Sancar’dan Erdoğan’a: Rehin siyasetiyle, kayyımlarla, Kürtçe üzerindeki baskılarla mı sorunu çözdünüz?

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, haftalık Meclis grup toplantımızda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ankara il ve ilçe eşbaşkanlarımız ile 78’liler Girişimi temsilcilerinin de katıldığı grup toplantısında konuşan Sancar, şunları söyledi: 

Mücadeleyle geçen yoğun bir yılı geride bıraktık, yeni mücadele yılına aynı heyecanla başlıyoruz

Grup toplantımıza hoş geldiniz; bizlere güç verdiniz, onur verdiniz. Yeni yasama yılının ilk grup toplantısında sizlerle buluşuyor olmanın heyecanı ve sevincini yaşıyoruz. Kampanyalarla, mücadeleyle geçen yoğun bir yaz sürecini geride bıraktık. Halklarımız ve tüm ülke için umut dolu yeni bir başlangıç için güçlü bir şekilde yolumuza devam etme imkanı bulduk. 

Saldırılarınız ve zulmünüz nafile, bizi yolumuzdan döndüremez

Evet, umutluyuz, kararlıyız, cesaretliyiz, inançlıyız, ısrarlıyız. HDP’nin bir fikriyat, bir hareket, bir değişim gücü olduğunu bilmeyenler; kapatma davası açarak, kumpas davaları ile bizleri yıldıracaklarını sanarak, baskı ve zor politikalarını artırarak bizleri yolumuzdan almaya çalışıyorlar. Ama nafile bunun mümkün olmadığını hep birlikte yaz ayı boyunca yürüttüğümüz kampanyalarla bütün dünyaya gösterdik, bu hesapların nereden döneceğini gösterdik. 

Bütün hesaplar halktan dönüyor, HDP halktan aldığı güçle yoluna devam ediyor

Bütün bu hesaplar haktan döner. Çünkü HDP halk içinden çıkmıştır, halk ile birliktedir. Ona karşı yapılan hesaplar ancak halk kabul ederse tutar. Ama ortaya koyduk ki halkın bu hesaplara en ufak bir prim verdiği yok. Bütün bu hesaplar halktan dönüyor; HDP halktan aldığı bu güçle, inançla, sorumlulukla yoluna devam ediyor. HDP bütün denklemleri değiştirecek kurucu bir kudrete sahiptir. Bunun için ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya hazırız. Hazır olduğumuz için de ne yapmamız gerekiyorsa yapıyoruz. 

Türkiye’nin dört bir tarafında 71 merkezde değişim isteyenlerle bir araya geldik

Yaz boyunca bir saniye bile durmadan çalışan bütün arkadaşlarımıza, en aşağıdan en yukarıdaki arkadaşlarımıza, çalışanlarımıza, MYK üyelerimize, PM üyelerimize emekleri için buradan tekrar teşekkür ediyorum. "HDP’liyiz Her Yerdeyiz" dedik, Ege’den Akdeniz’e Çukurova’dan Karadeniz’e ve bölge illerine uzanan 71 merkezde, Türkiye’nin her yerinde değişim isteyen toplum kesimleri ile bir araya geldik. Buluşmalar gerçekleştirdik, halkımızı dinledik, seslerine kulak verdik. Farklı inanç ve kesimlerle bir araya geldik. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, esnafın değişim isteğinin artık taşmakta olduğunu gördük. Ve bu taşan suyun aktığı adresin de HDP olduğuna gururla şahitlik ettik. 

Halkın değişim talebi, umudu HDP’ye akıyor; bunun hakkını vereceğiz

Evet, halkın sel gibi taşan heyecanı, değişim isteği, umudu adres olarak HDP’ye akıyor. Bu adres bu suyun hakkını verecektir, bu ülkeyle umudu, ışığı getirecek enerjiye dönüştürecektir. 

