Sancar: AKP’yi ortağı MHP ile birlikte göndereceğiz

Mersin’de ekonomik krize karşı düzenlediğimiz mitingde konuşan Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Mersin’de ekonomik krize karşı düzenlediğimiz mitingde konuşan Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Mitinge katılanları Kürtçe, Arapça ve Türkçe selamlayan Sancar şöyle konuştu:

Sevgili gençler, değerli kadınlar her kesimden emekçi halkımız, hepiniz hoş geldiniz. Bu coşkuyu, bu heyecanı görünce Saray’dakilerin tir tir titrediğini biliyoruz. Zulme, zorbalığa, sömüreye, yoksulluğa ve açlığa rağmen heyecanınızdan, umudumuzdan hiçbir şey kaybetmediğimizi görenler kimin nereye yürüdüğünü biliyorlar. Evet ya bu halklar HDP'yle birlikte bu iktidarı göndermeye ve bu bozuk düzeni, bu sömürü, yalan, talan düzenini değiştirmeye geliyor. Bizler geliyoruz bizler.

İktidar istifa etmeli ve derhal seçim kararı almalıdır

Bu iktidar istifa etmelidir. Hemen şimdi istifa etmelidir. Erken seçim ya da derhal seçim kararı almalıdır. Eğer kendine güveniyorsa, ekonominin kitabını yazdığı iddiasında samimiyse, politikalarına inanıyorsa getirsin sandığı koysun buraya, bakalım halktan ne cevap olacak. Buyursunlar getirsinler sandığı, halktan alsınlar cevabı.  Bizim seçim hazırlığımız gördüğünüz gibi her an vardır. Her yerde; mahallelerde, evlerde, sokaklarda, meydanlarda mücadeleyi, büyütüyoruz, baskıları, zulümleri, davaları, polis baskınları, bizi yıldırmıyor, yıldıramıyor, yıldıramayacak. 

Bu zulüm düzenini ancak biz değiştirebiliriz

Çünkü HDP halkların ortak evidir, halkların birleşik iradesidir, ortak geleceğin güvencesidir. Biz değiştireceğiz bu bozuk düzeni. Bu otoriter, sömürücü, bu zulüm düzenini ancak biz değiştirebiliriz arkadaşlar. Buna inanın, mücadelemizde kararlıyız. Mücadelemizde inatçıyız, ısrarcıyız. Çünkü bunların temelinde acılardan süzülmüş, büyük bir irade ve sabır vardır. Bu sabır onların yüreğine korku salıyor. Sabır inattır, mücadele kararlılıktır. Sizlerin coşkusu umudun ta kendisidir. 

Birkaç kuruş daha ucuza ekmek almak için insanlar saatlerce kuyrukta bekliyor

Ülkeyi getirdikleri yere bakın sevgili kardeşlerim. Son birkaç haftada hepimizin sofrası daha da küçüldü. Ekmeğimiz çalınıyor, ekmeğimiz gasp ediliyor. Bugün Adana’da bir ekmek üretim tesisini ziyaret ettik. Pek çok şey anlattılar. Rakamlarla konuşmayı istemiyorum. Rakamlara gerek de yok zaten. Hepiniz her gün her an bu yoksullaşmayı, açlığı bizzat yaşıyorsunuz. Verdiği örnek gerçekten yürek burkuyor. Evet, caddelerde Halk Ekmek Büfelerinin önünde uzun kuyruklar gördük. Birkaç kuruş daha ucuza ekmek almak için insanlar saatlerce kuyrukta bekliyor. Ve bu ekmek üretim tesisindeki arkadaşlarımızın anlattığı başka bir şey var. Sabahın erken saatinde onlarca, yüzlerce insan bayat ekmeği ucuza almak için gelip sıraya giriyorlar, kuru ekmeğe muhtaç ettiler bu ülkeyi. 

