Sancar: HDPyi kapatmayı tartışıyorlar, ne kapatması, HDP ülkeyi yönetmeye hazırlanıyor

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Hakkari il kongremizde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Hakkari'yi ziyaret etti. Hakkari'de esnafla bir araya gelerek sorunlarını dinleyen Sancar, daha sonra partisinin il kongresine katıldı. Sancar, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Hûn hemû bi xêr û xweşî hatine, ser seran û ser çavan re hatine. Em îro li Colemêrgê, li Hekariyê, li Behdînanê ne. Em dizanin Colemêrg, cihekî qedîm e. Bi heybeta xwe, bi dîroka xwe, bi rewşenbiriya xwe, bi berxwedana xwe. Bi çand, ziman û edebiyata xwe. Bi Ehmedê Xanî, bi Melayê Bateyî, bi zanayên xwe. Axa Colemêrgê axeke taybet e.

Colemêrgê heta niha bi sekna xwe hêz û qeweteke mezin daye têkoşîna azadî, aştî û demokrasiyê

Gelê Colemêrgê bi salan e di bin zext, zor û zehmetiyan de çanda xwe ya qedîm, nirxên xwe yên qedîm, zimanê xwe, tebî’eta xwe, baweriya xwe diparêze. Colemêrgê heta niha bi nasnameya xwe, bi sekna xwe hêz û qeweteke mezin daye têkoşîna azadî, aştî û demokrasiyê. Li ber zilm û zorê tu carî serî netewandiye wek çiyayên xwe yên serbilind. Li aliyekî Serhed, li aliyekî Botan û Behdînan. Colemêrg di nav wan de wek doh îro jî ji bo me derî û dergehek e. Deriyê azadî, wekhevî û biratiyê.  

Em deyndarê gelê xwe yê Colemêrgê ne

Ez bi ser navê HDP’ê dibêjim, em deyndarê gelê xwe yê Colemêrgê ne. Em bi gelê xwe serbilind in. Belê em dizanin, Colemêrg bi dilgermiya xwe mala me hemûyan e. Loma jî ez dibêjim hûn cardin bi xêr hatine, ser seran û ser çavan re hatine. Gelek spas ji bo we, ji bo mêvandariya we.

Colemêrg'in yiğit insanları en başta kadınlar, bu şehrin kültürünü cefasını omuzlayan kadınlar, barış anneleri hoş geldiniz. Gençler, bütün zorluklara baskılara rağmen onurunu, kültürünü koruyan, savunan siz gençler hoş geldiniz. Siz var oldukça, inanın özgürlüğe de, demokrasiye de, barışa da, uzak olmayan bir zamanda ulaşacağız. Buna bizler inanıyoruz, sizler inanıyorsunuz, bütün ülkeyi de inandıracağız. Bu bizim görevimizdir. 

Bu ülkede adaletsizlik yaşamayan toplum kesimi yok

Bu ayın başında bir kampanya başlattık. "Herkes İçin Adalet" koyduk adını. Niye bu ismi koyduk kampanyaya? Çünkü bu ülkenin en temel ve köklü sorununun adaletsizlik olduğunu düşündük. Adaletsizlik bu ülkenin en temel sorunudur. Her alanda adaletsizlik yaşanıyor, her kesim adaletsizlikle karşı karşıya kalıyor. Bu ülkede adaletsizlik yaşamayan halk topluluğu, inanç topluluğu, toplum kesimi neredeyse yok. Ama bir gerçeği mutlaka açıkça hepimizin görmesi gerekiyor. Adaletsizliğin en büyüğünü Kürt halkı yaşıyor. 100 yıldır kültüründen ekmeğine, dilinden günlük hayatına kadar, her alanda baskı ve zulümle karşı karşıya Kürt halkı. 

