Sancar, Dersimde "Canlar İçin Hakikat ve Adalet Buluşması"nda Alevilerle buluştu

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, “Herkes İçin Adalet” kampanyamız kapsamında Dersim’de “Canlar Hakikat ve Adalet İçin Buluşuyor” programının açılışında konuştu: 

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, “Herkes İçin Adalet” kampanyamız kapsamında Dersim’de “Canlar Hakikat ve Adalet İçin Buluşuyor” programının açılışında konuştu. Alevi kurumları ve STK temsilcileri ile Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun da katıldığı buluşmada Sancar, şunları söyledi:

Sevgili canlar, bu şehirde siz canlarla istişare etmek ve mücadele için bir araya gelmek bizler için onur vericidir. Sevgili canlar, hakikat ve adalet için buluştuk. Hakikat ve adaletin Alevi inancında en temel düstürlardan olduğunu biliyoruz. Bu buluşmada da bütün canlarla bir araya gelip birlikte konuşup tartışıp yol belirlemek istiyoruz. 

Hakikat ve adalet şiarımızdır

Bu şehirde buluştuk, Dersim’de buluştuk çünkü Dersim rıza şehridir. Dervişlerin yurdurudur. Alevi inancının tarihteki hakikat ve adalet mücadelesinin sembol topraklarındandır. Simge öncü isimlerinin de yetiştiği bir diyardır. O nedenle Dersim’de bulunmak beni her zaman heyecanlandırır, buradan her ayrıldığımda biraz daha ufkumun genişlediğini, gönlümün zenginleştiğini hissederim. Bu gönül genişliğini ülkenin her yerine yaymak için çaba harcarız ama bu çaba hiçbir zaman tek başına başarıya ulaşamaz. Ancak hep birlikte uğraşırsak yol alırız ve mutlaka da eninde sonunda başarıyı elde ederiz. Bizim için başarı birkaç şeyi değiştirmek değil yolu hakikat ve adaletle yürümektir. Hakikat ve adalet için yürüyorsak yolumuzun da buna uygun olmalıdır. Hakikat ve adalet şiarımız, demokratik siyaset bizim yolumuz, istişare ve irşad da yöntememizdir. Zor zamanlardan geçiyoruz. Bu sözü sık kullandığımızı hepimiz biliyoruz. Bu ülkede zor zamanlar iyi zamanlardan daha fazladır ama bazı zamanlar diğerlerinden zordur. 

İnkar, zulüm, baskı ve ayrımcılık anlayışını değiştirmemiz yakındır

Şimdi içinden geçtiğimiz bu dönem tekçi, baskıcı, inkarcı ve kıyıcı zihniyetle eşitlik, adalet ve özgürlük isteyen zihniyet arasındaki mücadelede final yılı olacaktır. Bir büyük yol ayrımına doğru ilerliyoruz. Bu yol ayrımında hep birlikte omuz omuz gönül gönüle yürüyebilirsek inanın onlarca yıldır devam eden inkar, zulüm, baskı ve ayrımcılık anlayışını değiştirmemiz yakındır. Israrla ve inatla birlikte yürüme çağrısı yapıyoruz. Biraz önce Tülay kardeşim Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’den aktardı. Bir olmazsak iri olmazsak, diri olmazsak korkarız ki karşımızda tekçi, inkarcı, baskıcı ve faşist hülyaları, hayalleri, hırsları hedefleri olanlar bir süre daha bu ülkenin başına musallat olacaklardır. O nedenle diyoruz ki birlikte olmak zorundayız. İri ve diri kalmak için birlikte yürümek zorundayız. 

Alevilerin temel sorunu eşit yurttaşlık meselesi

Alevi toplumunun sorunlarını benim size anlatmama gerek yok. Bir temel sorun var; o da yurttaşlık meselesi. Eşit yurttaşlık meselesi. On yıllardır yapılan ayrımcılıkların, baskıların, inkar ve sindirme yöntemlerinin temelinde tam da bu ayrımcı yurttaşlık ve imtiyazlı yurttaşlık yatıyor. Birilleri makbul yurttaş, diğerleri tebaa. Birileri özgür, diğerleri esir. Birileri bu ülkenin kaynaklarına çöken, diğerleri emekle, alın teriyle günlük ekmeğini bile zor kazanan. 

