Rize 2. Sıra Milletvekili Adayımız Selda Karafazlı Kurşun, 1985 Rize doğumludur. Kadir Has Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden mezun olan Karafazlı, yerel bir gazetede köşe yazarlığı aynı zaman da dalış eğitmenliği yapmaktadır. Rize halkının partimize uzak olmadığını ifade eden Karafazlı şöyle diyor: “Halk bizi, 'biz'ler'i tanımak istiyor. Yeni bir oluşumuz ve bu ilgi çekiyor. Biz'lerde kendilerinden birer parça buluyorlar ki zaten uzak değiliz.”
AKP iktidarının HES projelerin durdurmak için mücadele eden Karafazlı , “Karadeniz'in baş belası olan HES'lere karşı yaşam alanlarını koruyacak politikaları hayata geçireceğiz. Halkın malı olan dereleri peşkeş çektirmeyeceğiz, suyun ticarileştirilmesine müsaade etmeyeceğiz”dedi.
Rize 2. Sıra Milletvekili Adayımız Selda Karafazlı Kurşun’un siyasihaber.org'dan Kürşat Arslan’la yaptığı söyleşi şöyle:
Selda Karafazlı, Rize milletvekili adayı. Genç bir kadın olarak, Karadeniz gibi bir bölgede, hele de Rize gibi gericiliğin, faşizmin, kontrgerillanın özel olarak örgütlendiği bir yerde aday olma cesaretini gösterdi, bunun zorluklarına karşı mücadele azmini gösterdi. Bunun üstüne, ailesinin bir kaç üyesinden gelen "onu aileden reddetme" açıklaması da bu zorlukları arttırdı. Ancak kendi ifadesiyle bütün yaşadığı yıkıcı süreçlere rağmen, daha büyük bir ailenin üyesi oldu, birçok dost, akraba kazandı. Selda ile HDP tercihini, yaşadığı süreçleri ve gelecekten beklentileri üzerine bir sohbet gerçekleştirdik, bunu sizlerle paylaşıyoruz.
HDP'de yer almanızda bu partinin hangi özellikleri etkili oldu?
HDP'nin demokratikleşme programı, kadınların eşitliği ve özgürlüğü için mücadelesi, emekten yana tutumu, doğa ve yaşam savunuculuğu... Bunların hiç birini birbirinden ayrı kabul etmem mümkün değil. Hepsi birbirini tamamlaması gereken, birisi olmaz ise diğerinin de olmasının mümkün olmayacağı savunular. Bunlara ek olarak örgütlü bir mücadeleye girme isteğimi ve HDP'nin her kitleden ses alarak, her inanç grubu ve kimlikten olanlarla bir oluşum, bir çatılaşma sürecine girmesi diyebilirim.
Milletvekili adaylığınızı açıkladığınız süreçte, ailenizden bazı kişiler tarafında "sizi aileden reddetme" açıklaması geldi. Bu açıklama sizi nasıl etkiledi?
Yıllarca amca olarak bildiğiniz, sıkıntınızda arayabileceğinizi düşündüğünüz, aynı ağaca ait birer dal olduğunuzu hissettiğiniz kişiler sizi siyasi görüşünüzden dolayı reddediyor. Bunun ruhani yönden açıklaması pek de kolay değil. Sinirle karışık yoğun üzüntüler yaşadım. Çünkü birlikte aynı sofrada yıllarca yemek yediğim kuzenlerimi, yengelerimi kaybettim. Ama sonrasında alıştım. Çünkü maalesef akrabanız da olsa sizin verdiğiniz mücadeleyi anlayamıyorsa çok da üzerine gitmemek gerek diyorsunuz.
Benim bu süreçte yaşadığım travmayı dünya da ve ülkemizde bana destek veren yüzbinlerce Karafazlı'nın ortaya çıkmasıyla akrabalığın değil can yoldaşlığın ne kadar önemli olduğunu öğrenerek atlattım sayılır ve bu bana büyük bir güç verdi.
