Qadiyan (Kadıköy) Köyü Raporu

31 Temmuz 2018’de Hakkari İli Yüksekova İlçesi Qadiyan (Kadıköy) Köyü’nde biri bebek iki kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin rapor

Olay ve Heyetin Oluşumu

31 Temmuz 2018 tarihinde anne Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği Bedirhan Karakaya’nın hayatlarını kaybetmelerinin ardından HDP Milletvekilleri, yerel İHD temsilcileri ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukatlardan, Qadiyan Köyü’nde (Kadıköy) incelemede bulunmak üzere bir heyet oluşturulmuştur. Heyet 5 ve 6 Ağustos 2018 tarihlerinde iki defa olay yerinde incelemede bulunmuştur.

Heyetin İncelemeleri

05/08/2018 tarihli izlenimler ve görgü tanıklarıyla yapılan görüşmeler

Durumun aciliyetine binaen ve delillerin kaybolması riskinden ötürü bir HDP heyeti ile Qadiyan (Kadıköy) köyüne gidildi.

Saat 14:00 civarında heyetimiz herhangi bir arama noktası veya güvenlik tedbiri-noktası ile karşılaşmadan köy merkezine vardı. Köyde herhangi olağanüstü bir durumla karşılaşmadık. Köye vardığımızda bu olaya ilişkin gözaltına alınan yurttaşların yakınlarına nasıl ve nerede ulaşabileceğimizi sorduğumuzda, köy sakinleri bize bir ev göstererek orada beklememizi ve gözaltına alınan şahısların yakınları ile patlamadan sonra olay yerine ulaşan görgü tanıklarının oraya geleceğini söylediler.

Gittiğimiz köy evinde kısa süreli bir beklemenin ardından olaya ilk müdahale eden ve yaralı bebeği hastaneye kaldıran köylüler geldiler. Köylüler olaya ilişkin gördüklerini söyleyeceklerini fakat isimlerini vermek istemediklerini söylediler. Bunun üzerine kendilerine isimlerini vermelerinin gerekmediğini,  sadece gerçekleşen patlama hakkında bildiklerini ve gördüklerini anlatmalarını istedik. Akabinde aşağıdaki şekilde beyanlarda bulundular:

İsmini vermek istemeyen birinci tanık: Olayın gerçekleştiği yol askeri üs bölgesine giden yoldur. O yoldan geçiş için özel izne gerek var. Olayın gerçekleştiği yer köyümüzün merasına yakın bir yerdir. Koyunlarımızı o civarda otlatırken bile karakoldan özel izin alarak gittiğimiz bir yerdir. Gerçekleşen patlamada hayatını kaybeden kadın kardeşimiz daha önce de köyümüze gelmiş ve bir düğünümüze katılmıştı. Yine aynı gün üs bölgesine gidecekken yanlışlıkla Küçükdere (ORİŞE) mıntıkasına  gitmişti. Orada ot toplayan köylüler nereye gittiğini sorduğunda, kadın eşini aradığını söylemiş, bunun üzerine köylüler eşinin nerede olduğunu sorunca, üs bölgesinde olduğunu, karakola gitmek istediğini söylemiş, köylüler de yanlış yolda olduğunu söyleyip ona yardımcı olmuşlar, hatta arabasını döndüremediği için o sırada orada bulunan bir traktör şoförü ona yardımcı olmuş ve aracı çevirmiştir. Ondan sonra araç uzaklaşmıştır. Böylesine bir yerde bir kadının yalnız, güvenliksiz ve acemi bir şoför olarak gitmesi doğru değil. Ben burada sormak istiyorum;  bir kadın, yanında bebeğiyle nasıl tek başına bu ıssız ve güvenliksiz yerde seyahat eder. Bu olaydan dolayı çok üzüldük. Tek bir patlama sesi duyduk. Ondan 2-3 saat önce üs bölgesine eşya taşıyan üç araç o yoldan geçmiş. Patlamadan sonra köyümüze baskın yapıldı. Köyden on dört kişi gözaltına alındı, bunlardan on iki kişi serbest bırakıldı, iki kişi tutuklandı. Tutuklananlardan birisi o çevrede koyun otlatan çoban, diğeri de sabah karakoldan koyunların yanına araçla gitmek için izin alan bir köylümüzdür. Biz köylüler olarak bu olayın köyümüzle bir ilgisi olmadığını göstermek için köyde yürüyüş yapmayı düşündük, ancak yürüyüşün yasak olduğunu söylediklerinde vazgeçtik. Olay yerine köy korucuları, muhtar ve bir sürü köylü gitmişti. Onlar gelip ne görmüşlerse her şeyi dürüstçe anlatsınlar.