17 kentte yoksulluğa karşı kadınlarla buluştuk, kadınların isyanına kulak verdik

Adeta kadınların bir kaderiymiş gibi sunulan kadın yoksulluğuna hayır dedik yaz boyunca. Kadın Meclisimiz 17 kentte kadınlarla buluştu, yoksulluğa birlikte çözüm aradı. Tarım ve tekstil işçisi kadınlara, güvencesiz çalıştırılan kadınlara gittik. Günde 12 saat 35-40 derece sıcağın altında günde 90 liraya çalışmak zorunda kalan kadınların isyanına kulak verdik, seslerine ses olduk. Gördüğümüz şudur; halk acil değişim istiyor. Bu soygun ve talan düzeninden bıkmış, 3 kuruşa muhtaç hale getirilmiş insanların mutlak talebi bu durumu değiştirmek ve hep birlikte nefes almaktır. Halk refah, özgürlük, barış, iş ve aş istiyor. 

Kadınlar ve gençler özgür ve eşit bir yaşam istiyor

Güvenle bakabileceği ortak bir gelecek istiyor, eşitlik istiyor, onuruna yaraşır bir yaşam istiyor. Kadınlar özgürlük istiyor, erkek egemen düzenden kurtulmak ve eşit bir yaşam kurmak istiyor. Gençler kendi geleceklerini, kendilerini bildikleri bir yaşam hayal ediyor, özgürlük istiyor gençler. Halklarımızın, tüm toplumsal kesimlerin bu değişim talebi HDP’nin sorumluluğunu artırıyor. İşte biz de bu sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Diyoruz ki halkımız bize inanmakta ve güvenmekte haklıdır. 

Halka hizmet etmek dışında hiçbir hesabımız ve beklentimiz yoktur

Halkın bu inancını ve güvenini devam ettirecektir. Daha da büyütmelidir, çünkü biz onlara layık olmak için varız, halkçı bir yönetim için mücadele ediyoruz. Hiçbir hesabımız yoktur bunun dışında. Hiçbir partilimizin başka bir hesabı, kâr, makam ve mevki hırsı yoktur. 

Sadece halk için çalışmak, halk adına halk ile birlikte mücadele etmek için varız. Bedel ödeyerek bu yolda devam ediyoruz, devam da edeceğiz. Bunu bir kez daha söz olarak bütün halklarımıza veriyoruz.

Halkımızın sesine ses, umuduna adres, demokrasiye nefes olacağız

Bu inancı ve güveni asla boşa çıkarmayacağız. Büyük başaracağız, her bir sese ses ve umuda adres olmaya devam edeceğiz. Halklara ve demokrasiye en güçlü nefes olacağız. Barışın inşasında hem amele hem usta hem mimar olacağız. Hukuksuzluk karanlığını dağıtan ışık olacak, herkes için gerçek adaletin yolunu açacağız. Yerelden merkeze güçlü demokrasiyi hep birlikte inşa edeceğiz. 

Deklarasyonumuz sorunları çözmek için müzakere ve diyalog çağrısıdır

Bildiğiniz gibi 27 Eylül’de Ankara’da Türkiye siyasetinin önünü açan, yön veren bir deklarasyon açıkladık. Bu deklarasyonda amacımız ne birileriyle pazarlık hesabı ne de birilerine ayar vermekti. Deklarasyonumuz her şeyden önce bütün toplum kesimlerine müzakere ve diyalog teklifidir. Ülkenin bütün sorunlarını çözmede sorumluluk alma iradesidir bu deklarasyon. Türkiye’de yaşayan herkesi demokratik ortak yaşamı kurmaya davettir. Otoriterliğe, tekçiliğe, baskıya, inkara ve her türlü sömürüye karşı çokluk içinde demokratik birlik çağrısıdır. İttifak ve seçim konusunda ne diyeceğimizi merak ediyorlar, aylardır tutumumuzu açıklıyorduk. Bir kez daha bu deklarasyonda altını çizerek ilan ettik. 

Halkımızla, kadınlarla, gençlerle, emekçilerle demokrasi ittifakını büyütmek dışında bir ittifak arayışımız yok

Milletvekili seçimlerinde tutumumuz; demokrasi güçleriyle, toplumsal muhalefetle, ezilenlerle, emekçilerle, ekoloji mücadelesi yürütenlerle, kadınlarla ve gençlerle yürüdüğümüz mücadele birlikteliğini, demokrasi ittifakını daha da büyütmek ve güçlendirmektir. Bunun dışında ittifak arayışımızın olmadığını bir kez daha açıkça ilan ediyoruz. 