Rize'de Necmettin Durmuş ve siz adaysınız, ikinizin de adaylığı, bu süreçte yaşadıklarınız ve buna karşı tutumunuz kamuoyu tarafından çok konuşuldu. Bu konu hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Necmettin hocam cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde dirayetli bir duruş sergilemiştir. Aldığı darbeler ise demokrasiye atılmış darbelerdir. Bana gösterilen tepki de demokrasiye verilmiş bir tepkidir. Ama bu tepkiler sonucunda biz iki aday da Türkiye genelinde meşruiyet kazanmış olduk. Bize karşı yapılan provokasyonlar ters tepti ve hem bizi hem bünyesinde bulunduğumuz Halkların Demokratik Partisi'ni özelde Rize'de var etti. Genelde de partinin tartışılır olmasına katkı sundu. Bu varlığımızı belki de seçim çalışması yaparak kazanamayacaktık bile, düşünsenize tek bir bayrak bile asamadan etkili bir seçim çalışması yürütüyoruz. Halkın bize sahip çıkması bize karşı yapılmış ve yapılacak olan provokasyonları her zaman çürüttü ve çürütecek de.
Sonuç olarak Necmettin hocam olsun, ben olayım inandığımız bir mücadele içerisindeyiz. Rize'den milletvekili çıkamayacağımızı bildiğimiz halde bu yola girdik. Bu yol birer koltuk kavgası olsaydı belki 3-5 soysuza boyun eğebilirdik. Ama bizim derdimiz koltuk değil, bizim derdimiz anti-demokratik yapıyı yıkmak, inançlarımızı, derelerimizi, toprağımızı, kardeşliğimizi kısacası bütün yaşam alanlarımızı ve insanlığımızı bunları bizden almak isteyenlerden geri almak. Bugün bu tehditlere boyun eğersek yarın yaşama boyun eğmiş olacağız. Bu duruşumuz Türkiye'de kardeşleşmenin bir aciliyet ve bir zorunluluk olduğunu da gözler önüne koymuştur.
Rize'de halkın size olan tepkileri nasıl? Seçim çalışmaları sürecinde ne gibi zorluklarla ya da olumluluklarla karşılaşıyorsunuz?
Halkın tepkilerine rağmen onlarca kişin gelip HDP'yi benimle, bizimle tartışıyor olmasının yaşadıklarımızın sonucunda çok önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Halk HDP'yi, bizleri ve eş genel başkanlarımızı tartışabiliyor. Rize'de bunu sağladık ve bunun meyvelerini 7 Haziran'da alacağımıza inanıyorum.
Gelen tehditleri ve yaşatılan huzursuzlukları tüm halka mal etmek doğru olmaz. Çünkü halk bizi, "biz'ler"i tanımak istiyor. Yeni bir oluşumuz ve bu ilgi çekiyor. Biz'lerde kendilerinden birer parça buluyorlar ki zaten uzak değiliz.
Aldığımız genel tepkiler çok güzel. Sorularla gelen insanlar bizi mutlu ediyor çünkü soru sormak değişime açık olmaktır, karşı tarafı dinlemeye hazırım demektir, dinlemesini bilene. Biz; soruların içerdiği tabuları yıkabiliyoruz, devlet eliyle yaratılan ve empoze edilen düşmanlığı yok edebiliyoruz. Bugüne kadar inandıkları yolda yaşadıkları hayal kırıklıklarını anlıyor ve onlardan barış dolu yarınları inşa edebilmek için yardım istiyoruz. Rize halkı artık "HDP VAR" diyebiliyor. Bu çok güzel bir gelişme. Güzellerin yanında olumsuzları anlatmaya bize gerek yok diyorum çünkü benim için, biz'ler için her zafer işareti Rize'de bir devrimdir.
Rize halkı için HDP programı/seçim bildirgesi ne öneriyor? Rize'nin sınıfsal, etnik, inançsal, politik yapısına yönelik HDP'nin görüşleri nelerdir?
HDP, bölgemiz için 210 bin çay üreticisinin geçim kaynağı olan yaş çayda yaşanan adaletsizlikleri ortadan kaldırmayı öneriyor. Her yıl ülkemize giren 50 -60 bin tona yakın kaçak çayı engelleyeceğiz. Çaykur'un özelleştirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Çaykur'da sendikasızlaştırmaya karşı mücadele edeceğiz. Çay üreticisine gerçek emeğinin karşılığı verilecek.
