüyorum.

Ceylanpınar, Suruç, Sur’un faillerinin darbeci olduğu ortaya çıktı

Dedim ya pek çok devlet tarihinde yalanlar söylemiştir, bizim devletimiz de tarihinde yalanlar söyledi bazı operasyonları meşru göstermek için. Devlet içinde pek çok güç vardır, bakın, yakın dönemdeki darbe dinamiğinde mesela. Ceylânpınar'da iki polisimiz öldürüldü ya o gün istihbarat, eski Başbakana "PKK yaptı" diye söyledi ya ve barış süreci berhava edildi. O operasyonun, iki polisimizi öldürmenin bütün faillerinin darbeci olduğu ortaya çıktı. Sur ve diğer yerleşim yerlerindeki bütün operasyonları yapan komutanların darbeci olduğu ortaya çıktı. Ankara Gar ve Suruçların bütün yolunu verenlerin darbeci olduğu ortaya çıktı ama biz tarihimizden ders çıkaramadık, bütün bu hatalarımızla yüzleşemedik, bir darbe dinamiği tetiklendi, darbeyle karşılaştığımız hâlde bununla yüzleşemedik.

Yalnızca yakın tarihimizden değil, geçmişten de örnekler verebilirim. 6-7 Eylül 1955'te bir pogrom oldu biliyorsunuz, Ermenilerin, Rumların iş yerleri yağmalandı. O dönemin Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu ne diyor? "6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı. Muhteşem bir örgütlenme değil miydi?" Bakın, "Atatürk'ün evini bombaladık ve sonra bindirilmiş kıtalarla gereken operasyonu yaptık" diyor, 6-7 Eylül 1955'i tetiklemek için. O günlerde çıkan manşetler neydi? "Atatürk'ün evi bombalandı ve Rumlar, Ermeniler bunu hak etmişti." Devletimiz, maalesef, Özel Harp Dairesi bunu yaptı, bir operasyonu meşru göstermek için yaptı.

Kıbrıs’taki camiyi ve Kilis’teki camiyi hatırlayın 

1964'te Kıbrıs'ta Bayraktar Camisi'ni aynı ekibin yaktırdığını söylüyor Sabri Yirmibeşoğlu, Özel Harp Dairesi Başkanı. Kıbrıs'ta operasyonu meşru göstermek için, Kıbrıs'ta halkları birbirine düşürmek için bir camiyi yaktırdığını söylüyor. Ve bakın, aynen şöyle söylüyor: "Eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini istiyorsanız, bir mukavemet hareketi göstermesini arzu ederseniz, siz, sizin saygın değerlerinize düşmanın saldırdığını gösterirsiniz."

Hatırlıyor musunuz Kilis'teki camiyi? "Özel Harpte kuraldır, halkın desteğini almak için düşman yapmış gibi kutsallarınıza sabotajlar yapılır. Bir cami yakılır." diyor. "Kıbrıs'ta camiyi yaktık biz." diyor. "Cami yakılır mesela." diyebiliyor Özel Harp Dairesi Başkanı.

Mart 2014'te bir güvenlik toplantısı yapıldı, müstafi Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı ve oradaki tutanaklar basına yansıdı ve yalanlanmadı. Aynen şöyledir Mart 2014'teki güvenlik toplantısı: MİT Müsteşarı Hakan Fidan söz alıyor. Aynen şunu söylüyor: "Gerekirse Suriye'ye 4 adam gönderirim, Türkiye'ye 8 tane füze attırırım, savaş gerekçesi üretirim, hatta gerekirse Süleyman Şah Türbesi'ne saldırtırım." Bu ifade yalanlanmadı.

Şimdi, biz, Parlamento olarak, ülkenin gazetecileri olarak, sivil toplumu, vatandaşları olarak bütün bunları sorgulamayacak mıyız? Bir müktesebatımız var, böyle suçlarla, günahlarla bezenmiş bir müktesebatımız var. 

Biz, defalarca birbirimize düşürüldük, emperyalistler nemalandı

Biz, defalarca birbirimize düşürüldük ama bundan kimler nemalandı? Birinci Dünya Savaşı günlerine dönelim. Alman, Fransız ve İngiliz emperyalizmi nemalandı Birinci Dünya Savaşı yıllarında. O günlerde 2 adam vardı: Talat Paşa ve Enver Paşa. Kendi ulvi hedefleri doğrultusunda her yolu mübah gördüler, hukuk dışına çıktılar, Alman emperyalizmiyle birlikte yürüdüler ve yürürken de pek çok suça, günaha bulaştılar ve ülkemizi, Osmanlı'yı paramparça ettiler. Başta Ermeni halkı olmak üzere bütün halkların felaketini hazırladılar. Ve Sykes-Picot gerçekleşti, İngiliz ve Fransız emperyalizmi hedeflerine ulaştı ve bizler felaketi yaşadık.

Devletin geçmişte onlarca kez yaptığı provokasyonları sorgulamıyoruz

Bugün Türkiye Afrin'e operasyon yapıyor. Kim var orada? Ruslar var, Amerikalılar var ve o iki emperyal gücün büyük hesapları dâhilinde Türkler, Kürtler, Araplar birbirleriyle boğazlaşıyorlar. Bizler demokratik bir ülkenin Parlamentosu olarak bunları sorgulamıyoruz; Afrin'deki gerçekliği sorgulamıyoruz, devletimizin geçmişte yaptığı, onlarca kez yaptığı provokasyonları sorgulamıyoruz. Ama şunu unutmayın: Cezasız kalan bütün suçlar tekrarlar ve eğer ki biz de yaptığımız hatalarla yüzleşemezsek aynı hataları yapmaya devam ederiz.

Bizler halklar olarak birbirimize sarılmalıyız ve bu girdaptan çıkmalıyız

Bu açıdan ben hepimizi Afrin operasyonunu sorgulamaya, başımıza emperyal güçlerin örmeye çalıştığı çoraplara karşı uyanık olmaya çağırıyorum. Hepimiz sorumluyuz, tarihe karşı sorumluyuz, insanlarımıza karşı sorumluyuz. Bir daha yıkım yaşamamak içi hepimiz sorumluluk almalıyız. Aksi takdirde, hiç unutmayın, İran, Rusya ve Esad sistemiyle hemhâl olan bir düzen mutlaka duvara çarpar. Bizler halklar olarak birbirimize sarılmalıyız ve bu girdaptan çıkmalıyız.

8 Şubat 2018