Adaletsizliğe karşı mücadelenin asıl yükünü Kürt halkı üstlenecek

Hakkari bu zulmün bu adaletsizliğin belki de en çarpıcı yaşandığı şehirlerimizin başında geliyor. Şimdi önümde rakamlar var, 'Hakkari’ye milli gelirden düşen pay' diye. Bütün istatistiklerde, olumsuz her konuda birinci sırada; olumlu her konuda sonuncu sırada. Yani payına haksızlıktan düşenler çok büyük. Haktan, adaletten, aştan, işten düşen neredeyse hiçbir şey yok. O nedenle adaletsizliğe karşı mücadelenin asıl yükünü de başta Hakkari olmak üzere Kürt halkı üstlenecektir, omuzlayacaktır. Sizler bu inançla, getirdiğiniz mücadele birikimi ve kültürüyle Türkiye’de Herkes İçin Adalet kampanyasının da öncülüğünü yapacaksınız. Hep birlikte yapacağız bunu. 

Adaletsizliği ortadan kaldırmak kolay değil ama başaracağız 

HDP olarak biz, 'bütün kesimlere, herkese adalet istiyoruz' dedik ama biliyoruz ki adaletsizliği ortadan kaldırmak o kadar kolay değil. Bu yol o kadar kısa ve zahmetsiz değil. Fakat bize hangi yol zahmetsiz olmuş ki? Bize hangi yol kolay olmuş ki? Özgürlüğe, adalete, barışa giden yol her zaman zorludur Kürt halkı için. Türkiye halkları için daha da zorludur. O nedenle görevimiz ağırdır, ama inanıyorum bu kutsal görevi inançla dirençle hep birlikte başarıyla yerine getireceğiz.  

İş yok, ekmek yok ama kurşun var, ölüm var, zulüm var; bu böyle gitmez 

Son aylarda Hakkari’den en çok duyduğumuz haberler sivil ölümleridir. Güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateşle hayatını kaybetmiş insanlar; Aydın Tümen, Serhat Buldan - daha 15 yaşındaydı - Necdet İşözü, Rahmi Şefali, Sertip Şen, Vedat Ekinci, Şerali Dereli, Özcan Anay ve burada atlamış olabileceğim diğer değerli insanlar. Neden, neden ölüm düşüyor her zaman payımıza. Ve en çok da Hakkari’ye. Hayat bu kadar ucuz mu? Kürd'ün hayatı neden ucuz? İş yok, ekmek yok ama kurşun var, ölüm var, zulüm var. Bu böyle gidemez.

Kürt halkını bölen sınırlar zihnimize ve kalbimize yerleştirilirse kaybederiz

Hakkari'nin belki de en büyük geçim kaynağı yıllarca sınır ticareti dedikleri şey. Sınır ticareti nedir? Kürt halkının toprağını bölen bu sınırlar, bizim birbirimizle ekmeğimizi, ürettiğimizi paylaşmamızı engelleyen bu sınırlar kimin kararlarıyla konmuş buraya? Kürt halkını bölen bu sınırlar zihnimize ve kalbimize yerleştirilirse işte o zaman büyük kaybederiz.

Zihinlerdeki sınırları, tel örgüleri kaldırırsak Kürt halkı özlediği özgürlüğe kavuşacaktır

Sınır ticareti diye, kaçakçılık diye insanları katleden bu zalim düzeni mutlaka değiştirmemiz gerekiyor. Roboski'yi mi anayım 33 kurşunu mu? Sınırın öte yakasındaki kolberleri mi hangisini anayım? Bu büyük zulmün, büyük adaletsizliğin üstesinden gelebilmek için Kürt halkının değişik parçalarında yaşayan insanlarının, temsilcilerinin sınırları kendi zihninde kaldırmasıdır. Yani ulusal birliktir. Kürt halkını 100 yıldır ezen sömüren devletlerin koyduğu sınırları kendi zihninde büyüten hiçbir güç Kürt halkının haklarını savunamaz. O nedenle diyoruz ki zihinlerdeki sınırları, tel örgüleri kaldıralım. Kürt halkının birliğini, ulusal demokratik birliğini sağlayalım. Eğer bunu başarabilirsek Kürtlerin özgürlük yürüyüşü de onur yürüyüşü de daha güçlenecektir. O zaman bu sömürü bu zulüm düzeni de mutlaka ama mutlaka son bulacaktır, daha kolay son bulacaktır, daha çabuk son bulacaktır. Kürt halkı özlediği özgürlüğe de, onurla yaşamada mutlaka daha kolay ulaşacaktır. 