Karadeniz'de, Karadeniz'in baş belası olan HES'lere karşı yaşam alanlarını koruyacak politikaları hayata geçireceğiz. İlimizde yapımı planlanan yaklaşık 70 HES projesinin durdurulması için mücadele veriyoruz, vereceğiz. Faaliyette olan yaklaşık 3 HES'in faaliyetlerinin durdurulmasının hukuksal çalışmalarını yapacağız. Halkın malı olan dereleri peşkeş çektirmeyeceğiz, suyun ticarileştirilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Bölgemizde tarım alanında emeği sömürülen kadınlarımızın yanında olacağız. Yaşamını daha çok tarlada, bağda, bahçede geçiren; bütün bunlar yetmezmiş gibi evinde çocuğuna ve eşine adeta hizmetkar olan kadınlarımızın 2. sınıf muamele görmesine, toplumdan dışlanmasına izin vermeyeceğiz. Bölgemizdeki kadınlarımızın politikleşmesi için onları politik mücadele alanlarına taşıyacağız.
Bölgemizde özellikle Lazlara, Hemşinlilere, Gürcülere, Rumlara, Ermenilere ve Kürtlere yönelik ayrımcı politikalara karşı duracağız. Özellikle bölgemizde sayısal anlamda yüzbinleri bulan Lazların dilinin korunması ve geliştirilmesi için mücadele edeceğiz. Bölgemizdeki diğer halklardan olan yurttaşlarımızın hak ve hukukunu, dil, din ve inanç özgürlüklerini koruyup geliştireceğiz. Türkiye genelinde de yaşanan ancak özellikle de bölgemizde çok sık olarak karşılaştığımız; Kürt yurttaşlarımıza karşı yapılan ırkçı, faşist saldırılara ve ötekileştirilmelere karşı hak ve hukuku eşit yurttaşlık temelinde savunacağız. Bölgemizdeki Kürtlere yönelik oluşturulan algıyı değiştireceğiz.
HDP'nin Türkiye siyasetinde neleri değiştireceğini düşünüyorsunuz? Diğer partilerden farkı ne?
HDP'nin demokrasiyi sadece kitapta yazan bir kelime olmaktan çıkarıp hayata geçireceğine inanıyorum ki buna başladı. Eşit hak ve özgürlüklerin sağlanacağına, kadınları ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkarıp sivil toplum örgütlerine, belediye meclislerine, sokaklara çıkaracağını düşünüyorum. HDP hayvan hakları diyor, insanların kendisinden başka canlıların da varlığının önemli olduğunu vurguluyor; bu, yaşama verdiği önemi göstermekte ve bu yaşama verdiği önem daha temiz bir siyasetin yapılacağının en büyük kanıtıdır. En büyük farkı her dilden, her dinden insanı bünyesinde bulundurması. En önemlisi de diğer siyasi partilerin de silkelenip, kendi hatalarıyla yüzleşmesini sağlamasıdır
HDP'nin bu seçimlerde nasıl bir sonuç alacağını düşünüyorsunuz? Neden?
Baraj bence hiç sıkıntı değil ve benim hedefim % 15, iyi düşünelim iyi olsun. Rize de ise 7 bin oy hedefliyorum. Hala açıkça gösterilemeyen, söylenemeyen ama sandık başında gelecek olan oyların olduğunu biliyoruz, öğreniyoruz. 7 bin oy beklentimin de en önemli nedeni artık halkın uyandığını düşünmemdir. Geçim kaynaklarımız ve yaşam alanlarımız yalanlarla, dolanlarla yıllarca elimizden alındı ve alınmaya devam ediyor. Aile bağlarımız bitirildi, yalnızlaştırıldık. Köylerdeki kapılarımız kapandı. İnsanlar bunlara özlem duyuyor. Hepimizin içinde birer deli dalga var ve bu deli dalga gün gelecek bütün barajları yıkacak.
Siyasihaber okurlarına söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Galiba söylemek istediklerimi söyledim. A, pardon söylemek istediğim bir şey kaldı!
Sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için mücadele eden denizin çocuklarından, özgürlük mücadelesi veren dağların çocuklarına selam olsun. Selam olsun yaratacağımız özgürlük dolu günlere.
HDP' ye he de!