Referandumda ‘HAYIR’ hepimize kazandıracak

PARTİ MECLİSİ SONUÇ BİLDİRİSİ

12 Mart 2017 günü Ankara’da toplanan HDP Parti Meclisi ve HDP MYK; Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’deki siyasal gelişmeleri değerlendirerek aşağıdaki açıklamayı paylaşmayı kararlaştırdı:

Parti Meclisimiz bu toplantıyı, Mart ayının ilk yarısında 22 yıl önce Gazi ve Ümraniye, 13 yıl önce Qamişlo (Kamışlı), 29 yıl önce Halepçe ve 39 yıl önce İstanbul Üniversitesi katliamlarında yaşamını yitiren tüm insanlarımıza adamıştır.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve haftası büyük bir coşkuyla, kitlesellikle kutlanmıştır. İllerde ve ilçelerde mitingler, toplantılar, sokak gösterileri ve çeşitli etkinliklerle yapılan kutlamalar büyük bir başarıyla gerçekleştirilmiştir. Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi toplumun tüm kesimleri için son derece umut verici, moral tazeleyici bir rol oynamıştır. Demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesinde kadın hareketinin yaratıcı ve geliştirici etkisi dalga dalga yayılmayı sürdürecektir.

Anayasa Mahkemesi’ne çağrı:

4 Kasım 2016 ve sonrasında bir iktidar darbesi ile Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ve demokratik siyasetçilerimizin tutuklanarak rehin alınmaları süreci karşısında hukuk ve siyaset mücadelemiz devam etmektedir. İç ve uluslararası hukuk açısından büyük bir ihlal yaşanmaktadır. Fütursuz davranış o denli ileri gitmiştir ki, önce Meclis Başkanlığı ardından Yargıtay savcıları usulsüz ve hukuksuz bir şekilde Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğini ve parti üyeliğini düşürme adımlarını atabilmişlerdir. Bu hukuksuzlukları ve yargının siyasi tutumunu asla kabul etmiyoruz.

Anayasa Mahkemesi (AYM), 115 gündür kendisine yapılan başvuruları gündemine almamıştır. AYM, Balbay-Haberal hakkındaki kararına uygun bir tutumu sergilememe konusunda hukuk ihlali yapmaktadır. AYM’ye, hükümetin ve Erdoğan’ın ağır baskısına direnme ve kararına sahip çıkma çağrısı yapıyoruz. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland’ın ‘eğer AYM görevini yapmayacaksa AİHM devreye girmelidir’ içerikli açıklaması Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni çiğnediğine dair açık bir uyarıdır.

Türkiye’yi uluslararası alanda itibarsız duruma AKP iktidarı getirmiştir:

I. AKP-Erdoğan rejiminin halklarımıza yaşattığı zulüm, ağır insan hakları ihlalleri ve insanlık suçları saklanamaz hale gelmiş ve Türkiye’nin de üyesi olduğu uluslararası kuruluşların raporlarıyla dünyaya ilan edilmiştir. Bu raporların kağıt üzerinde kalmayacağı ve somut yaptırımlara bürüneceği açıktır. 

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 10 Mart 2017 tarihli rapor açıklaması, Temmuz 2015-Aralık 2016 arasında Şırnak, Cizre, Sur, Nusaybin, Yüksekova başta olmak üzere 30 Kürt kentini ve mahallelerini etkileyen, yüzbinlerce insanı yerinden eden sokağa çıkma yasakları ve sivillerin ölümüne neden olan operasyonlar sırasında büyük çaplı yıkım yaşandığına, cinayetler işlendiğine ve insan hakları ihlalleri yapıldığına açıkça işaret etmektedir.

İktidar bugün de aynı fütursuz ve hukuksuz uygulamalarıyla Nusaybin ve Lice köylerinde insan hakları ihlallerini sürdürmekte, suç işlemektedir.

Bu rapor, yaşanan ağır insanlık suçlarına yönelik itirazlarımızın ve mücadelemizin ne kadar haklı bir zemin üzerinde yükseldiğinin açık bir göstergesidir. İnsan hakları ihlalleri ve işlenen insanlık suçları karşısında demokrasi ve hukuk mücadelesini sürdürme kararlılığımız devam edecektir.

II. Avrupa Konseyi Denetim Komitesi’nin görüşü doğrultusunda, Nisan ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Türkiye’nin 13 yıl sonra tekrardan denetim sürecine alınması için tartışılacak olması da AKP iktidarının uygulamaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Türkiye, 12 Eylül 1980 darbesinden yıllar sonra yine demokratik ilkeler ve insan hakları ihlalleri nedeniyle gündemdedir.

III. Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin anayasal danışma müessesesi olan Venedik Komisyonu’nun, 16 Nisan referandumunun demokratik ve meşru bir ortamda yapılmadığına; değişiklik maddelerinin demokratik kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırdığına; bu adımların demokrasi için geriye doğru tehlikeli bir gidiş olacağına dair eleştirileri de son derece önemlidir. Bu konuda uzun süredir ifade ettiğimiz eleştiriler uluslararası alanda da doğrulanmıştır.

