Sancar: Tükenmeyen tek cephane adalettir

Mardin Milletvekilimiz Mithat Sancar, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı ve şu ifadeleri kullandı: 

Adalet alanında, yargı ve hukuk alanında ne vadediyor bu bütçe? Hükûmet bu bütçe üzerinden önümüzdeki yıl için neler yapmayı tasarlıyor? İlk karşımıza çıkan vaat kalemi, yeni cezaevleri inşa etmek. Bugüne kadar yapılanlar yetmemiş anlaşılan, yenileri planlanıyor. 2018 için 23 yeni cezaevinin inşaatının devam etmesi söz konusu. Toplam cezaevi sayısı 382, ayrıca okuduğumuz haberlere göre önümüzdeki beş yıl için 228 adet daha ceza ve infaz kurumu inşa etmeyi planlıyor Hükûmet ve bunların kapasitesi de 138 bin kişi olacakmış. Yani şu an mevcut tutuklu ve hükümlülerin yüzde 66'sı kadar daha fazla tutuklu ve hükümlü olacağı hesabını yapıyor. Şimdi, bir Hükûmet bununla övünebilir mi? Bir ülkede cezaevlerinin sayısının artması, suçun, suç oranının arttığını mı işaret eder yoksa yönetimde büyük bir adaletsizlik, çarpıklık ve kriz olduğunu mu gösterir? Hiç şüphe yok ki adaletle yönetildiğini iddia eden hiçbir devlet cezaevleri sayısını artırmakla övünmez, tutuklu ve hükümlü sayısının fazlalığıyla övünmez, övünemez.

Türkiye Myanmar'dan farklı bir yerde durmuyor

Peki, hukuk alanında uluslararası istatistiklerdeki durum nedir, Türkiye nasıl görünüyor? Dünya Adalet Projesi'yle ilgili burada birkaç kere daha konuşma yapıldı, onların yaptıkları yıllık Hukukun Üstünlüğü Endeksi var. Türkiye 2016 yılında 113 ülke arasında 99'uncu sırada yani Türkiye Guatemala, Myanmar gibi ülkelerle aynı seviyede. Hani Myanmar'ı Arakan'da yaptığı hukuksuzluklar dolayısıyla kınıyoruz, doğru, kınamak da gerekiyor, bunlara kesinlikle karşı çıkmak gerekiyor ama Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Myanmar'dan farklı bir yerde durmuyor şu an bu devlet. Bununla övünebilir mi?

İsrail ile aynı kategoride 

Tutuklu sayısında OECD verilerine göre ilk üç sırada yer alıyor Türkiye yani 3'üncü sırada. Nüfusuna göre cezaevlerindeki insan sayısının en fazla olduğu ülkeler istatistiğinin 1'inci sırasında ABD var, 2'nci sırasında İsrail var, 3'üncü sırasında Türkiye var. Şimdi, sürekli veryansın edilen, meydan okunan İsrail'le bu konuda aynı kategoride, aynı düzeyde yer alıyor bu ülke. O zaman, birini kınadığınızda size "Ya, önce kendine bak sen, önce sen kendini bir düzelt” diye cevap alınca kızma hakkına da sahip olmuyorsunuz, kızmamalısınız. Yapmanız gereken şey bu istatistikleri düzeltmektir. Neden bu kadar tutuklu ve hükümlü var, neden Türkiye'de cezaevleri tıka basa dolu, neden daha fazla cezaevi yapılıyor?

15 Temmuz darbe girişimi, burada hep söyledik, her zaman vurguladık, hain bir girişimdi, hiçbir şekilde tasvip edilemez. 15 Temmuz’a gelirken AKP'nin sorumluluklarını da hep hatırlattık, hesap vermesi gerektiğini de söyledik, sadece şahıslar düzeyinde değil, siyaseten de hesap vermesi gerektiğini söyledik fakat buna yanaşmıyor. Ama hiç olmazsa bir noktada tutarlı davransın diye ısrarlı görüşümüzü ve talebimizi burada da yineliyoruz.

İhraç edilen, tutuklanan hakim ve savcıların kararları geçerli olmamalı

Bakın, FETÖ diye adlandırdığınız terör örgütüne mensup olduğu gerekçesiyle ihraç edilen, tutuklanan, yargılanan hâkim ve savcıların hazırladıkları fezlekeler ve yaptıkları yargılamalarda aldıkları kararlar geçerli olmamalı. Bu tür tasfiyelere Almanya'nın birleşmesinden sonraki durumu örnek veriyorlar. Hayır, sevgili arkadaşlar, oradaki durum buranın tersiydi. Eski sistemin hâkim ve savcılarının verdikleri kararlar geçersiz sayılmıştı. Gelin, bu konuda birlikte bir çalışma yapalım. Biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız, bu konuda her türlü katkıyı vermeye hazırız. Bir kanun üzerinde birlikte çalışalım, bu yargılamaların sonuçlarını o fezlekelerin sonuçlarını adalete göre nasıl düzeltebileceğimizi burada birlikte çalışarak kararlaştıralım. İnanacağız ki o zaman gerçekten sizin bu darbecilerle derdiniz var, sizin darbe zihniyetiyle sıkıntınız var. Ancak o zaman inanırız.

İstiklal Mahkemeleri zihniyetini uygulamakla övünecek misiniz? 

Bu iktidarın, Hükûmetin övüneceği bir şey göremiyorum adalet alanında. Mesela temel hukuk ilkeleri, yüzlerce yıldır hatta binlerce yıldır geçerli olan temel hukuk ilkeleri bir çırpıda çiğneniyor. Yüz yüzelik ilkesi yargılamalarda uygulanmıyor, savunma hakkı engelleniyor, eş başkanlarımızın duruşmaya çıkma talebi reddediliyor basit gerekçelerle, gülünç gerekçelerle. Bütün temel yargılama ilkeleri bu şekilde çiğnenirken acaba bu Hükûmet şu mirası devralmakla övünebilir mi: "Türkiye'de İstiklal Mahkemeleriyle başlayan özel görevli yargı organlarının ve yargılamalarının uyguladığı zihniyeti biz bugün topladık, burada toplamını uyguluyoruz" diye övünecekler mi? 

Tükenmeyen tek cephane adalettir 

Eğer adaleti düzeltmezsek, sadece elimizde var olan şiddet araçlarıyla birbirimizi tasfiye etmeye kalkarsak varabileceğimiz bir yol yok. Her cephane tükenir, gün gelir, tükenir, tükenmeyen tek cephane adalettir; bunu unutmayın lütfen.

12 Aralık 2017