Sancar: Newroz meşalesiyle yolumuzu aydınlatmak görevimiz, inşa ise işimizdir

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, haftalık olağan Meclis grup toplantımızda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Sancar, şunları söyledi:

Bayram havasında 14 Mart tıp haftalarına hep birlikte ulaşacağız

Sevgili arkadaşlarım, basının değerli emekçileri ve ekranları başında bizleri izleyen muhterem halkımız; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı ve Tıp Haftası. Hekimler ve sağlık emekçileri bugünü ve bu haftayı bayram havasında değil acı ve hüzünle karşılıyor. Hekimler ve sağlık emekçileri pandemide olduğu gibi depremde de tüm imkanları ve güçleriyle halkın yanında yer aldılar ve canla başla çalıştılar. Yaşamı ayakta tutmak için büyük mücadele yürüttüler. Kendilerini insanlığın hizmetine adayan tüm hekimlerin bu onurlu duruşunu ve mücadelesini saygıyla selamlıyorum. Bayram havasında 14 Mart haftalarına hep birlikte ulaşacağız, umudumuz tamdır.

Kadınların bulunduğu her yerde mücadele var, umut var, cesaret var

Her yıl büyük coşku ve kararlılıkla kutlanan 8 Mart, bu yıl kadın yoldaşlarımızın mücadelesiyle her yerde yükselen büyük bir dayanışmaya sahne oldu. Kadın yoldaşlarımız, “yaraların iyileşmesi kolay olmayacak ama yasımız kadar dayanışmamız da büyük” dediler. “Hep birlikte yürüyeceğiz” şiarını haykırdılar. Kadınların olduğu her yerde dayanışma var. Kadınların bulunduğu her yerde mücadele var, umut var, cesaret var. Biliyoruz ki deprem bölgesinde yaşanan bu ağır felakete karşı dayanışma ağlarını en fazla örgütleyenler de kadınlar oldu. Başından bu yana yaraları sarmak için, acıları paylaşmak için, hayata tutunmak için canla başla çalışmaya devam ediyorlar. Bu enkaz düzenini hep birlikte değiştirme sözü verdi kadınlar. Biz de inanıyoruz ki sizlerin öncülüğünde, sizlerin mücadele kararlılığıyla bu düzeni değiştireceğiz. Selam olsun tüm kadın yoldaşlara ve onların bu şanlı mücadelesine!

8 Mart’taki büyük dayanışma bayrağı şimdi yerini Newroz’a bırakıyor

8 Mart’taki büyük dayanışma bayrağı, şimdi yerini Newroz’a bırakıyor. Binlerce yıldır dirilişin, yeniden doğuşun ve birliğin sembolü olarak kutlanan Newroz’u, bu yıl ağır bir yıkımın ve derin acıların gölgesinde karşılıyoruz. Newroz; yeni bir geleceğin, eşit yaşamın, barışın, adaletin ve demokrasinin inşası için hem tarihselliğiyle hem de güncelliğiyle çok önemli bir yere oturmaktadır. Milyonların Newroz buluşması, meydanların ortaya koyacağı halklar ittifakı aynı zamanda ortak bir gelecek için bir mücadele sözleşmesidir. Newroz da zalimlik, kötülük, adaletsizlik ve yıkım üreten bu çürümüş düzeni değiştirme kararlılığının günü olacaktır.

Newroz’da gerçekleşecek buluşma 14 Mayıs’ta değişim ruhuna dönüşecektir

Newroz; savaş politikalarıyla, tecritle, ret ve inkarla bu coğrafyanın halklarına acı ve gözyaşından başka bir şey yaşatmayan bu talan düzenini değiştirme ve barışı, huzuru, adaleti, demokrasiyi inşa etme mücadelesinin meydanlardaki kararlılığı olacaktır. Bu vesileyle tüm renkleri, inançları, kadınları, gençleri ve emekçileri, halklarımız Newroz meydanlarında buluşmaya, dayanışmaya ve ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum. Newroz’da gerçekleşecek büyük buluşma 1 Mayıs’a akacak, 14 Mayıs’ta da en güçlü değişim ruhuna ve umuduna dönüşecektir. Her der Newroz, her dem azadî!

