Referandum kampanyamızın final mitinginde on binler ‘hayır’ dedi

Referandum mitinglerimizin sonuncusu Diyarbakır’daydı. Binlerce kişi, sanatçı Suavi’nin şarkıları eşliğinde hayır sesini yükseltti. Mitingde Diyarbakırlılara seslenen isimlerse Meclis Başkanvekilimiz Pervin Buldan ve Parti Sözcümüz Osman Baydemir oldu. Her iki isim de hem güçlü bir hayır hem mücadele hem de barış çağrısını bir kez daha yineledi. Konuşmalardan öne çıkanlar şöyleydi:

Pervin Buldan:

Yarın hepimizi ilgilendiren, Türkiye toplumunu Kürt halkını, Amed halkını yakından ilgilendiren bir seçim, bir referandum yapılacak. Sizler bir partiye oy vermeyeceksiniz, Milletvekili, belediye başkanı seçmeyeceksiniz. Başta Amed halkı olmak üzere tüm Türkiye kendi geleceğini, özgürlüğünü, yarınını oylayacak.

Bu oylama herkesi, ama en çok Kürtleri ilgilendiriyor

Yarın tarihi bir gün. Bu kadar zulmün, acının, şiddetin ve baskının yoğun olduğu, seçilmişlerimizin cezaevlerinde rehin tutulduğu, belediyelerimize kayyumlar atandığı bir süreçte böylesi bir oylama elbette ki herkesi ilgilendiriyor ama en fazla biz Kürtleri ilgilendiriyor. AKP son 1 buçuk yılda Kürt halkına yapmadığı zulmü bırakmadılar. Bu yüzden yarın Amed’den AKP ve Ankara’ya iyi bir mesaj vereceğiz. Onların zulmüne hayır diyeceğiz...

İdamdan başka söyleyecekleri bir şey yok

Yarın 18 maddeden oluşan Anayasa taslağında Türkiye halkları 2 tercihten birini yapacak. Bu taslağa ya evet ya da hayır diyecek. Biz niye hayır dediğimizi açık bir şekilde söylüyoruz. AKP ve MHP neden evet dediklerini tek bir cümleyle açılıyorlar. Dün yine Cumhurbaşkanı söyledi: “evet çıkarsa biz idamın getireceğiz” dedi. Bundan başka söyleyecekleri bir şey yok . Tutunacakları tek dal olarak idamı görüyorlar. Neden idam diyorlar, çünkü ortaklık yaptıkları, koalisyon kurdukları parti MHP.

Onları sandığa gömmek için saat sayıyoruz

HDP’nin eş genel başkanların, milletvekillerinin, belediye eşbaşkanlarının, il ve ilçe eşbaşkanlarının rehin alındığı bir dönemde binlerce insanın bu meydanda toplanması Ankara’ya önemli bir mesajdır. Ankara, bugün bu meydanı görmeli. Ankara, bugün bu meydanın coşkusunu hissetmeli. Ankara bugün bu halkın direnişini tanımalı. Biz başta AKP başta olmak üzere 'evet' diyecek kesimleri sandığa gömmek için saat saymaya başladık. Sadece saatler kaldı.

Oy kullanmadan önce Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı, Sur’u, Cizre’yi düşünün

Yarın sandığa giderken herkes oy pusulasını eline alıp önce elini vicdanına koysun. Oyunu kullanmadan önce Demirtaş’ı düşünsün, Yüksekdağ’ı düşünsün. Oyunu kullanmadan önce tutuklu vekilleri belediye eş başkanlarını düşünsün. Sur’u, Cizre’yi, Gever’i, Xerabê Bava köyünü düşünsün. Bunu düşünen Kürt, aksi bir oy kullanırsa bileklerimi keserim. Ben biliyorum ki vicdanı, onuru olan hiçbir Kürt bu referandumda evet demeyecek.

Yarın hesap sorma günüdür

Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır’da kendi yaşamış olduğu mağduriyet üzerinden timsah göz yaşları döktü. “Ben belediye başkanıyken tutuklandım” dedi. Sana sormazlar mı? Diyarbakır’ı seçilmiş belediye başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı nerede? Sormazlar mı Diyarbakır’ın tutuklu vekilleri Nursel Aydoğan, Çağlar Demirel, İdris Baluken nerede? Bu kentin seçilmişleri nerede? Kadınlar size sormaz mı Ayla Akat nerede, Sebahat Tuncel nerede? Bütün bunları yarın sandıkta soracak Kürt halkı. Cizre’de yaşananları, vahşet bodrumunda diri diri yakılan insanların “su heval su” deyişlerini soracak, Gever’de yaşananları soracak. Hesap sorma günü yarındır.