Ekonomi aynı zamanda barış meselesi

Bu ülkenin onurlu insanları mı kuru ekmeğe bulamayacak hale getirdiler. Nereye gidiyor bu ülkenin kaynakları? Bu ülkede kaynak var. Ülkenin emekçi hakları, ürettikleri değerler de bu ülkede refahı kuracak güçtedir. Bu kaynaklar saraya, israfa, ranta ve savaşa gidiyor. Bildikleri tek bir tek şey var. Her yerde düşmanlık politikası ve halkları birbirine kırdırma. Bölgeye de askeri politikalarını ihraç ediyorlar. Kürt sorununda yıllardır izledikleri güvenlikçi militarist politikalarla bu ülkenin kaynaklarını savaşta heba ediyorlar. İşte biz diyoruz ki ekonomi sadece ekonomi değildir. Ekonomi aynı zamanda barış meselesi, aynı zamanda demokrasi meselesidir. Aynı zamanda özgürlük meselesidir. Eğer bir ülkede hukuk ayaklar altına alınmışsa, artık hukuk bir şey kalmamışsa, eğer bir ülkede demokrasi yok edilmiş, eğer bir ülkede toplumsal barış tamamen tahrip edilmişse o ülkede adalet olmaz. Adalet hiçbir alanda olmaz, ekonomide de olmaz elbette. Savaş baronlarına aktarılan kaynaklar ve iktidarını devam ettirmek için savaş politikasından umulan faydalar, bu ülkeyi her gün daha fazla yoksullaştırıyor. 

 Bu ülkede bizsiz barış, demokrasi ve ekonomide adalet olmaz

Bizim çözüm önerilerimiz var. Bizim önerilerimizi hayata geçirecek birikimimiz var. Bizim bu sorunları çözecek irademiz var. Çünkü biz bu ülkeye barışı getirmeye kararlıyız, savaşları bitireceğiz. Kürt sorununda demokratik çözümü getireceğiz. Kürt sorununda çözüm aynı zamanda toplumsal barış demektir. İşte barışı, demokratik çözümü getirdiğimizde bu talan düzeninin temelini yok edeceğiz. Bu sömürü ve talan savaş politikaları üzerine kurulmuştur. Bu ülkeye demokrasiyi biz getireceğiz. Bizsiz bu ülkede barış olmaz, demokrasi olmaz, ekonomide adalet olmaz, halk için refah olmaz. İşte kanıtı sizlerin coşkusu, sesi ve nefesidir. 

Hedefimiz yüzde 15’ten yukarıdır

Barajlar koydular önümüze. Güya barajlarla bizi engelleyeceklerdi. Şimdi biz kendimize baraj koyduk. Diyoruz ki önümüzdeki seçimlerde yüzde 15'in altında oy alırsak, başarısız sayacağız kendimizi. Hedefimiz yüzde 15'ten yukarıdır. Bu ülkenin halklarının ortak iradesinin bu ülkenin çözüm gücü haline getirmektir. Bunu da meydanlarda ortak mücadeleyle sağlayacağız. Sadece masabaşı görüşmelerle ortak mücadele ve sağlam demokrasi ittifakı kurulamaz. Önce meydanlarda, sokaklarda, mahallelerde, halkın, emekçilerin, yoksulların yaşadığı her yerde, tarlada, fabrikada mücadele ortaklığını kurmak zorundayız. Bu düzene, bu sömürü bu talan, savaş ve yalan düzenine karşı ortak mücadale çağrısını bakmadan, usanmadan yapıyoruz. Bu birlikteliği burada sizlerin bulunduğu her yerde, meydanlarda, sokaklarda gerçekleştireceğiz. Buna inancımız var. Bunun için sabrımız, kararlılığımız ve inancımız var. İşte bunu sağladığımızda artık seçim ittifaklarını uzun uzun konuşmaya gerek kalmayacak. Arkadaşlar sevgili kardeşlerim, evet bu ülkeyi açlığa mahkum ediyorlar ve yoksulluğu, açlığı yaşamada en büyük payı bu ülkenin ezilen, sömürülen, dışlanan, emeğinden başka hiçbir geçim kaynağı olmayan insanlar ödüyor. Bu faturayı halka ödetmeyeceğiz. Onlar çökerttiler, faturayı onlar ödeyecekler.