Kürtlerin demokratik ulusal birliği için herkes üzerine düşeni yapmalı 

Önümüzdeki en büyük hedef Kürtler arasındaki demokratik ulusal birliği sağlamaktır. Bu konuda herkesin üzerine düşeni yapma görevi, sorumluluğu vardır. HDP olarak bizler üzerimize düşeni bu yolda ortaya koyuyoruz, her çabayı sarf ediyoruz. Ama sadece bizimle olmaz. Kürt halkını değişik kesimleri, HDP dışında kalan siyasi örgütleri, aydınları, yazarları, sanatçıları da ve en çok kadınları da bütün taraflara ulusal demokratik birlik için baskı yapmalıdır. Kürt halkı ulusal demokratik birliğini mutlaka ama mutlaka sağlamalıdır. 

Kürt halkının irade gaspını kabul etmemesi onlara dert oluyor, daha da olacak 

Biliyorsunuz Kürdistan’daki diğer şehirlerde olduğu gibi Hakkari'de de belediyemize el koydular. Gasp ettiler. Kürt halkı yoksullukta birinci. Kürt halkının iradesini gasp etme konusundaysa bu iktidar birinci. Türkiye tarihinin irade gaspı konusundaki en zalim yöntemleri, en keyfi yöntemleri bu iktidar döneminde yaşandı. 2016 yılından beri belediyelerimize el konuluyor. Kürt halkının iradesi gasp ediliyor ama bizi bu yöntemler yolumuzdan alıkoyamaz. İşte değerli belediye eşbaşkanlarımız burada. Cihan kardeşim, Mustafa kardeşim burada. Onlar sizlerin oylarıyla seçildi, onlar sizlerin iradesini temsil ediyor. Kayyım tayin etmek, değerli başkanlarımızı görevden almak, Kürt halkının iradesine saldırmaktır. Ama Kürt halkı iradesizliği kabul etmiyor. Bu da onlara dert oluyor. Daha da dert olacak. Çünkü bütün bu zulümlere rağmen Kürt halkı direniş azminden vazgeçmiyor. Partisi HDP de yoluna büyüyerek devam ediyor.

HDP'yi kapatmayı tartışıyorlar, ne kapatması HDP ülkeyi yönetmeye hazırlanıyor

Buradan ilan ediyoruz: Bu yürüyüş eninde sonunda ama çok geç olmadan başarıya ulaşacaktır. Tehditler, şantajlar, kapatma tehditleri, soykırım tehditleri, partimize ve halkımıza yönelen bütün bu insafsızca, ahlaksızca saldırılara rağmen büyüyerek yolumuza devam ediyoruz. Bunlar kapatmadan bahsediyorlar. Ne kapatması? HDP bu ülkeyi yönetmeye taliptir. Biz bu ülkeyi yöneteceğiz, hep birlikte yöneteceğiz.   

Ne yaparlarsa yapsınlar Kürt halkının inancı kırılmıyor, daha da büyüyor 

Bu ülkenin yönetimine mutlaka ortak olacağız. Kürt halkının ve diğer halkları eşit birer özne olarak iradeleriyle bu ülkenin yönetimine ortak olmak görevimizdir, sözümüzdür. Bütün bu saldırıların birinci nedeni HDP ile siyaseten baş edememeleridir. HDP’nin arkasındaki bu güçlü halk desteğini yok yok edememeleridir. Ne yaparlarsa yapsınlar zindanlara da atsalar, her gün operasyon da yapsalar,  Kürt halkının ve HDP’de buluşan diğer hakların kararlılığı ve inancı kırılmıyor, tam tersine daha da büyüyor. 

