
Mardin Milletvekilimiz Mithat Sancar, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’a yönelik hukuksuz uygulamalar ve gelinen süreçle ilgili bilgi verdi. Sancar, Yüksekdağ'a uygulanan yöntemin özel olarak seçildiğini ve siyasi darbe operasyonunun laboratuvarı olduğunu ifade etti. Gazetecilerin Halkbank Genel Müdür Yardımcısının ABD’de gözaltına alınmasına ilişkin sorusunu da yanıtlayan Sancar, şöyle konuştu:
Dokunulmazlıkların kaldırılması süreci başladığından bu yana işlemlerin hukuksal bir yanı olmadığını vurguladık. Yüksekdağ’ın durumu ise bir özet niteliğinde. Bütün hukuksuzlukları toplasanız Yüksekdağ’ın yaşadıkları Türkiye’nin durumuyla ilgili çarpıcı bir tablo ortaya koyar.
İlk olarak mahkeme Yüksekdağ hakkında bir karar verdi. Yüksekdağ, bu kararla örgüt propagandası gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay da dokunulmazlık kaldırılmadığı halde incelemesini sürdürdü. Oysa Yargıtay’ın bu dosyayı incelememesi gerekiyordu. Yargıtay tarafından onanmasının ardından bu karar meclis başkanvekili tarafından okundu. Bu kararın TBMM Genel Kurulunda okunmasının herhangi bir hukuksal dayanağı yoktu. Anayasaya göre eğer mahkumiyet kararı genel kurulda okunursa otomatik olarak vekillik düşer. Oysa bu karar okunmaması gereken kararlardandı. Böylece hukuksuz bir operasyonla milletvekilliği düşürüldü. 10 gün sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı partimize bir yazı gönderdi. Bu yazıda, Yüksekdağ’ın parti üyeliğinin düştüğü belirtiliyordu. Eş genel başkanlığı da düşmüş oluyordu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının böyle bir yetkisi yok. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuda yetki tanımı yok. Tüm işlemlere karşı hukuki süreçleri başlattık.
Darbe operasyonunun laboratuvarı
Yüksekdağ olayı, özel olarak seçilmiş, siyasi darbe operasyonun laboratuvarı olabilecek bir olaydır. Mahkumiyet kararı, Yargıtay’ın incelemeyi sürdürmesi, dokunulmazlığa rağmen kararı onaması, Meclis’in gündeme alması, genel kurulda okutulması, üyeliğin düşürülmesi… Bütün bunlar HDP’ye karşı yürütülen hukuk dışı operasyonun parçasıdır. Bu yolu partinin tümüne karşı bir şantaj olarak kurguladılar. Yüksekdağ’ın durumunu kullanarak partinin tümünü kapsayan bir şantaj politikası yürütülüyor. Parti felç olacak sandılar ama biz her şart altında demokratik siyaset mücadelemizi yürüteceğimizi söylemiştik. Şantaj politikaları bizi mücadelemizden alıkoyamaz. Bu mücadelenin bir parçası da uluslararası hukuk yollarıdır. Bu yolları da işlettik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gerekli başvuruları yaptık. AİHM’in bu konuyu özel bir gündem olarak ele almasını bekliyoruz.
Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde ağır bir baskı var
Anayasa Mahkemesi, milletvekillerimizin durumuyla ilgili dosyaları gündeme almayarak tarihi bir vebalin altına giriyor. Çünkü bundan önce verdiği kararlarla, Balbay ve Haberal kararlarıyla içtihat oluşturdu. AYM’nin en fazla 10 gün içinde bu dosyaları gündeme alması ve içtihadına saygılı davranarak karar vermesi gerekiyordu. Fakat AYM bunu yapmadı çünkü üzerlerinde ağır bir siyasi baskı var. Açıkçası AYM korkuyor, ama bu korku AYM’yi tarihsel ve siyasi sorumluluğundan alıkoyamaz.
Yüksekdağ’ın süreci örnek olarak gösterilmelidir
Biz keyfiliğe, hukuksuzluğa , baskıya HAYIR diyoruz ve Yüksekdağ’la ilgili sürecin tüm Türkiye’ye örnek olarak gösterilmesini istiyoruz. Yüksekdağ’ın durumu Anayasa değişikliği ile kurulmak istenen sistemin ruhunu da bize gösteriyor. Mücadelemiz devam edecek, en yakın hedefimiz de güçlü bir hayır. Cumhurbaşkanı ve iktidarın da referandum yaklaştıkça hırçınlaştığını ve öfkelendiğini görüyoruz. Hırçınlaşan ve öfkelenen iktidar sonunun yaklaştığını biliyor. Biz de demokrasi ve hukuk zemininde elimizden geleni yapacağız.
Sancar, gazetecilerin gündeme ilişkin sorusunu da yanıtladı:
Halkbank Genel Müdür Yardımcısının ABD’de gözaltına alınmasını nasıl yorumlarsınız?
Son derece önemli bir konu, 17 - 25 Aralık yolsuzluk iddialarıyla ilgili olduğu açıktır. ABD’deki tüm ilgili kurumlardan yapılan açıklamalar bunu doğruluyor. Federal savcılığın açıklamasında gözaltı gerekçesi Reza Zarrab’la ilişkili olarak gösterilmiştir. FBI’dan da benzer açıklama geldi. Bu gözaltının, doğrudan doğruya Zarrab davasıyla ilişkili olduğunu ortaya koyar. 17-25 Aralık sonrası gündeme gelen iddialar son derece ciddidir. Biz bunları Türkiye’de aydınlatamazsak başka sonuçları olacaktır. Türkiye’de hukuku işletmezseniz dünya seyirci kalır sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bakan Zeybekçi’ye soruluyor; kendisi ‘talihsiz bir gelişme’ diyor. Kamuoyunu doyurucu herhangi bir açıklama yapamıyor. Geçiştiriyor. Oysa bakanın, hükümetin görevi doyurucu açıklamalar yapmak, bilgilendirmektir. Zeybekçi de gayet iyi biliyor ki bu gözaltı Türkiye’de çok önemli sonuçlar doğuracak bir gelişmedir.
Yolsuzlukların siyasi ve hukuksal açıdan araştırılması ve sorumluların cezalandırılması gerekiyor. Türkiye önemli bir fırsatı kaçırdı maalesef. Sonuçları nereye varırdı bunu bilemeyiz. Belli ki sonuçlarından korktular, sorumluluğun yukarılara doğru uzanmasından ürktüler. Biz, HDP olarak takipçisi olacağız.
29 Mart 2017