İsmini vermek istemeyen ikinci tanık: Patlayıcılar genelde en az yarım metre derinlik oluştururlar, araç 40-50 metre savrulur. Bunda neden böyle bir şey  yok? Vefat edenin aracında neden iki tane boş mutfak tüpü var? Bu araç izinsiz, güvenliksiz nasıl üs bölgesine gider? Bir olay olmuş, bir günah keçisi arıyorlar. Bunu da köyümüzün üstüne yıkmaya çalışıyorlar. Araç sabahın erken saatlerinden saat 16.00’ya kadar güneşin altında karakola yakın bir yerde beklemiş. LPG’li bir araç bu kadar süre sıcaktan ısınmış da olabilir. Köyümüzün bu olayla bir ilgisi yoktur, mağduruz.

İsmini vermek istemeyen üçüncü tanık: Olay yerine gittim. Araç yolun üzerinde sadece arkasının büyük bir kısmı tahrip olmuş bir şekilde, çöküntünün olduğu yerden 10-15 metre kadar uzakta duruyordu. Patlamanın olduğu yol patika bir yoldur, zemini sert değildir. Çoğu zaman araçlar patinaj yaparak geçer, buna rağmen yarım metreye yakın derinlikte, genişliğinin biraz daha fazla olduğu bir çöküntü vardı. Vefat eden kadın aracın dışında yüz üstü yatıyordu. Gördüğüm kadarıyla kadında herhangi bir kanama ve yara yoktu. Askeriye olaydan bir-bir buçuk saat sonra geldi. Ambulans önceden geldi. Ben bebeği görmedim, sadece köylüler tarafından hastaneye götürüldüğünü duydum. Aracın hemen yanında biri yatay, diğeri dik şekilde olmak üzere iki mutfak tüpü duruyordu. Sonradan öğrendim ki, bu tüpler boş olup, karakoldan değiştirilmek üzere bu aracın bagajına konulmuş. Bu araç malzeme taşıyan bir araç değil, neden boş tüpleri aracın bagajına koymuşlar. Bu olaydan sonra korku içinde yaşıyoruz. Bir askeri yetkili köyümüze gelerek ‘‘Bir olay daha yaşanırsa anam avradım olsun tüm köyü içindekilerle beraber ateşe veririm’’ dedi. Korkuyoruz, Meclis olur, Valilik olur, bu olayın araştırılıp gerçek suçlularının yakalanmasını istiyoruz. Bizim köyün bu olayla bir ilgisi yok, olamaz da.
İsmini vermek istemeyen dördüncü tanık: Ben patlama sesini duyar duymaz sesin geldiği yöne doğru aracımla yöneldim. Oraya vardığımda bir kadını araç dışında cansız bir şekilde yatarken gördüm. Araca yöneldiğimde, içinde araç koltuğunda kemeri bağlı bir bebek gördüm, bebek yaşıyordu. Bebeği hemen aracıma alıp hastaneye götürdüm. Bebekte herhangi bir yara-bere görmedim. Yerde yatan kadında da aynı şekilde yara-kan ve benzeri bir şey görmedim.
İsmini vermek istemeyen beşinci tanık: Biz sadece tüm basın; özellikle ulusal kanallar gelirse kameralar karşısında konuşmak, mağduriyetimizi ve üzüntümüzü anlatmak istiyoruz.