HDP Kürt sorununda demokratik çözümün partisidir 

Şunun altını çizmem gerekiyor. HDP bu ülkede herkes için adaleti, demokrasiyi ve barışı getirmek için elinden gelen herşeyi yapacaktır ve mutlaka da bu yolu başarıyla yürüyecektir. Biz HDP’yi çözümün partisi olarak görüyoruz, en başta da Kürt sorununda demokratik çözümün partisiyiz. Bunun yanında Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan demokrasi ve adalet sorununun çözümünde de ana aktörüz ve iddialıyız. HDP çözümün partisidir, HDP geleceğin partisidir. Direnişle var oluyor ama yoluna barışı, adaleti, demokrasiyi inşa ederek devam edecektir. 

Bu ülkeyi yönetmeye talibiz 

Direnişten inşaya giden yolda emin adımlarla yürüyoruz. O yüzden diyoruz ki bu ülkeyi yönetmeye talibiz, bu ülkeyi yönetmeye adayız. Kürt sorunu bu ülkedeki bütün temel sorunların kaynağında yatıyor. Bugün adaletsizlik her yerde diyorsak, yoksulluk bu kadar derinleşmiş diyorsak, genç işsizliği neredeyse yüzde 50’lere varmış diyorsak, genel işsizlik yüzde 30’lara çıkmış diyorsak bunun temelinde Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları yatıyor. Bunun da temelinde savaş politikaları yatıyor. Bu ülkenin kaynakları savaş sanayiinde bir kaç yandaşa akacak. Savaş devam ettikçe bu yoksulluk daha da derinleşecek, adaletsizlik daha da derinleşecek. 

HDP barışa giden yolda üzerine düşeni yapmaya hazırdır 

İşte o nedenle diyoruz ki eğer adaleti herkes için bu ülkede sağlamak istiyorsak önce savaşa hayır diyeceğiz. Savaş politikalarına karşı çıkacağız. Bununla bağlantılı olarak Kürt sorununda  demokratik çözümü hep birlikte savunacağız. Herkes demokratik çözüm için sorumluluk almalı. Bu ülkenin bütün iyi insanları, demokrasi güçleri, muhalefet partileri demokratik çözüm için mutlaka sorumluluk almalıdır. HDP demokratik çözümden barışa giden yolda üzerine düşeni yerine getirmeye her daim hazırdır şimdi de hazırdır bundan sonrada hazır olacaktır. El ele verelim adaletsizliği bu zulmü yok etmek demokratik çözümü birlikte savunalım, barışa birlikte yürüyelim. 

Tecride karşı çıkmak barışı, çözümü savunmaktır 

Barış için, demokratik çözüm için rolünü oynayabilecek her aktörün önünü açalım. Mesela İmralı’daki tecridin kalkmasını sağlayalım. Çünkü biliyoruz ki Sayın Öcalan demokratik çözüm ve barış konusunda önemli görevler yerine getirmek istiyor, buna gücü var, buna hazırdır. Kendisi son avukat görüşünde “bana bir hafta süre verin o zaman görürsünüz barışın da çözümün önünü nasıl açarım” diyor. Bize düşen demokratik ve barış için İmrali tecridine karşı çıkmaktır. Karşı çıkmak aynı zamanda barışı savunmaktır, çözüm politikalarını savunmaktır. İşte zindanlarda bugün 77’inci gün oldu, 77 gündür dönüşümlü de olsa açlık grevinde olan tutsaklar da bunu istiyor. Evet cezaevlerinde onurlu yaşam istiyorlar, bu zulmün bitmesini istiyorlar ama aynı zamanda çözüm için barış için İmralı’da tecridin kalkmasını istiyorlar. Açlık grevinde bulunanların sesine mutlaka ses verelim. Mutlaka seslerinin duyulmasını sağlayalım. Herkesin bu sese kulak vermesi için hep birlikte çalışalım. 