İşte adalet nedir diye sorarsanız aslında büyük bir tanım vermek zor ama adaletsizlik nedir diye sorarsanız örnek bol. Bu saydığım örneklerin hepsinde inançlara karşı zulüm, inkar ve baskı belki de bu ülkenin ve bu toplumun barışının en büyük tehdidi olmuştur. Barışı bozan kendi özgürlüğünü savunanlar değildir. Barışı bozan inançların eşit, halkların özgür olmasını engelleyenlerdir. Halkar özgür ve inançlar eşit olana kadar da bu topraklarda barışı yaşama imkanımızın olmayacağını hepimiz bilelim. 

Baskıcı anlayış hepimize haksızlık adaletsizlik yapıyor

Baskıcı iktidarlardan, talancı, yalancı iktidarlardan medet uman çok değerli insanlarımız, onlara oy veren çok kıymetli yurttaşlarımız da bilsinler ki eşitlik veya adalet olmadan onlar için de huzur ve refah olmayacaktır. Bu insanlarımız adına hükmeden bu insanlarımızın oylarını arkasına alarak onları bahane ederek yöneten ayrımcı zihniyet, baskıcı anlayış hepimize haksızlık, adaletsizlik yapıyor. Hepimizin hep birlikte geleceğini çalıyor. O nedenle mazlumların eşitlik ve özgürlük mücadelesi kendini mazlum görmeyenlerin de onurlarını ve geleceklerini kurtarma çağrısıdır. Yani ben bu iktidar tarafından ve bu devlet anlayışı tarafından ezilmiyorum, benim rahatım yerindedir diyenlerin de gelecekleri ve bugünleri çürük temellere dayandığı için ne huzuru ne refahı yaşayabilirler. Biz canlar, burada bir araya gelen canlar elbette kendi yolumuzu birlikte tartışacağız. Buradan çıkaracağımız her söz her değer ve her düstur bu ülkede yaşayan herkese mutlaka yol gösterecektir. Biz istiyoruz ki bütün bunları bu ülkenin ezilenleri, ötekileştirilenleri, inkar edilenleri, emeği gasp edilenleri, alıntesi sömürülenleri olarak birleşip biraraya gelerek ancak öyle iri ve diri olabiliriz ve ancak öyle bu devri bitirebiliriz. 

Gelin canlar bir olalım ki bu devri birlikte bitirelim

Çağrımız her zamanki gibi açıktır; Gelin canlar bir olalım. Gelin canlar bir olalım ki bu devri birlikte bitirelim. Bu buluşma belki de tam olarak bize bu konuda yol gösterecek fikirlerin olgunlacağı ilk önemli buluşma. Biz Halklar ve İnançlar Komisyonu olarak daha önce Hatay'da böyle bir toplantı yaptık. Yeni dönemin farklı gelişmeleri olduğunu da biliyorsunuz. Partimiz hakkında kapatma davası açıldı. Yine Kobanî Kumpas Davasında yoldaşlarımızı yargılanıyor, pek çok arkadaşımız baskı altında, cezaevlerinde, pek çok demokrat devrimci insan sürekli iktidarın zulmüne maruz kalıyor. 