Ekmek bir simge olmaktan çıktı, önümüzdeki yıl gıda krizi bekliyoruz

Mersin Türkiye tarımsal üretiminin en önemli merkezlerinden biridir. Türkiye’de üçüncü sıradadır. Fakat her geçen gün tarımsal üretimde gerileme yaşanmaktadır. Çifti mağdur olmaktadır. Tarım için kullanılan topraklar gün be gün azalıyor. Tarım alanları nereye gidiyor? On milyon hektar tarım arazisi ekilebilir olmaktan çıkarılıp inşaatçılara tahsis edildi. Yandaş şirketlerinin rantlarını büyütmek için tarımsal arazileri inşaata, imara açıyorlar. Sonra, bütün bu uyguladıkları politikalarla tarımsal girdi fiyatları yükseliyor. 

Şimdi narenciyede, bakliyatta en önemli üretim merkezi olan Mersin, çiftçisi artık bu işi sürdüremez hale geldi. Hele bu son döviz kuru artışlarıyla birlikte maliyetler katlanarak arttı ve sürekli zararla karşı karşıya kalan bir çiftçi kitlesi ortaya çıktı. Limona bakın mesela, tarlada 30 ila 50 kuruş arasında. Burada hale gidince en fazla kilosu 2 3 lira ama marketlere gidince 10 liradan aşağı bulamazsınız. Çiftçi "50 kuruşa satarak nasıl geçimini sağlayacağım" dedi. Ya bu meslekten vazgeçecek ya da zarar etmeyi göze alacak. Peki bunun yerine ne geliyor? Bunun yerine ithalat geliyor. Buğdayda olduğu gibi. Türkiye'nin buğday üretimi ihtiyacında 18 milyon yılda gerçekleşen rekolte 12 milyon ton. 6 milyon ton ithalat yapılması gerekiyor. Bu döviz kurları karşısında bu ithalatın ne kadar büyük maliyet yaratacağını da biliyoruz. Yani sevgili kardeşlerim artık ekmek meselesi sadece bir simge olmaktan çıktı. Önümüzdeki yıl gıda krizi katlık bekliyor bizi.

AKP’yi ortağı MHP ile birlikte göndereceğiz

Bu iktidar gönderilmeli, hemen şimdi erken seçimi bu iktidara kabul ettirmezsek, halkların ortak mücadelesinin iradesi ile sandığı getirmezsek, gelecek sene bugün yaşadıklarımızı arayacağımız felaketlerle dolu olacaktır. Bunu unutmayın. Göndereceğiz, AKP’yi göndereceğiz. Ortağı MHP ile göndereceğiz. Bu iktidarı, soyguncu, ırkçı, savaşçı, talancı, yalancı iktidarı göndereceğiz. Bunu sizlerle halkların ortak iradesi ile yapacağız. Buna inanın. Buna inanın, asla umudunuzu, inancınızı kaybetmeyin. Biz meydanlara çıktığımızda sokağa çıktığımızda umudumuz kat kat yükseliyor, inancımız daha da artıyor. Çünkü sizlerin gözündeki ışık bizim vicdani sorumluluklarımızı artırıyor. 

HDP halkın partisidir, halk için vardır, halkçı yönetimi kurmak hedefindedir. Bir avuç sermaye değil, halka kaynak aktaracağız. Savaşa, yandaşa giden o büyük meblağları halkın hizmeti için kullanacağız. Dediğim gibi buna hazırlığımız var. Buna irademiz var. Bunu gücümüz de var. Gücümüz sizsiniz. 

