Perihan Akın’ın katledilmesi AKP-Saray devletinin politikalarından asla ayrı düşünülemez

Tarihsel ve sosyo-ekonomik bir olgu olarak ülkenin temel yapısal sorunlarından biri haline getirilmiş olan mevsimlik tarım işçiliğinin; etnisite, toplumsal cinsiyet ve sınıf ekseni boyutları ile ele alındığında, bilinçli bir devlet politikasının sonucu olarak karşımıza çıktığı açıkça görülmektedir.

Son olarak, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinden Samsun'un Terme ilçesi Bafracalı Mahallesi'ne fındık işçisi olarak gelen 36 yaşındaki tarım işçisi Perihan Akın'ın yaşamını kaybetmesine sebep olan saldırı Perihan Akın'ın kadın, Kürt ve işçi-emekçi kimliğinden ve AKP-Saray devletinin politikalarından asla ayrı düşünülemez. 

1950'li yıllardan günümüze kadar üretilen sorunlu tarım politikaları, özellikle 90'lı yıllarda güvenlikçi politikalarla başta köy yakmalar ve boşaltmalarla başlatılan zorla göç ettirme uygulamaları, baraj yapımları ile sular altında bırakılan verimli toprakları ile yaşam alanlarından kopartılan Kürt halkı, devletin evsizleştirme – mekansızlaştırma - yurtsuzlaştırma siyasetinin sonucu olarak sürekli gezici mevsimlik tarım işçiliğine tek geçim kaynağı olarak mecbur bırakılmışlardır. Bu anlamıyla Türkiye'de mevsimlik tarım işçiliği genel olarak Kürt kimlikli bir emek türüdür.

Başta barınma, beslenme, sağlık ve eğitim gibi en temel insan haklarının ihlal edildiği ve büyük bir sömürü alanı haline getirilen mevsimlik tarım işçiliği; ucuz iş gücü olarak kadın emeğinin sömürüldüğü, ev içi görünmeyen emeğin çadır içi görünmeyen emeğe dönüştürüldüğü ve kadının çadırlara kapatıldığı, tarım işçileri için genel anlamda bulundukları yerlerde maruz kaldıkları izolasyonun kadınlar için tam izolasyon ve çifte sömürü mekanizması olarak yaşanmaktadır. Yine özellikle insanlık dışı taşıma koşullarından kaynaklı gerçekleşen ölümlü kazalar ile gündemden düşmeyen mevsimlik tarım işçiliği, son dönemlerde iktidarın kutuplaştırıcı siyasetine hizmet eden politik söylem ve uygulamalar ile linç kültürünün derinleştirilerek yaygınlaştırılmasının sonuçlarının en net yaşandığı alan olmuştur.  

Kutuplaştırıcı, ırkçı siyaseti, kadına yönelik saldırı politikaları ile cinsiyetçi nefret söylemleri ve emek düşmanı politikaların ve zihniyetinin üç temel sacayağını oluşturan AKP-Saray devletini çok iyi tanıyoruz. Samsun Terme'de Perihan Akın'a yönelik saldırı herhangi bir adli vaka olmadığı gibi tesadüf de değildir. Perihan Akın'a ve Kadın, Kürt, İşçi-Emekçi kimliklerine yönelik siyasi, planlı ve hedef gözetilerek gerçekleştirilen saldırının en temel sorumlusu AKP Hükümetidir. 

Biz kadınlar, tüm bu bilinçli ve politik saldırılar karşısında mücadelemizi sürdürecek, Perihan Akın'ın yaşamını yitirdiği saldırı karşısında sessiz kalmayacağız; siyasi, toplumsal ve hukuki boyutları ile sonuna kadar takipçisi olacağız. 

Tüm kadınlara erkek egemen devletin, ırkçı, cinsiyetçi ve emek düşmanı politikaları ve saldırılarına karşı mücadeleyi büyütme, sesimizi yükseltme çağrısında bulunuyoruz.

Halkların Demokratik Partisi
Kadın Meclisi
8 Eylül 2017