Ülkenin kilitlenmiş bütün kapılarını açacak güce ulaşacağız

Amacımız bütün ezilenlerin, her kesimden vicdanlı iyi insanın, inançların, halkların ortak iradesini bu ülkenin çözüm gücü haline getirmektir. O nedenle bu saydığımız bütün kesimlerle yürüyüşümüzü büyüteceğiz. Demokrasi ittifakıyla ülkenin kilitlenmiş bütün kapılarını açacak güce ulaşacağız. Hedefimiz budur. Bunun dışında ne konuşulursa konuşulsun gereksizdir, boştur, anlamsızdır. HDP yoluna bu hedefle yürüyecektir. 

Muhalefetle geçiş süreci ve demokratik inşa için müzakere ile yol yürüme amacındayız

Elbette siyasi muhalefetle seçim güvenliğinden geçiş sürecine, demokrasinin güçlü inşasından barışa ulaşana kadar her alanda konuşarak ve müzakere ederek yol yürüme amacındayız. Çünkü Türkiye’nin ihtiyacı budur, halkın beklentisi de budur. Mesele bu çürük düzeni değiştirmek ve halkı bu sefaletten ve rezaletten kurtarma meselesidir. Esas odaklanmamız gereken noktanın bu olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

Deklarasyonumuzdaki ilkeler sorunları çözmek, ülkeyi birlikte yönetmek, halklara onurlu bir gelecek yaratmak için yol gösteriyor

Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tutumumuz da açıktır. İsimler üzerinden değil deklarasyonda da altını çizdiğimiz temel ilkeler çerçevesinde ve müzakere anlayışı içinde hareket etmek istiyoruz. Bu ilkeler sorunları çözmek, ülkeyi birlikte yönetmek, halklara onurlu bir gelecek yaratmak için yol gösteriyor. Güçlü demokrasinin temellerini atmaya adaydır bu ilkeler. Bizim çağrımız bu ilkeler ışığında müzakere ve diyalogdur. Bu çağrıyı sizlerin huzurunda ve sizin adınıza duyurmayı bir sorumluluk biliyorum. Bu nedenle tutum belgemiz Türkiye’nin deklarasyonudur, güçlü demokrasiye giden yolun haritasıdır. HDP’nin yarınlara olan sözüdür. 

Açlık, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik, yolsuzluk ülkeyi sarmalamış durumda

Değerli arkadaşlar, 1 Ekim'de yeni yasama yılı açıldı. Bir yandan dağlar kadar sorunlar var. Açlık, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, kutuplaşma, kuşatma altında çökmekte olan bir ülke var. Yolsuzluk ve yoksulluk baştanbaşa ülkeyi sarmalamış durumda. Diğer yandan ülkeyi yönetemeyen bir inkar ve talan siyaseti var. Bunun karşısında hem parlamento hem de toplumsal zeminde demokratik siyaset olarak ortak tutum geliştirmemiz, birlikte mücadele yolları oluşturmamız ve ortak adımları güçlendirmemiz gerekiyor. 

AKP Genel Başkanı Meclis açılışını Kürt sorununu inkar ederek yaptı

Biliyorsunuz Meclis aynı zamanda Kürt sorununa inkar sözleriyle açıldı. Bu ülkenin en temel sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu söylüyoruz. Bunu herkes biliyor ama iktidarın başı AKP Genel Başkanı Kürt sorununu inkar ederek yaptı konuşmasını. ‘’Kürt sorunu denen meseleyi hak ve özgürlükten kalkınmaya kadar bütün boyutları ile çözdük’’ dedi. Birkaç başlıkta bu sözün nasıl bir çarpıtma ve inkar anlayışı yansıttığını anlatmaya çalışalım. Bundan bir yıl önce Meclis kürsüsünde Kürt sorununu çözdük diye bir kelime kullanmamıştı AKP Genel Başkanı. Üstüne üstlük daha geçenlerde Diyarbakır’da "Çözüm Sürecini biz bitirmedik" diyerek hem sorumluluğunu inkar etmiş hem de bitmemiş bir sorunu ve süreci itiraf etmişti. Yani kendilerinin bitirdiği bir sürecin ardından yürürlüğe koydukları savaş, inkar ve imha politikası yollarına devam ettiler. Şimdi de Kürt sorununu çözdük diyorlar.