Depremlerde tek bir istifanın dahi olmaması aynı kötülükleri devam ettirme ısrarıdır

Depremin üzerinden 37 gün geçti, geçmeyecek bir keder ve öfke ile hem dayanışmayı hem de hesap sorma iradesini büyütmeye devam ediyoruz. Ortada resmi rakamlara göre 50 bine yakın, gerçekte ise bunun çok daha fazlası can kaybı var. Milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Yüz binlerce insan deprem bölgesinde zor şartlar altında, insani yaşam koşullarından uzak bir hayat mücadelesi vermektedir. En tepeden en aşağıya kadar tek bir yönetici sorumluluk üstlenerek istifa etmedi. Tek bir istifanın dahi olmaması aynı yanlışları, aynı eksiklikleri, aynı beceriksizlikleri, aynı kötülükleri devam ettirme ısrarıdır. Milyarlarca lira bağış toplandı ama bu paralar yaraların sarılması için kullanılmıyor. Kullanılsaydı insanlar içme suyu, çadır, battaniye, kuru gıda, hijyen malzemesi diye seslerini duyurmaya çalışırlar mıydı? Deprem bölgesinde çadır ihtiyacı tam olarak karşılanmış değil. Konteyner evler çok acil ihtiyaç olarak durmaktadır. Gıdadan ilaca, su ihtiyacından hijyene ve ısınmaya varıncaya kadar karşılanması gereken temel ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam ediyor. İhtiyaçlar bu denli artarken, toplanan paralar nerede? Bunun hesabını bu iktidar verecektir. Bu iktidardan bunun hesabını sormak zorundayız. Bu bizim kaybettiğimiz canlara, acısı derin milyonlarca insanımıza ve tüm topluma karşı sorumluluğumuzdur.

Şova dönüştürülen yardım kampanyasında toplanan 116 milyar lira nerede?

Başka kentlere göç eden depremzedeler büyük bir kira kriziyle karşı karşıya bırakıldı. İktidarın lütuf gibi sunduğu kira yardımı ile tek seferlik bir market alışverişi bile yapılamıyor. Şova dönüştürülen yardım kampanyasında toplanan 116 milyar lira nerede? Depremzedelerin kira giderlerini tamamını karşılayacak kaynak hem bütçede var hem de toplanan yardımlar bunun için kullanılabilir. Savaş harcamalarını durdurursanız, o kaynak depremzedelerin yaralarını fazlasıyla sarmaya yeter de artar bile.

Silah var ama çadır yok, mermi var ama konteyner yok, bomba var ama gıda yok

Türkiye’nin silah ihracatının, ticaretinin arttığına dair uluslararası raporlar yayımlandı. Evet, Türkiye silah ticaretinde ve ihracatında önemli ülkeler arasında yer alıyor. Silah var ama çadır yok. Mermi var ama konteyner yok. Bomba var ama gıda yok. İşte bu politika, kaynakları ve yaşamı yok ediyor. Buradan açıkça söylüyorum. Tüm depremzede yurttaşlarımız bilsin ki kaynak var! Var! Bu ülkenin kaynakları bütün yaraları sarmaya ve yeni bir inşaya yeter.

