TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Son günlerde bazı bakanların çocukları, sermaye sahipleri, bir kamu bankası genel müdürü ile bazı bürokratların gözaltına alınmasıyla ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları siyasi tartışmaların gölgesinde kalmaktadır. Bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonları hangi sebeple başlamış olursa olsun, ortaya çıkardığı kirli ilişkiler, rüşvet ve yolsuzluk çarkları, herhangi bir bürokratik ve siyasal engele takılmadan sürdürülmeli ve tamamlanmalıdır. Soruşturmanın şeffaf ve güvenilir bir şekilde yürütülmesi için meclis devreye girmelidir. Bu amaçla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

Sebahat TUNCEL
İstanbul Milletvekili


GEREKÇE
Türkiye’de devlet, iktidar, bürokrasi Cumhuriyetin kuruluşundan beri bir rant ve kazanç elde etme kapısı olarak görülmüştür. Bu durum milliyetçi karakterinin yanında devletin ikincil bir başat karakteri olarak ortaya çıkmaktadır. Önceleri gayri müslimlerin mallarına el koyma şeklinde beliren bu durum daha sonra kamuya ait gelirlerin, malların, zenginliklerin yandaş ve akrabalara peşkeş çekilmesi şeklinde sürdürülmüştür. Uzun yıllar sivil ve askeri bürokrasi yoksul halk kitlelerine ait olan kamu gelirlerini kendi kasalarına akıtmıştır.
Özellikle 1990’lı yıllarda Kürtlere karşı devletin sürdürdüğü kirli savaş sırasında askeri, siyasal ve bürokratik elitler savaşın gölgesinden yararlanarak devlet hazinesini boşaltıyordu. Adı konmamış bir iç savaş döneminin savaş rantını, örtülü ödenekten akıtılan trilyonları, kayıp silahları, uyuşturucu baronlarıyla aynı arabada seyahat eden emniyet müdürleri, valiler, banka kasalarını çuvallarla boşaltan başbakan akrabaları veya eşleri bölüşüyordu.
AKP iktidara büyük bir ekonomik kriz sonrası, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele edeceği sözünü vererek geldi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan defaatle iktidarlarının bu konuda tertemiz olduğu ve birinci önceliklerinin yolsuzluk ve rüşvetle mücadele olduğunu söylemiştir. 1990’larda savaş rantı olarak peşkeş çekilen kamu malları AKP iktidarında inceltilmiş bir biçimde inşaat sektörü üzerinden yandaş, paydaş ve akrabalara aktarılmaktadır. İktidarın Toplu Konut İdaresi (TOKİ) üzerinden kentleri bir rant alanına dönüştürdüğünü, yoksulları yerlerinden ettiğini ve yoksullardan arındırılan alanların sermayedarlara peşkeş çekildiğini defalarca söylemiştik nitekim Bakan oğullarının da içerisinde olduğu kişilere yönelik yapılan yolsuzluk operasyonları haklılığımızı kanıtlamıştır.
AKP’li bakanların oğullarını, koruma yöneticilerini, banka genel müdürlerini, büyük sermaye sahiplerini ve belediye başkanlarını hedef alan yolsuzluk operasyonunun Türkiye’nin çatısında sürüp giden bir siyasi hesaplaşma ortamında gerçekleşiyor olması AKP hükümetinin bir yolsuzluklar iktidarı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Gözaltındakiler, altın kaçakçılığından ihaleye fesat karıştırmaya, hayali ihracattan vergi kaçakçılığına, yasadışı para transferinden kamu arazilerinin peşkeş çekilmesine, usulsüz imar değişikliklerinden rüşvete kadar pek çok yolsuzlukla suçlanırken hükümet operasyonu sürdüren emniyet müdürlerini görevden alarak yalnızca suçlananlarla arasındaki bağı itiraf etmiş oluyor. Hükümetin bu suçlamalara açık bir yanıt vermek yerine, kendini mağdur konumuna yerleştirmesi, bir ‘cemaat operasyonu’na maruz kalındığı savunması kabul edilemez.
Bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının başlama sebeplerinden öte, ortaya çıkardığı kirli ilişkiler, rüşvet ve yolsuzluk çarkları, bürokratik ve siyasi engellemelerle karşılaşmadan sürdürülmeli ve tamamlanmalıdır. Bu bağlam içinde meclis bünyesinde yolsuzluk, rüşvet ve kirli çıkar ilişkilerinin şeffaf ve güvenilir bir şekilde soruşturulması için derhal Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.