Rehin siyasetiyle, kayyımlarla, Kürtçe üzerindeki baskılarla mı sorunu çözdünüz?

Evet, buradan soralım bir yılda sorun nasıl çözüldü de hiç kimsenin bundan haberi olmadı, binlerce siyasetçi seçilmiş kişi neden cezaevindedir. Eğer çözüldüyse, Kürt sorunun çözümü ve demokrasi ve barış için mücadele eden siyasetçileri neden rehin alıyorsunuz? Cezaevlerine tıkıyorsunuz neden? Kürtçe üzerindeki baskılar inkar ve zorbalık devam ediyor. Türkiye'nin 3’te birinde seçim sonuçlarını yok sayan bir anlayış Kürt sorunun çözmüş olabilir mi? Şark Islahat Planında olduğu gibi kayyım atayan anlayış Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Bu mudur çözüm! 

Neden hala panzerler Kürt çocuklarını ezerek öldürüyor?

Madem çözdünüz, neden hala panzerler Kürtlerin şehirlerinde dolaşıyor ve çocukları ezerek öldürüyor? Savaş politikası, çözümsüzlük anlayışı değil de nedir? Kürt sorununu çözmekse derdiniz, o panzerler orada gezmeyecek. Orada birlikte ortak yaşamın ve özgür kimlik imkanlarının en geniş şekilde yer aldığı bir ortam olacak. Hayır, panzerler var çocukları ve yaşlıları eziyor, sonra da buna kılıf uydurmak için valiler ve bakanlar yalan üzerine yalan söylüyorlar.

Kürtlerin inkarı mücadeleyle aşıldı, Kürt sorunun inkarı da mücadeleyle aşılacak

Kobanî Kumpas Davası, partimize karşı siyasi kapatma davası neden açıldı? Bu mudur Kürt sorununu çözmek! İnkar siyaseti uzun süre "Kürt yoktur" laflarıyla yürütüldü. Kürdün kendisi inkar edildi. Neyse hayat ve mecburiyet bir yere kadar izin veriyor. Hayat ve mecburiyet bir de üstüne Kürtlerin onurlu güçlü mücadelesi, her türlü bedeli ödeyerek kimliklerini koruma mücadelesi bu sözü yutturdu. Kürt yoktur demeye kimse cesaret edemiyor. Bunun temelinde o güçlü duruş kararlı mücadele, halkın kimliğine, onuruna ve geleceğine sahip çıkma iradesi yatıyor. Bizler bu iradeyi temsil etme onurunu yaşayan kişileriz. Bu mücadele mirasının, devamının gururunu taşıyan insanlarız. O nedenle diyoruz ki inkar Kürdün inkarından başladı, mecburiyet ve mücadele bunu çökertti, sonra başka bir inkar devresine geçildi. Bu sefer de "Kürt sorunu yoktur" demeye başladılar. Bu da mücadeleyle, kararlı duruşla, hayatın dayattığı dinamiklerle çöktü. Kürt sorunu vardır noktasına gelindi. 

HDP Kürt sorununun demokratik çözümü, demokrasi ve barış için var

Ama asıl şimdi yapılmayan şey çözüm için, gerçek kalıcı barış için imkanları ve yolları yaratmaktır. İşte bizler bunun için varız. Bu ülkenin tümüne demokrasiyi, barışı ancak müzakereyle, diyalogla, demokratik siyasetle getirebiliriz. HDP bunun öncülüğünü yapmaktadır. Türkiye'nin bütün sorunlarını çözmeye taliptir, hazırdır, adaydır. Bu sorunların temelinde yatan ana kaynak olan Kürt sorunun çözümünde de üzerine düşen her türlü sorumluluğu almaya hazırdır. Bunu gerçekleştirecek gücü, samimiyeti, kararlılığı ve birikimi vardır.