Hesap vermekten kaçamayacaksınız, talanın üstünü örtemeyeceksiniz

Ama bu kaynaklar halk için, insan için, kentlerin sağlam kurulması için, sağlıklı barınma ihtiyaçları için kullanılmıyor. Evsiz barksız kalan ve vicdansızca artırılan kiralar karşısında çaresiz bırakılan depremzedelerin yaşadığı sorunların sorumlusu elbette bu iktidarın kendisidir. Bu uyanık iktidar giderayak, ‘‘Afet Yeniden İmar Fonu” adı altında bir fonla giderleri yine emekçi yoksul halkın sırtına yükleme arayışındadır. Soruyoruz, 21 yıldır topladığınız 38 milyar doları bulan deprem vergisini nereye harcadınız? Önce bunun hesabını verin. Hesap vermekten kaçamayacaksınız. Bütün bu talanın üstünü örtemeyeceksiniz. Buna izin vermeyeceğiz. Sebep olduğunuz felaketlerin faturasını ekonomik krizle boğuşan emekçilere, yoksul halka çıkarmak yerine; 5’li çeteden, yandaş müteahhitlerden, vergi cennetlerine kaçırdığınız milyar dolardan karşılayın. Faiz lobilerine ve yüzde 500 kar eden bankalara bu maliyetleri yükleyin. Karlar bir avuç sermayedara, fatura bütün yoksullara çıkarılıyor. İşte bu düzenin temeli tam da budur. Değiştireceğiz dediğimiz anlayış da politikalar da tam burada düğümleniyor. Sömürü ve talan, rant ve savaş düzeni bu yıkımların sebebidir. Bu düzeni değiştireceğiz. Bu düzeninin sorumlularından mutlaka hesap soracağız.

"Aileleri Buluşturuyoruz" kampanyasına katılalım, güzel dünyanın düşünü büyütelim

Buradan bütün yurttaşlara bir çağrı yapmıştık, bu çağrıyı tekrar edeceğim. Devletin hangi düzenle yönetildiği ortada. Elbette hakkımız olanı bu devletten, bu iktidardan isteyeceğiz. Bu iktidarın ülke kaynaklarını halk için kullanmasına yönelik mücadelemizi ısrarla sürdüreceğiz ama yurttaş ve insan dayanışmasını da örmeye devam edeceğiz. Çağrımız şuydu, yineliyorum: Depremzedelere evlerimizi açalım. Konutları yatırım aracına dönüştüren, rant alanına çeviren aç gözlülere karşı depremzedelerle dayanışma içinde olmaya devam edelim. Astronomik kira artışı yapan ev sahiplerini de bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Bu zor dönemde dara düşen çaresiz insanlarla dayanışmak ve paylaşmak insani ve vicdani bir sorumluluktur. Depremzedelerle dayanışmayı sürekli kılmak ve hayatı, işi, aşı ve gönlü paylaşmak için partimizin başlattığı memleketin en şeffaf kampanyası olan “Aileleri Buluşturuyoruz” kampanyasına katılalım. Birlikte barınalım, birlikte doyalım, birlikte güzel bir dünyanın düşünü büyütelim değerli yurttaşlarımız. Hep birlikte yapalım bunu.

Ranttan ve talandan kaynaklanan büyük felaketi fırsata çevirmeye çalışıyorlar

Deprem sonrası bir kez daha görüldü ki bu iktidarın önceliği yaşam ve insan değildir. Doğa ve ekoloji değildir. Kentlerin yaşam güvenliği değildir. Gece gündüz düşündükleri tek şey ihalelerdir, ranttır, talandır. Ranttan ve talandan kaynaklanan bu büyük felaketi şimdi rant ve talan fırsatına çevirmeye çalışıyorlar. Bu iktidar rant düzenini felaketten istifade ederek büyütmeye çalışıyor. Buna kararlılıkla karşı çıkmak zorundayız. Kamuoyuna da her gün yansıyor, deprem konutları ihalesi şu ana kadar 50’yi aşmış durumda. Yandaşlar ihale kapmak için AKP’nin kapısında sıraya girmiş. Buradan duyuruyoruz. Evleri yıkılan insanların içinde olmadığı, onları borçlandıran, yandaşı zenginleştirme amacı taşıyan, bilimsel ve ekolojik temellere dayanmayan projeler halkın dertlerine asla çare olamaz. Tam tersine yeni yıkımlara, daha büyük acılara davetiye çıkarır. Bunlar halkın sırtından rant devşirmeye yönelik sömürü projeleridir.