IV. İktidarın Ortadoğu’daki yanlış ve çözümsüz politikalarına bir yenisi Şengal ve Ezidi halkına yönelik saldırganlıkla eklenmiştir. Ezidi halkı kendi gücüyle ve mücadele ederek IŞİD’in saldırganlığını, köleci, kadın düşmanı anlayışını ve uygulamalarını püskürtmüştür. Yine direnecek ve kendisini koruyacaktır. Ortadoğu bir halklar ve inançlar bahçesidir. Burada ‘tekçi’ anlayış karşısında, bütün farklılıkların eşitlik içinde bir arada yaşaması ilkelerine ve politikalarına sıkı sıkıya sarılmadan, barışçı ve demokratik adımların atılması mümkün değildir. Partimiz özellikle Suriye ve Irak politikalarında demokratik ve barışçı tutumunu; sorunları savaşarak değil görüşerek ve müzakere ederek siyasi alanda çözme anlayışını; Kürt halkı arasında düşmanlık değil kardeşlik ve birlik ortamını geliştirme yaklaşımını kararlılıkla sürdürecektir.

Referandumda ‘HAYIR’ hepimize kazandıracak:

I. Bütün bu gelişmeler AKP iktidarının Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik anlaşmaları ve sözleşmeleri açıkça çiğnediğini; evrensel hukuk ve demokrasi ilkelerinden ve insan hakları normlarından uzaklaşmış olduğunu göstermektedir. Bu gidişi durdurmak Türkiye halklarının elindedir.

16 Nisan Anayasa referandumu, AKP iktidarının bu frensiz gidişini durdurmanın, Türkiye’de yeniden demokrasi ve insan hakları, hukukun üstünlüğü anlayış ve ilkelerine dayalı bir dönemin inşa edilmesinin fırsatı ve imkanıdır.

Partimiz bu Anayasa değişikliği referandumunda ‘HAYIR’ sonucunun çıkması için tüm örgütsel, fikirsel, politik ve kurumsal enerjisini ve imkanlarını tüm bileşenleri ve ittifakları ile harekete geçirmiştir. İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, ev ev, işyerleri ve her yerde ‘HAYIR’ çalışmasını sürdürmektedir. Bu tutumumuz eskiyi, 12 Eylül Anayasası’nı savunmak için değil, yeniyi, özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasayı, yeni bir toplumsal sözleşmeyi yapabilmek içindir.

II. Oy vermeye gitmek ve katılımı arttırmak kadar sandık güvenliğini sağlamak için sorumluluk almak da önemlidir. Bu referandumda hile ve oy hırsızlığının yapılmasını engellemek için tüm yurttaşlarımızı sandık güvenliğini sağlamak için görev almaya çağırıyoruz.

III. Bu vesileyle bir kez daha AKP ve MHP’ye oy ve gönül vermiş yurttaşlarımıza sesleniyoruz: Demokratik bir cumhuriyette, ortak vatanda, eşitlik, özgürlük ve barış içinde, birlikte ve yanyana yaşayabilmenin zeminini güçlendirmek için sorumlu bir davranış hepimize kazandıracaktır. ‘Tek kişi yönetimi’ demokratik değildir sürdürülemez; istikrarı ve huzuru, toplumsal barışı sağlayamaz. Demokratik olan çoğulcu olandır, tek ve ‘tekçi’ olan değildir. ‘HAYIR’ hepimize kazandıracaktır. 16 Nisan akşamı, hepimiz demokratik bir ülke yaratmanın ilk adımını atmış olma heyecanını yaşamalıyız.

IV. Referandum çalışmalarının Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde sürdürülmesinin idari ve hukuki girişimlerle engellenmesi demokratik teamüller, ilkeler ve ifade özgürlüğü açısından kabul edilebilir değildir. Bu tutumları kınıyoruz.

Ancak demokratik ilke ve teamüllere sahip çıkılacaksa, bu Türkiye için de geçerlidir Avrupa için de. Aksi durum ikiyüzlülük, samimiyetsizlik ve çifte standarttır. Bugün hükümet mensuplarının çeşitli ülkelerde karşı karşıya kaldıkları uygulamaların çok daha vahimleri Türkiye sınırları içinde bizlere, HDP’li vekillere ve parti yöneticilerine karşı bizzat bu iktidar tarafından her gün uygulanmaktadır. Kendi ülkesinde ilçelere ve köylere, kentlere girişleri asker ve polis zoruyla engellenen HDP’li bakanları ve milletvekillerini unutmuyoruz. Şu günlerde ‘HAYIR’ çalışmasını sürdürenlere yönelik baskı ve saldırıları hep birlikte yaşıyoruz. Bu iktidarın, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Heyeti için bile Cizre’ye giriş izni vermediğini hatırlatıyoruz.

Newroz çağrısı:

Önümüzdeki günler Newroz kutlamalarının başlayacağı günlerdir. Newroz kutlamalarının da aynı kararlılık ve kitlesellikle, barış içinde gerçekleşmesi için bizler üzerimize düşen her türlü adımı atacağız. Demokratik kutlamaların engellenmemesi, önünün kesilmemesi gereklidir.

İktidara, Newroz’un barış, kardeşlik ve umut mesajlarının bütün Ortadoğu coğrafyasında yaşayan halklar tarafından verildiği geleneksel bir gün olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu Newroz, IŞİD barbarlığına karşı mücadele eden halklar açısından da son derece önemlidir. Bizler bu sorumluluk, kararlılık ve sağduyuyla davranacağız; aynı sorumlu davranışı bu ülkeyi yönetenlerden de beklediğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. 

Umudu, kararlı bir demokratik siyaseti; özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelemizi büyüteceğiz. Yolumuz açık olsun.

Halkların Demokratik Partisi
Parti Meclisi
13 Mart 2017