Kürt sorununun inkarı çıkmaz sokaktır, dikenli tellerin ayaklara dolaşmasıdır

Şimdi inkarın başka bir evresine geçtik; "çözdük" diyerek inkar siyasetini sürdürmeye çalışıyorlar. Kürt sorunu vardır dediler fakat bunun gerçekliğini kavramaya yanaşmıyorlar. Şimdi de vardır çözdük diyerek inkar siyasetini sürdürüyorlar. Bu çıkmaz sokaktır, iktidarın bunca yıl biriktirdiği dikenli tellerin kendi ayaklarına dolaşmasıdır. Ne diyeceklerini bilemiyorlar, nasıl söz kuracaklarını, siyaset yürüteceklerini bilemiyorlar. Savaş, inkar, imha anlayışından vazgeçemiyorlar ama Kürde de şirin gözükmek istiyorlar. 

Kürt halkı iradesine sahip çıkarak demokratik çözüm ısrarını sürdürecektir

Çünkü iktidarlarını devam ettirmek için Kürt halkının oyuna ihtiyaçları var. Kürt halkı da bu kadar mücadele ve birikim üzerine bu söze kanacaktır öyle mi? Yok, değerli arkadaşlar, bundan sonra Kürt halkı kendi iradesini sonuna kadar savunarak Türkiye halkları ile birlikte toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla çözümde ısrarını sürdürecektir. HDP bu ısrarın temsilcisidir, bu ısrarın yarattığı sorumluluğun taşıyıcısıdır. Türkiye’nin geleceğini, halkların ortak eşit yaşamını, demokratik özgür düzen içinde varlıklarını sürdürmeyi sağlayacak bütün yollarda HDP her türlü öncülüğü, sorumluluğu ve görevi üstlenecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sorumluluklarının gereğini her zeminde yerine getirmeye devam edecektir. 

Sorunun çözümünden bahsedenler yaptıklarını geçmişte yapılanlarla bir kıyaslasın

Kürt sorununun çözümü sözlerini kullanabilmeniz için geride kalan yıkım yıllarına bir bakın, onlardan ne kadar farklılaştığınızın muhasebesini yapın. Yani belki yaparlar diye çağrıda bulunuyorum. İktidar partisinin içinde bu muhasebeyi yapmak isteyen varsa mesela dönüp 90’lara bakmalarını, o dönem yapılanlarla bugün arasında bir kıyaslama yapmalarını istiyorum. Bir muhasebe yapın, vicdanınızla ve aklınızla bu muhasebeyi yapın. Partinizin başında olduğu bu iktidarın politikaları ile o yılların politikaları arasındaki benzerliklerin ne olduğunu, o yılları ne kadar geride bıraktığınızı, baskıda, inkarda ve tasfiye politikalarında o yılları aratacak duruma Türkiye’yi nasıl getirdiğinizi göreceksiniz. Belki benim söylediklerimi görmeyeceksiniz ama bunun bir kısmını bile görmeniz yeterlidir. Vicdan sahibi herkes, AKP’de milletvekili ve yöneticiler de dahildir, bu muhasebeyi yaparsa varacakları sonuç bellidir. Biz onlara da çağrı yapıyoruz toplumun tüm kesimlerine çağrı yaptığımız gibi; muhasebe yapın. Bu ülkenin eşit yaşamını bir nebze istiyorsanız şimdi gittiğiniz yoldan farklı bir yola ihtiyaç olduğunu göreceksiniz. Gidilen bu yolun yol olmadığını anlayacaksınız. Yeni bir başlangıç çağrımız bütün toplum kesimlerine seslenen bir çağrıdır. 

Gelin hep birlikte yeni başlangıcın yolunu açalım 

Gelin hep birlikte vicdanlı, insaflı, sağduyulu bütün toplum kesimleri ve bütün bireyler olarak hareket edelim; yeni başlangıcın yolunu açalım. İktidarın yürüdüğü mevcut yol felakettir, daha fazla acıdır, daha derin yaralar demektir. Her bir adım, iyileşmesi on yıllarımıza mal olacak derin yaralar ve ağır tahribatlar yaratmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. 