Ülkeyi cehenneme çeviren iktidarın beslendiği düzeni mutlaka değiştireceğiz

Bu ülkenin barışı, ortak, eşit geleceği ve demokrasisi sizlerin iradesi olmadan kurulamaz. Bunu herkes böyle görsün. Bir mücadele ortaklığı çağrısı yapıyoruz ya sürekli, bunun için yapıyoruz. Gelin, demokrasiden, barıştan, adaletten, özgürlükten yana olan herkes, gelin birbirimizi ortak mücadele alanlarında daha fazla tanıyalım. Birbirimizle orada daha fazla diyalog içinde olalım. Daha nice tecrübeleri birlikte biriktirelim ve seçim tartışmalarını onun üzerine kuralım. Sahada olmadan liste üzerinden pazarlık yapmanın ülkeye halklara bir faydası yok. Önce ortak mücadele, ortak mücadele zemininde de seçim ittifaklarını mutlaka en geniş demokratik birlik çerçevesinde gerçekleştireceğiz. Buna inanın. Bu konuda en küçük bir karamsarlığa kapılmayın, yürüyoruz. Büyüyerek yürüyoruz, güçlenerek yürüyoruz. Bu ülkenin sorunlarını çözmeye geliyoruz. Talan edilen kaynakları halka iade etmek için geliyoruz. Halka hizmet için geliyoruz ve başaracağız. Bu ülkeyi cehenneme çeviren bu iktidarı ve bu iktidarın beslendiği düzeni mutlaka değiştireceğiz. Mutlaka değiştireceğiz. 

Tahir Elçi’yi göz göre göre katlettiler

6 yıl önce Diyarbakır'da Dört Ayaklı Minare'nin önünde barış istemek için basın açıklaması yapmaya giden sevgili kardeşim Tahir Elçi’yi göz göre göre katlettiler. Tahir Elçi gibi pek çok değerimizi barış ve demokrasi mücadelesinde yitirdik ama onları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Onların mücadelesini biz kendi sorumluluğumuz, mirasımız, vicdani borcumuz olarak üstlendik ve sürdüreceğiz. O mücadeleyi sonuna kadar, barış için, demokrasi için, eşitlik için, adalet için bedel ödeyen kardeşlerimize sözümüz olsun. Onların hedeflerini gerçekleştirene kadar durmak yok mücadeleye devam. Büyüyerek güçlenerek yürümeye devam. 

Hakları yenilenlerin mücadelesini başarıya ulaştıracağız

Ahmed Arif’in Çukurova için yazdıklarını sizler için paylaşmadan geçmek olmaz. Hani diyor ya “Çukurovam, kundağımız, kefen bezimiz, kanı esmer, yüzü ak. Sıcağında sabır taşları çatlar, çatlamaz ırgadın yüreği” işte biz o yüreğiz. Bu sıcakta sabır taşı çatlar ama alnı ak ırgatın, alnı ak emekçinin, ezilenin, ötekileştirilenin, inancı gasp edilenin, hakları yenilenlerin mutlaka ama mutlaka mücadelesini başarıya ulaştıracağız. Biz alnı ak yüreği çelik bu insanların partisiyiz. Geçmişte bunun için verilen mücadelenin mirasçıyız. Bunu mutlaka başaracağız. Ülkeyi cehenneme çevirdiler ama çıkış var. Çıkış mücadelemizin kendisidir. Bir şairden bir dize okuyacağım: “Cehennem nedir”. Yaşadığımız şey cehenneme benziyor. Baskı, zulüm, yalan, sömürü, açlık var. Halklar için cehennem, sermayedar ve saray için cennet. Asıl cehennem başarılmamış mücadeledir. 

HDP Çukurova’dır, Akdeniz’dir

Eğer mücadeleyi başaramazsak asıl o zaman cehennem olur bu ülke. Onun için başarmak zorundayız. Mutlaka başaracağız. HDP Çukurova’dır, Akdeniz’dir. Çukurova ve Akdeniz’den yükselen umut dalgaları Ege’ye, Karadeniz'e ulaşıyor. Fırat’a, Dicle’ye ulaşıyor. Akdeniz, Karadeniz Ege ve Fırat buluştuğunda barış, adalet ve demokrasi gelecek. Buna bütün kalbimizle inanıyoruz. Çünkü sizler varsınız. Çünkü bu mücadeleyi bugüne taşıyan bin yıllık gelenek vardır. Emek, adalet, özgürlük mücadelesi geleneği vardır. Umutsuz yaşam olmaz, onursuz yaşam olmaz. Mücadele olmadan yaşam olmaz. Bu yürüyüşümüz özgürlük ve barış yürüyüşüdür. Biliyoruz, mutlaka başaracağız. Yolumuz açıktır. Hak yardımcımız, hızır yoldaşınız olsun. 

28 Kasım 2021