Dersim’in doğası, Dersim’in kimliği, kültürü ve inancıdır 

Dersim'in doğasını talan eden anlayış aynı şekilde İkizdere’yi de talan ediyor. Bitlis'ten Hopa’ya, Cudî’den Marmara Denizi'ne kadar doğamızı talan eden bu anlayış aslında sadece rant içinde de koşmuyor. Dersim’in doğası Dersim’in kimliğidir, kültürü ve inancıdır aynı zamanda. Bu doğayı talan eden, Dersim’in Alevilerini inançlarından, kimliklerinden ve kişiliklerinden mahrum etmek isteyen anlayıştır. İkizdere’yi de talan edenler yüzyıllardır doğayla iç içe kurdukları yaşamı gasp etmek isteyen anlayıştır. Onların da kimliğini, hayatını değersiz görenlerdir. O nedenle her alanda bu baskıcı zihniyet ne yaptığını biliyor. Bu zalim yönetim hangi alanda, hangi yöntemlerle başarı kazanacağını da görüyor. Asıl şimdi buna cevabı bizim vermemiz gerekiyor. Bizim de onların yaptıklarını iyi görmemiz, onlara gereken cevabı verebilmek için de hep birlikte bakmamız lazım. Bu gözle baktığımızda adaletin nerede olduğunu daha iyi göreceğiz. Adalet inancımızı, kimliğimizi, doğamızı, emeğimizi ve alın terimizi savunmaktır. Bunları savunmak için biraraya gelmek mecburidir. Adalet arayışı bize bunu emrediyor. Gerçekten eğer adalet istiyorsak başka da çaremiz yoktur. 

HDP’yi fesh etmeyeceğiz, kapattırmayacağız, yaşatacağız ve büyüteceğiz

Soruluyor bize acaba kapatma davasına karşı ne yapacaksınız diye? Kobanî Davası devam ediyor, orada nasıl bir yol izlemeye devam edeceksiniz? Kapatma davası konusunda söylediğimiz açıktır; Biz HDP’yi sonuna kadar savunacağız, yaşatacağız ve büyüteceğiz. Yani “partiyi feshedin de bu davayı boşa çıkarın” diye iyi veya kötü niyetli görüş belirtenlere hatırlatmak için bunu açıkça dile getirmek istiyoruz. Hayır, HDP’yi fesh etmeyeceğiz. Esasen bu partiyi kapattırmayacağız. Yaşatacağız ve büyüteceğiz. Neden? Buraya sizleri davet etmemizin nedeni partimizin mücadelesini anlatmak değildir. Bunu sizlere değil bizleri izleyen kamuoyuna mesaj olsun diye söyledikten sonra bizim toplantıyla bağlantısını kuracağız. 

Fikriyatımızda tereddütümüz, inancımızda herhangi bir samimiyetsizliğimiz yoktur

HDP kökleri derinlerde, Munzur Çayı'nda, Munzur Dağları'nda, ülkenin bütün şehirlerinde, bütün bölgelerinde, Karadeniz’den Ege’ye, Çukurova’dan Mardin’e, Diyarbakır’a, Van’a, Zonguldak’tan aklınıza gelecek herhangi bir şehre kadar bu ülkenin bütün topraklarında kökü olan bir ağaçtır. Bu ağacı ancak halklar birlikte sularsa büyütebiliriz. Belki şimdi istediğimiz kadar bir birliktelik yaratabilmiş değiliz. Belki çok daha geniş bir çatı oluşturmamız gerekirdi. Eksiklerimiz de olmuştur. Ama fikriyatımızda tereddütümüz, inancımızda herhangi bir samimiyetsizliğimiz yoktur. Biz bu partiyi kurarken de şimdi yaşatmak için mücadele ederken de köklerini bu ülkenin bütün topraklarına yaymak oradan büyütüp dallarını bütün inançların ve halkların eşit temsil edildiği bir ortak eve çevirmek niyetindeydik. 