Leyla Güven serbest bırakılmalıdır 

Bu iktidar sırf Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları, zulmü, savaşı sürdürmek için kendi hukukunu ayaklar altına alıyor. O da yetmiyor tarafı olduğu uluslararası anlaşmaları da yok sayıyor. Mesela bundan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında AİHM bir karar verdi. Derhal tahliye edilmelidir dedi. Bu iktidar kararı tanımayacağını söyledi. Bu karar bağlayıcıdır, tanımak zorundadırlar. Demirtaş şahsında haksızlığa keyfiliğe maruz kalan bütün yoldaşlarımızın hepsi siyasi rehinedir, serbest bırakılmalıdır. Bu adaletsizliği  daha ileri götürmek daha da ileri götürmek bu ülkeye daha büyük zarar verir. Bakın diyoruz ki Leyla Güven keyfi olarak cezaevinde. Bizim onurumuz, sizin Colemêrg halkının iradesi, kadın mücadelesinin öncüsü barış mücadelesinin yılmaz neferi Leyla Güven serbest bırakılmalıdır. Sizin kendi hukukunuza göre bile serbest kalmadır. 

Adaleti ancak mücadele ile getirebiliriz 

İmralı'daki tecrit ile ilgili CPT de açıkça kararlar verdi ve bunu AİHS'ye aykırı olduğunu söyledi. Bunu da uygulamıyor bu iktidar. O zaman ne yapacağız. Bizler mücadeleyi büyüteceğiz, güçlerimizi birleştireceğiz, daha da çoğaltacağız, hep birlikte bütün bu adaletsizliklere karşı yürüyeceğiz ve biz adaletin sağlanmasını kendimiz gerçekleştireceğiz. Adaleti ancak mücadele ile getirebiliriz, bunu unutmayın. 

Kürd'e hayatı pahalı kılan bu sistem Kürd'ün hayatını sudan ucuz görüyor 

Yoksulluk en derin noktada burada. Bütün Kürt şehirlerinde olduğu gibi ama en çok Hakkari'de. Yargısız infazlar, işkenceler, zulüm, eylem etkinlik yasakları bir tür sıkıyönetim devam ediyor burada. Kürt'e hayatı pahalı kılan bu sistem Kürt'ün hayatını sudan ucuz görüyor. Kürt'e hayat pahalı, Kürt'ün hayatı ucuz bu sistemde. Biz bunu tersine çevireceğiz. Evet Kürt'e de hayat güzel olacak. Kürt'ün de hayatı değerli olacak. Bunu halkların ortak mücadelesi ile birleştirerek, en geniş demokrasi ittifakını kurarak sağlayacağız. İşte o demokrasi ittifakının öncülüğünü biz yapmak istiyoruz. Bunu yapmaya biz adayız, hazırız ve yeterliyiz. 

Hayatı hiçe sayan yöntemlerle hiçbir yere gidemezsiniz 

Bu yol bu ülkede demokrasiyi de barışı da sağlayacaktır. Bu ülkede de Kürt sorununa demokratik çözümü de açacaktır. Operasyonlarla, savaş oyunlarıyla ve diğer hayatı hiçe sayan anlayış ve yöntemlerle hiçbir yere gidemezsiniz. Hiçbir yere gidilemez bu ülkede, sadece acı olur, yoksulluk devam eder. Adaletsizlik her yere yayılır. O nedenle 'herkes için adalet' diyoruz her yerde adalet diyoruz, Her dilde adalet diyoruz, her zaman adalet diyoruz. Barış diyoruz, demokratik çözüm diyoruz, yolumuz açık olsun.

Rêya me vekirî be, serkeftin hevalino, bi xatirê we.

11 Şubat 2021