06/08/2018 tarihli izlenimler ve görgü tanıklarıyla yapılan görüşmeler

06/08/2018 tarihinde tekrar kapsamlı bir heyet oluşturup köye ve olay yerine gidildi. Heyetimizde üç milletvekili, İHD temsilcileri ve ÖHP avukatları bulunmaktaydı. Köye saat 13:00 civarlarında vardığımızda, bir gün öncesinin aksine kimse ile karşılaşmadık. Köyde bir sessizliğin hüküm sürdüğünü gözlemledik. Bir önceki gün görgü tanıklarıyla görüştüğümüz evin bahçesine vardığımızda, bir önceki güne göre ürkek bir şekilde karşılandık. Köyden iki-üç kişi yanımıza geldi.

Olay yerine gitmediklerini ve bu olaydan dolayı derin üzüntü duyduklarını, olayın tüm çıplaklığıyla açığa kavuşturulması gerektiğini, köylerinin bu şekilde anılmasından rahatsızlık duyduklarını söylediler.

Üs bölgesine gitmek için izin alınması gerektiğini, kimin bu aracın geçişine izin vererek güvenliğini almadan gönderdiklerini, bunların da ihmallerinin araştırılmasını istediklerini söylediler. Olayın kimin tarafından yapılırsa yapılsın, yapanların mutlaka açığa çıkarılarak yakalanmalarını ve adalet önünde hesap vermelerini, ihmal varsa bu ihmalin araştırılıp ortaya çıkarılmasını istediklerini söylediler.

Görüştüğümüz kişiler isimlerini vermediler. Bunun dışında herhangi bir köy sakini bizimle görüşmeyip çeşitli bahanelerle bizden uzaklaştı. Bunun sebebinin de bir önceki heyetimizle olan görüşmeden sonra köyden yedi kişinin daha gözaltına alınması olduğunu öğrendik.

Daha sonra heyetimiz olayın gerçekleştiği yere köy korucularının nezaretinde dört araçla gitti. Patlamanın gerçekleştiği yere vardığımızda; yolun asfalt olmadığını, toprak yol olduğunu, virajlı ve sarp olduğunu, olaydan sonra yolun düzeltilmiş olduğunu, patlayan aracın orda olmadığını, ancak çevreye savrulmuş araç parçalarının yolun kenarında, yolun aşağı ve yukarı kısımlarında halen mevcut olduğunu gördük. Olay yerinde fotoğraflar çekip heyet olarak olay yerinden ayrıldık.

SONUÇ :

Soruşturma gizli yapıldığı için olaya ilişkin tutanak ve kayıtlara heyetimiz tarafından ulaşılamamıştır. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız randevu talebi reddedilmiş, ilçe kaymakamı ilçede olmadığından görüşülememiştir. Araçtaki patlamaya neyin sebep olduğuna  ilişkin net bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Heyetimiz, olay yerinde delillerin halen mevcut olduğunu, tüm alana yayılmış olduğunu gözlemlemiştir.

Heyetimiz soruşturmanın özenli, dikkatli ve etkili bir biçimde yapılmadığı endişesini taşımaktadır. Köy sakinlerinin bu olaydan ötürü tedirgin ve korku içinde olduğu, bu patlamayla ilişkilendirilerek mağdur edilme korkusu yaşadıkları gözlemlenmiştir.

Tüm soru işaretlerinin giderilmesi ve maddi gerçeğin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkması için TBMM’de bu olaya ilişkin deliller karartılmadan veya kaybolmadan bir komisyon kurulmalıdır.

Sait Dede – Hakkari Milletvekili    

Muazzez Orhan – Van Milletvekili     

Murat Sarısaç - Van Milletvekili  

9 Ağustos 2018