HDP’yi kapattırmamanın yolları var, o yollardan biri sizlerle buluşmaktır 

Bu kadar güçlü kökleri ve bu kadar geniş dalları olan bu fikriyatın, bir davayla kapatılması mümkün olmaz. Kapatılsa ne yapacaksınız diye soruluyor. Kapatılsa bile mücadelemizi sürdürecek yollar var. O yollar nedir diye soruluyor, işte cevabı sizine buluşmaktır. Biz cevabımızı sadece merkez parti teşkilatlarında, sadece merkez kurumlarımızda konuşarak ortaya koymuyoruz. Bizim bundan sonra kapatma davasına da, dava olaki aleyhimize sonuçlanırsa, sonrasına da karar verirken temel şiarımız istişaredir, müzakeredir, toplumun demokrasi güçleri dediğimiz bütün çevreleriyle diyalogdur. Bizim yolumuzu biz değil siz belirleyeceksiniz. Yani burada yaptığımız tartışmalarda ve bundan sonra başka şehirlerde yapacağımız buluşmalarda irşad olmak istiyoruz, yol görmek istiyoruz. Bunu halkımızın yapmasını istiyoruz. Bu ülkede demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü, eşitliği ve adaleti isteyen her kesimle buluşacağız, dinleyeceğiz, tartışacağız ve sonunda yolumuzu birlikte belirleyeceğiz. Bunu size ben partim adına bir söz olarak veriyorum. 

HDP istişare ederek yolunu belirleyecek

Seçimlerle ilgili, kapatma davasının akışıyla ilgili kim ki kafalara, zihinleri bulandıran sorular sokmaya kalkarsa cevabı başta siz canlar ve bütün demokrasi güçleri hep birlikte verelim. Biz cevabı biliyoruz diyelim. Biz biliyoruz ki HDP halkla istişare ederek, demokrasi güçleriyle istişare ederek yolunu belirleyecek. Bu yol mutlaka hakikat ve adaletin yolu olacaktır. Ne yaparsak yapalım bu şiardan asla vazgeçmeyeceğiz. Öncelikle her seferinde bunu söyleyeceğiz. 

Sizlerden fikir ve irfan istiyoruz

Sevgili canlar,dün de Pir Seyid Rıza’nın huzurunda da söyledim; Dersim bir yanıyla acının şehridir, acının coğrafyasıdır ve acının tarihinin yazıldığı bir yerdir. Ama nerede zulüm varsa orada direniş olmuştur. Diğer yanıyla Dersim, dervişler yurdu yani hardo dewres, aynı zamanda direnmenin, mücadelenin ve irfanın şehri olmuştur. Buradan başlamamızın temel nedeni budur. Bu yeni yolumuzu, bundan sonra yapacaklarımızı belirlemek için istişare buluşmalarımıza, diyalog ve tartışma buluşmalarına başlamamızın en önemli nedeni budur. Biz sizlerle burada konuşurken sizlerden fikir ve irfan istiyoruz. Rica ediyoruz, bizi irşad edin. İrşad edin ki herhangi bir yerde gözümüzün görmediği bir engele takılmalıyım. Onları sizler bizlere gösterin, bizler de hep birlikte bunun hakkını vermeye çalışalım. 

Pirimiz, boyun eğmemeyi, diz çökmemeyi senden ve senin gibi büyük öncülerimizden öğrendik

Dersim direniş ve mücadelenin şehridir. Pirimizin sözünü anmadan burada bu konuşmayı bitirmenin doğru olmayacağını biliyoruz. İdam sehpasına götürülürken Pirimiz Seyid Rıza “Ben sizin yalanlarınızla ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun” dedi. Biz de diyoruz ki; Sevgili Pirimiz, biz boyun eğmemeyi, diz çökmemeyi senden ve senin gibi büyük öncülerimizden öğrendik. Özgürlük ve eşit mücadelesinde dik duran, bedel ödeyenlerden öğrendik. O günden bugüne bir şey daha öğrendik; biz zalimin hileleriyle ve yalanlarıyla baş etmeyi de öğrendik. Ama bunu iyice kuvvetlendirmek için hep birlikte konuşmaya ihtiyacımız var. İstişareye, irşada ve irfana birlikte ulaşmaya ihtiyacımız var. İşte o zaman belki de gönül rahatlığıyla Pirimiz Seyid Rıza’ya  sözümüzü daha kuvvetli söyleriz. Pirim, biz bunların hileleriyle de yalanlarıyla da mutlaka baş edeceğiz. Aşkla ve hakikatle kalın. Hak yardımcımız, hızır yoldaşımız olsun.

25 Haziran 2021