Selahattin Demirtaş: Sivil direniş bir tek AKPye mi hak?!


Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, genel merkezimizde yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde basın emekçilerinin sorularını yanıtlarken şunları söyledi: 

- Başbakan'ın "tıpış tıpış mahkemeye gidecekler" demeci

Hakkımızda 550’den fazla dosya var. Sadece benim hakkımda 102 dosya var. Mahkemeler tebligat yaparlar, bizim tutumumuz bellidir. Zorla getirme çıktıysa bunu uygulayıp uygulamamakta kolluk gücünün takdirine bağlıdır. Yetki mahkemenindir, Başbakan'ın değil. Her şeyden önce mahkemeye intikal etmiş bir konuda Başbakan’ın halen konuşuyor olması zaten mahkemelerin yargının bağımsızlığının kalmadığının, yargıda bir bir hukuk düzeninin kalmadığının en açık itirafıdır. Tıpış tıpış mı gideriz başka şekilde mi gideriz bu başbakanın işi değildir, başbakanın görevi de değildir. Biz mevcut durumda dokunulmazlıkların kaldırılmasını zaten Anayasa’ya aykırı olduğunu her ortamda ifade ettik. Bizim yargıya karşı saygımız sonsuzdur ama bağımsız ve adil bir yargıya karşı son derece saygılı olacağımızı ifade ettik. Doğrudan savcıların ve yargıçların siyasetten emir aldığı bir düzende hiç kimsenin yargılama konusunda güvenliği yoktur. Bizim de karşı karşıya olduğumuz durum budur. Biz her hâlükârda kendi bildiğimiz siyasi tutumu savunmaya devam edeceğiz. HDP bu ülkenin barışı için çok önemli bir partidir. Yargı eli ile HDP’yi tasfiye etmek doğru bir tutum değildir.

- Başbakan efendi 6-7 Ekim'i unutturuyor

Orada 50’den fazla yurttaşımız katledildi, bunların 45 HDP’lidir. Başbakan efendi bunları unutuyor, unutturmaya çalışıyor.45 HDP’li bizzat sizin talimatınızla katledildi. Eğer dosya açılacaksa ki ben bundan memnuniyet duyarım, o dönem kim emirleri vermiş, kimler bu insanları katletmiş adil bir yargılamayla ortaya çıkar. Sorumlusu da sizin desteklediğiniz kirli güçler olduğu bu vesileyle açığa çıkmış olur.

- Valilere "Hata yapmaktan korkmayın" demek kanun dışılığa çağrı

Darbe girişimi sonrası Türkiye önemli bir fırsat yakalamıştı. Bu iç barışın sağlanması fırsatıydı. Hükümet bunu değerlendirmek istemedi tam tersine şovenizm dalgası yaratmak istedi ve bunun etrafında birlik beraberliği sağlamak Hükümet'in daha fazla hesabına geldi. HDP’ye saldırının bu kadar yoğun olmasının nedeni budur. Türk ırkçılığını bize saldırtarak köpürtmek istiyorlar ve buradan oy devşirmek istiyorlar. Belediyelere kayyım meselesi de budur, dokunulmazlıkların kaldırılması meselesi de budur. Bize yönelik devam eden bu ithamların da nedeni budur. Şimdi Başbakan bugün çok vahim bir hukuk dışı bir talimat veriyor valilere: "Hata yapmaktan korkmayın" diyor. Hata yapmaktan korkmayın demek hukukun dışına çıkabilirsiniz, insanları mağdur edebilirsiniz, rahat olun biz arkanızdayız anlamına geliyor. Kendisi şu saatten sonra valilerin işleyeceği her suçun bizzatihi siyasi ve hukuki sorumlusudur. Başbakanın bu kanun dışı emrini uyacak olan valiler de bilsinler ki gün gelecek devran dönecek. Bugün nasıl ki Gülen örgütünden, şundan bundan dolayı alınıyorsa yarın bir gün AKP’nin kanun dışı emrini suç taşıyan emrini uyguladığı için aynı valiler gün gelecek yargıya hesap vereceklerdir. Başbakanın ve İçişleri Bakanı’nın bu kanun dışı emrini uygulamak zorunda değilsiniz.

- Sivil direniş sadece AKP'ye mi hak?

Biz kanunsuz her türlü uygulamaya karşı direneceğiz. Sivil direniş bir haktır. 15 Temmuz akşamı hatırlatırım. Size hak da, bize değil mi? AKP mi sadece sokağa çağrı yaptığında insanlar çıkar. Bu ülkedeki her yurttaşın kanunsuzluğa ve faşizme karşı direnmesi haktır. Demokratik çerçevede yurttaşlarımızla birlikte bu hukuksuzluklara karşı direneceğiz.

- Süleyman Soylu’nun "Ya herro ya merro" ifadesi

Yeni atanan İçişleri Bakanı’na da şunu söylemek istiyorum; "Ya herro ya merro" iki seçeneklidir. Herro olmazsa, merro olur. Kendisi bilir."