Tek bir insanımızı dahi bu beton, rant ve savaş iktidarına kurban etmeyeceğiz

Deprem bölgelerinde yaşam döngüsünün sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için öncelikle temel ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Maddi kayıplar da mutlaka giderilmelidir. Yeri asla doldurulamayacak olan insani kayıplar için dayanışma ve bir arada olma halini sürdürmeliyiz. Bu mücadeleyi hep birlikte yürütmek ve büyütmek mecburiyetindeyiz. Hiç kimse doğal afetleri felakete dönüştüren bu çürük düzene ve onun yarattığı yozlaşmış yapılara mahkum ve mecbur değildir. Hiçbir insanımız en zor günlerde çadır satarak asrın yüzsüzlüğünü yapan Kızılay’a; liyakatsiz, bütçesiz, personelsiz AFAD yönetimine ve zihniyetine; yardımları engelleyen iktidar kurumlarına; felaketin asıl sorumlusu olan AKP-MHP iktidarının politikalarına ve Saray’da oturan AKP Genel Başkanına mahkum değildir. Yeni bir dönemin, büyük uyanışın ve başlayan değişim iradesinin yaşandığı bir süreçteyiz. Tek bir insanımızı dahi bu beton, rant, talan ve savaş iktidarına kurban etmeyeceğiz.

Bu düzeni bu iktidarla birlikte mutlaka değiştireceğiz

Çürük yapıları değiştirmek ve kentleri güvenli hale getirmek için önce bu iktidardan ve yaslandıkları yolsuzluk, savaş ve talan düzeninden kurtulacağız. Çok kalmadı, şurada iki aylık bir zaman var. 85 milyonun geleceğini kendi rant hırsı ve isteklerine bağlayan bu iktidar düzeninden ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Kentlerimizi yine orada yaşayanlarla beraber insanca barınma koşulları içinde yeniden inşa edeceğiz. Dayanışmada başardığımız gibi; özgür, eşit, çoğulcu bir demokrasi ile beraber yeni yaşam alanlarını da inşa edeceğiz. Buna kararlıyız, buna gücümüz yeter, birikimimiz yeter. Birlikte yürüyeceğiz ve bu düzeni bu iktidarla birlikte mutlaka değiştireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Seçim tarihinin ilan edildiği gün hazırız dedik

Seçimlere iki ay kaldı, seçim sürecine yönelik hazırlıklarımız bütün hızıyla devam ediyor. Ne demiştik seçim tarihinin ilan edildiği o gün, biz hazırız. HDP’nin durduğu nokta, savunduğu ilkeler ve yeni gelecek iddiası, bugün Türkiye toplumunun da siyasetin de temel gerçeği olmaya devam ediyor. HDP kurulduğu günden bu yana demokrasi ittifakı ve Üçüncü Yol siyaseti üzerinden var oldu. Demokrasi ittifakı çağrımız hem partimizin çok bileşenli yapısı dolayısıyla Emek ve Özgürlük İttifakı’na da evrilmiş hem de bu çabamız toplumsal ve siyasal olarak büyük karşılık görmüştür. Esasen attığımız her adımda ülkenin demokratik geleceğine bir tuğla koyarak ilerledik. Üçüncü Yol çizgimiz bizi geleceğe hep daha iyi bir şekilde taşıdı, taşımaya da devam edecektir.

Seçimleri yeni bir başlangıcın miladı haline getirmeye kararlıyız

14 Mayıs seçimlerine en geniş demokrasi ittifakı ile girmek için her türlü çabayı harcamaya devam ediyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı, Kürt İttifakı ve diğer bütün toplumsal demokrasi güçleriyle kuracağımız birliktelik bizim değişim gücümüzün temel kaynağıdır. Kendi gücümüze ve halkımızın sonsuz güvenine sonuna kadar inanıyoruz. Bu güçle seçimleri de yeni bir başlangıcın miladı haline getirmeye kararlıyız. Bu zamana kadar kurduğumuz tüm ittifakları sokaklarda, mücadele alanlarında, fabrikalarda, toprağını savunan köylülerin yanında, 8 Mart’larda, Newroz’larda, 1 Mayıs’larda inşa ettik. İşte bizi farklı kılan da budur.