Adalet Bakanı adım atmalı

Cezaevlerinde insanlar bedenlerini açlık grevine yatırdı. Açlık grevine bedenlerini yatıran her bir insanın önünde saygıyla eğiliyorum. Onlar zulme isyan ediyorlar. Adalet Bakanı’na çağrı yapıyorum: cezaevlerinden çıkacak tek bir cenazenin sorumlusu siz olacaksınız. Bir an önce adım atmalısınız. Biz tüm sorunların diyalogla çözüleceğine inanıyoruz. Çünkü biz barış, özgürlük, demokrasi istiyoruz. Bütün bunları da hayır oylarıyla elde edebileceğimizi biliyoruz.

Osman Baydemir:

Yarın sadece bir referandum değil bir mahkemedir. Sandık başına gittiğimizde unutmamamız gereken bir şey var; nüfus cüzdanı. Ama sandığa giderken Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de yatak odalarına yazı yazanları unutmayın. Baro başkanımız, barış elçimiz Tahir Elçi’nin katillerinin ortaya çıkmamasını unutmayalım. Şehirlerimizi tankla topla bombalayanları da unutmayın. Sandığa giderken Taybet Ana’yı Miray bebeği unutmayın. Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı unutmayın. Çağlar Demirel’i, Nursel Aydoğan’ı, Fırat Anlı’yı, Gültan Kışanak’ı yanınıza alın. Özellikle de, Cizre vahşet bodrumunda yakılan kardeşlerimizin ahını da sandığa koyun.

Mührünüzün sesi kulaklarında çınlasın

Yarın bizleri baskıya zulümle yok edebileceklerine inananlara öyle bir siyasi harita çıkarın ki bir kez daha öğüt olsun onlara. Mührünüzün sesi onların kulağında çınlasın. Küpe olsun kulaklarına.

Bu paket kurt ve tilkinin paketi

Sizler bin bir emek ve çabayla Kürt sorunu ve tüm sorunlar şiddet dışı yollar çözülsün diye 80 milletvekilini parlamentoya gönderdiniz. Engelleri ortadan kaldırdınız ama onlar kendi iktidarları için milletin iradesini tanımadılar. Siz yüzde 10 barajını aştınız. Şimdi yeni bir baraj getirdiler, barajı yüzde 50’ye çıkarıyorlar. Tek amaçları Kürdün iradesi, dili, yürütmeye dahil olmasın. Bu paket kimin paketi? Kurt ve tilkinin paketi. 18 maddenin hiçbir yerinde Kürde, inançlarımıza dair tek bir özgürlük alanı yok. Ama sahada, sokakta bu halkın iradesini kandırabileceklerine inanıyorlar. Fırsat senin elinde Amed.

Yalancının mumu 16 Nisan akşamı saat 7’ye kadar yanar

Dünyanın herhangi bir yerinde bir şehir düşünün ki milyonlarca oyun sahibi bir darbe hukukuyla kayyum atanıyor. Yalan aynı yalan. Güya kaynaklar amaçları dışında kullanılmış.

Bu iddianı ispat etmezsen yalancısın. Yalancının mumu 16 Nisan akşam saat 7’ye kadar yanar. Saat 7’de bu mum sönmüş olacak. Ve emin olun özgürlüğün kapıları bir kez daha açılmış olacak.

Türkiye’yi deli gömleği ile yönetmeye çalışıyorlar

Getirdikleri sistemde hem hakim, hem savcı, hem cellat oluyorlar bunun adına da demokrasi diyorlar. 6 milyon iradenin sahibi Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Yüksekdağ, milletvekillerimiz aylardır tutuklular. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği karara sahip çıkamıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı diyor ki “ben talimat vermeden çıkamazlar.” Bunların adalet anlayışı bu. Böylesi bir adalet anlayışıyla kayyum yönetimi ile, deli gömleği ile yönetmeye çalışıyorlar. Bir coğrafyanın kimliğinden, ideallerinden vazgeçeceğini sanıyorlar. Eğer bir yerde zulüm varsa zulme karşı direnme de vardır.

Cesaret bize sizden bulaştı

Hayır diyenlerin cesareti var. Sayın Demirtaş eş genel başkanım, aynı zamanda kardeşim, yoldaşım yol arkadaşım “cesaret bulaşıcıdır’ diyor. Cesaret nereden bulaştı, bu halktan bulaştı. Bu halktan bu halkın direngen ruhundan sizlere bulaştı. Bizler yarın sandık başına gittiğimizde, 2 yıldır dayatılan onursuzlaştırma politikasına hayır demek için sandık başına gideceğiz.

Biz 4 duvar arasında karanlıkları yaran gelenekten geliyoruz

Ne diyor bakan efendi, “eş başkanlar istedikleri duvara sırtlarını dayasınlar” diyor. 4 duvar arasında olan bir gelenekten geliyoruz. 4 duvar arasında bütün karanlıkları yaran bir gelenekten geliyoruz. Nasıl ki bu halkın zorla, zorbalıkla baskıyla baş eğmediğini görmelerini sağladıysanız, onlara insanlığı da öğreteceğiz.

15 Nisan 2017