HDP çözümü ortak mücadelede, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünde görüyor

İşte biz diyoruz ki toplumun bütün kesimleri olarak ülkenin bütün sorunlarını hep birlikte müzakere edelim. HDP buna hazırdır. Çözüm yolunu burada görüyor. Demokratik eşit ve ortak yaşamda görüyor. Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünde görüyor, güçlü demokrasinin yerelden inşasında görüyor. Emekçinin, yoksulun, kadınların, gençlerin umut ve özlemlerini hayata geçirmekte görüyor. Bu yolda bu saydığım değerlere bir yerinden tutunmak isteyen herkesle yürümeye hazırız. Demokrasi ittifakı dediğimiz şey budur. Kimse üzümün çöpü armudun sapı demesin, kimse geçmiş alışkanlıklara mahkum kalmasın. 

Hiç kimse önümüzde imkanların, büyük yolun açık olduğunu görmezden gelmesin. Hiç kimse dediğimiz zaman ben Türkiye'nin demokrasi güçlerine sesleniyorum. Türkiye'de demokrasi isteyen, barış isteyen en geniş kesimlerin bir araya gelebileceği bir çağrıyı yapıyorum. Milletvekili seçimlerine nasıl gireceğimizi anlatırken çizdiğimiz çerçevede yer alabilecek en geniş kesimlere hitap ediyorum. Bu yolu birlikte yürümeliyiz, yürüyebiliriz. Bu açmazdan, karanlıktan, enkazdan bu yolu birlikte yürüyerek çıkabiliriz.  

Kaos planlarıyla bizi durdurabileceğinizi sanıyorsanız büyük yanılıyorsunuz

90’ları aratmayan hatta geride bırakan uygulamalara 1-2 örnek vermek zorundayım. Geçen hafta milletvekilimiz Tülay Hatimoğluları’nın kapısı zorlandı. Sivil polis olduklarını iddia eden kişiler kapıyı zorlayarak eve girmeye çalıştılar. Hangi karanlık kaosun peşindesiniz, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bizi bu şekilde yıldırmaya çalışıyorsanız abesle iştigal ediyorsunuz. Kaos planlarıyla bu açtığımız güçlü demokrasi ittifakı yürüyüşümüzü durdurabileceğinizi sanıyorsanız büyük yanılıyorsunuz. Buradan tekrar söylüyorum; ne sevgili Tülay ne herhangi bir arkadaşım asla ve kata bu karanlık manevralardan korkacak, çekinecek değildir. 

Saldırılardan vazgeçin, karşınızda ne pahasına olursa olsun özgürlük ve barışı getirmekte kararlı milyonlar var!

Hiçbirimizin de böyle bir ruh yapısında olmadığını anlamıyorlar. Yılların bedeli ve birikimiyle ülkeye aydınlık bir gelecek getirmek için var gücüyle çalışan ülkenin mensupları sizin bu küçük oyunlarınızdan mı korkacak? Sorumluları, tezgahı ne varsa bu olayın arkasında ortaya çıkarmak bu iktidarın sorumluluğudur. Açığa çıkarmadıkları takdirde sorumlu da kendileridir. Yine geçen hafta Gençlik Meclisi Üyemiz Ezgi Orak Ankara’nın göbeğinde kaçırıldı, üstüne aynı tezgah yine yine aynı acziyet. Gençlerimizin bu yollarla sindirilebileceğini düşünüyorsanız ya izan kalmamış sizde ya da hiçbir şey anlamıyorsunuz. Vazgeçin çünkü karşınızda ne pahasına olursa olsun bu ülkeye demokrasi, özgürlük ve barışı getirmeye azmetmiş milyonlar var!

Politikalarınız çözüm değil, iktidarınızın çözüldüğünün göstergesidir

İşsizlikten kırılan insanlara istihdam yaratmak yerine yeni cezaevleri inşa eden anlayış çözümsüzlük siyasetinden başka ne anlam taşır? Özgürlük, barış mücadelesinde emek verenleri oralara doldurmak; bütün muhaliflere baskı ve zulüm uygulamak mı çözüm? Çözüm bu mu? Çözüm bu değil ama bu bir çözülme göstergesidir. Bu politikalar geçmişten bugüne bunları uygulayan bütün iktidarları çözmüştür çökertmiştir. Çözümsüzlük politikaları iktidarı çözer, çökertir. 