Halklarımızı eşit, özgür ve demokratik bir düzende yaşatmak tarihsel sorumluluğumuzdur

Tarihin derinliklerinden gelen mücadele birikimimiz sayesinde bedel ödeyerek, halkımızın demokratik ve özgür bir ülkede yaşama isteğini kendimize rehber edindik. Bize saldıranlar, bizi yok saymaya yeltenenler bilsin ki bu toprakların en köklü mücadele deneyimine sahip olan biziz ve bu ülkeyi değiştirecek olan güç de bizim bu birikimden aldığımız büyük destek ve umuttur. Halkımızın her şart altında bize verdiği destek, halkımıza karşı borcumuzdur. Halkımıza karşı sorumluluğumuz her destekle birlikte artmaktadır. Bu ülkenin bütün halklarını eşit, özgür, demokratik bir düzende yaşatmak da bizim boynumuzun borcumuzdur, tarihsel görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Önümüzdeki seçimin önemini anlatmaya gerek yok. Freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı giden bu iktidarın kendisiyle birlikte ülkeyi de uçuruma sürüklemesine izin vermeyeceğiz.  

Newroz meşalesiyle yolumuzu aydınlatmak görevimiz, inşa ise işimizdir

Bu çöküşü durdurmak için bu düzeni de değiştirmemiz gerekiyor. En güçlü demokrasi birlikteliğini, en güçlü mücadele ortaklığını yaratma çalışmalarında çok yol aldık ama daha da yol almamız gerekiyor. Biz sorumluluklarımızın farkındayız ve değişimi, dönüşümü, yeni başlangıcı da ancak kendi gücümüzle başarabileceğimizin farkındayız. Politikalarımızı buna göre inşa ediyoruz, stratejilerimizi buna göre kuruyoruz. Ülkenin önünü açmak, Newroz meşalesiyle yolumuzu aydınlatmak bizim görevimiz, inşa ise bizim işimizdir. O nedenle bu seçimlerden en güçlü, en çoğulcu temsiliyetle çıkmak zorundayız. Eğer yeni bir ülke ve yeni bir yaşam kurmak istiyorsak, parlamentoya ve demokratik siyasete en büyük  desteği yaratma mecburiyetindeyiz. Bunu da yapmak için yeterince kaynağımız, umudumuz ve gücümüz var.

Birlikte hareket etmek herkesin halka ve tarihe karşı ortak sorumluluğudur

Demokratik, özgürlükçü, katılımcı, denetlenebilir, hesap veren, yerel yönetimleri güçlendirilmiş bir sistemi inşa etmemiz, ikinci yüzyılında cumhuriyeti demokrasiyle buluşturabilmemiz için şarttır. İşte biz bu hedefle yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Sorunlarımızın çözümü kişilere veya liderlere dayanan bir yönetim anlayışında değildir; güven veren, hakları anayasal güvence altına alan, eşit yurttaşlık ilkesine dayanan güçlü bir demokratik sistemin yaratılması gerekiyor. Biz bunun farkındayız. Önümüzdeki seçimler, baştan sona yeni bir düzenin ve sistemin kurulması için büyük bir imkan sunuyor. Yeninin kurulması konusunda demokratik ilkeler etrafında diyalog ve işbirliği, görüşme her defasında ilan ettiğimiz yöntemdir. Aynı tutumumuz devam ediyor. Bu ülkenin temel ihtiyacı ortak bir geleceğin, demokratik temeller üstüne barış içinde kurulmasıdır. Bu ilkeler etrafında birlikte hareket etmek, yeni bir gelecek hedefindeki herkesin halka ve tarihe karşı ortak sorumluluğudur. Bizler sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Herkesin de her kesimin de aynı sorumlulukla davranmasını bekliyoruz. Yeni bir başlangıcın, özgür ve demokratik bir geleceğin, büyük barışın yolu HDP’yle açılır, açılacaktır. Demokratik dönüşümün ve büyük barışın güvencesi biziz ve bizler buradayız, hep birlikte başaracağız. Hepinizi bu inançla ve umutla, saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

14 Mart 2023