Halkın bu çöküşün ve enkazın altında kalmaması için mücadele ediyoruz

Ama biz iktidarların çöküşünün halkı boğmaması için mücadele ediyor, o çöküşün halkın altında kalacağı bir enkaza dönüşmemesi için mücadele ediyoruz. Biz toplumsal dirençle, ortak mücadeleyle bu çöküşün halkı boğmasına izin vermeyecek yolların açılması için uğraşıyoruz. Deklarasyonumuzun da ruhunda bu vardır; halk için, halklar için, bütün inançlar için, bu ülkede yaşayan herkes için demokrasi ve adalet istiyoruz. Bu mücadeleyi büyütürsek, çöküşü halkın zarar görebileceği bir noktadan alıp halkın refah ve huzur içinde yaşayabileceği bir noktaya taşıyabiliriz. Tekrar söylüyorum ve bunu hep söyleyeceğiz: HDP, Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeye talip ve hazırdır. Müzakereci anlayışla en güçlü çözüm fikriyatını ortaya koyan, çözüm güçlerini buluşturmayı hedefleyen kurucu bir siyasi güçtür, muhataptır, çözümün öznesidir. Bunu bu deklarasyonda bir kez daha ortaya koyduğumuzu Türkiye'nin farklı kesimleri gördü ve bu sese kulaklarını daha fazla kabartmaya başladı. 

Kazanmanın en önemli şartı vazgeçmemektir

Bu yolda devam edeceğiz, daha fazla ses olacağız, daha fazla bulaşacak, daha fazla güç biriktirecek ve ülkeye mutlaka barışı ve demokrasiyi getireceğiz. Biliyoruz ki kazanmanın en önemli şartı vazgeçmemektir. Kaybetmenin ilk şartı zafiyet sonucu vazgeçme ve teslimiyettir. İşte bizde olmayanlar bunlardır. Biz vazgeçmiyoruz, acizlik göstermiyoruz, teslim olmuyoruz. İnancımızla, kararlılığımızla, birikimimizle büyüyerek yolumuza devam ediyoruz. Mevcut iktidar, yarattığı sorunları yok sayarak kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Ekonomiden örnekler vereceğim, barınma hakkından örnek vereceğim ama bugünkü grup konuşmasına bunları sığdırmak mümkün değil. Lütfen bütün bu hak gaspı yaşayan toplum kesimleri, barınamayan gençler, işsizler, çiftçiler, tek tek sayamadığımız kesimler bizi mazur görsünler, bugün kira ödemenin mümkün olmadığı şartlarda yaşayanlar, sokakta yaşamak zorunda bırakılanlar tüm bunlar bugünkü politikaların sonucudur. Savaşa, yandaşa, talana, sermayeye, ranta ayrılan kaynakların yarattığı bir sonuçtur. Bütün bunları değiştirmedikçe bu sonuca son veremeyeceğiz. Biz de diyoruz ki bizler halkın kaynaklarını halk için kullanacağız; savaş için, yandaşlar için, talan ve rant için değil!

Yeni bir başlangıç için şartlar ve imkanlar mevcuttur

Yeni yasama yılı başladı, çözülmesi gereken çok sorun var. Yeni yasama yılında inisiyatif alıp sorunları çözmek için bütün gücümüzü kullanacağız. Halkın da sokağın da beklentisi budur. Her zaman olduğu gibi halkların güçlü sesi, sokağın nefesi olacağız. Yeni yasama yılında var gücümüzle parlamentoyu çözüm zemini, müzakere platformu haline getirmeye çalışacağız. Bu konuda bütün toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı kararlılık ile hareket etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlayalım. Yeni bir başlangıç için şartlar ve imkanlar mevcuttur. Başka bir dünya mümkündür. Çok sevgili yazar, daha 6 yaşında bir çocukken Nazi birliklerinin girdiği şehirde zulme tanıklık etmiş o muhteşem şair yazar İngeborg Bachmann “Yeni bir dil olmadan yeni bir dünya kurulamaz” der. Biz de diyoruz ki yeni bir dil ve yeni bir anlayış olmadan yeni yaşam ve başka bir dünya kurulamaz. İnanın buna gücümüz vardır. Şimdi hep birlikte çalışma ve mücadeleyi büyütme zamanıdır. Hak yardımcımız, Hızır yoldaşımız olsun!

5 Ekim 2021