Sibel Yiğitalp: Sağlıksızlığı yaratan, Sağlık Bakanlığı


Diyarbakır Milletvekilimiz Sibel Yiğitalp, 2017 bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldı. Yiğitalp sözlerine, cezaevinde tutulan Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken’in geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmanın bir kısmını okuyarak başladı. 

Yiğitalp konuşmasını şöyle sürdürdü: 

Hükümetiniz iktidara geldiğinde sağlık hizmetleriyle ilgili “SGK kuyruklarında beklenmeyecek”, “hastanede rehin kalmaya son” vaatlerini arka arkaya sıralamıştı. Evet, söylendiği gibi hastanede rehin kalınmıyor çünkü parası olmayan hastaneye giremiyor. Yine söylendiği gibi kuyrukta beklenmiyor çünkü evde günlerce, haftalarca hatta aylarca sıra bekleniyor. 

Yatırım yok, koruyucu hizmetler yok, kadın ve çocuk odaklı bütçe yok

Sağlık bakanlığına, 2016 yılında 25,5 milyar TL’lik bir ödenek ayrılmıştı. Bu meblağın yaklaşık yüzde 60’ı yani yaklaşık 15 milyar lirası personel giderleri için. Türkiye İstatistik Kurumunun istatistiklerine bakarsak; toplam sağlık harcamasının yalnızca yüzde 7’si yatırım için harcanmış. 2017 yılında ise ayrılan bütçe 32 milyar, yine bunun yüzde 53'ü yani 17 milyar lirası personel gideri. Bu da, bize gösteriyor ki ayrılan bütçe aynen geçen senelerdeki gibi sadece, mecburi harcamalar düşünülerek hazırlanmış. Yatırım yok, koruyucu hizmetler yok, kadın ve çocuk odaklı bütçe yok. 

Amaç sermayeye para kazandırmak 

Sağlık Bakanlığının bütçesinden en büyük payı alan ise kamu hastaneleri kurumu. Kamu-özel ortaklığı adı altında başlatılan bu modelde ”devlet” hastanenin hem kiracısı hem de hizmet satın alanı konumunda. Koruyucu sağlık hizmetleri sağlayacağınıza, bunun yerine otelcilik hizmeti verir gibi, hastanelerin yüzde 70 doluluk oranıyla çalışacağını garanti ediyorsunuz. Üstelik bu şirketlere sadece kira bedeli değil, yapılacak tetkiklerden tutun güvenliğe kadar aklınıza gelen tüm hizmetler için, “hizmet bedeli” adı altında ödeme yapacaksınız. Kamu hastanelerinin bir yatırım değil, sağlığın ticarileşmesi ve sermayeye para kazandırmak amaçlı olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. 

OHAL’le ihraç edilenlerin aileleri sağlık haklarından mahrum bırakılıyor

OHAL'in uygulanmaya başlandığı tarihten itibaren, Sağlık Bakanlığında 5544, üniversitelerden akademik personel olarak 3850 kişi olmak üzere, kamudan toplam 79 binin üzerinde kişi ihraç edildi. İhraçlar, bu kişilerin aileleri, çocukları ve eşlerinin sağlık haklarından mahrum ettiği gibi kişileri, yoksulluğa da mahkûm etti. 

Sağlıksızlığı yaratan, Sağlık Bakanlığı 

Sağlık bakanlığı bütçesi; kar için üretim anlayışı, erkek egemen iktidar ilişkileri ve doğayı yok eden, sağlıksızlığı yaratan, hayatı yaşanmaz kılan, tüm toplumsal sorunları görmezden gelerek hazırlanmıştır. Özellikle şu anda Kürdistan’da sivil halka açılmış bir savaş varken; insanların evleri yıkılmış, şehirleri boşaltılmış, göçe, yoksulluğa, daha sayamayacağımız kadar çok, hasta edici etkene maruz bırakılmış iken, sağlık sisteminden nasıl bahsedeceğiz? Sağlık Bakanına hatırlatmak isterim; göreviniz öncelikle halkın sağlığının bozulmasını önlemek ve koruyucu sağlık hizmeti sunmaktır.

Sağlık Bakanı demokrasiyi savunmalıdır 

Tüm devlet bütçesi iktidarın kendi halkına açtığı savaşa ayrılmış durumda. Sağlık bakanlığına ayrılan bütçe ile yapılması gereken sağlık kurumları sağlık hizmeti sunmak yerine askeri üsse çevrilmişse, ölüm ve hastalık dağıtıyorsa, yine bir ülkede anayasal hakları askıya alan OHAL ve KHK’lere imza atan bir Sağlık Bakanı varsa sadece sağlığa ayrılan bütçe miktarına bakarak sağlıklı değerlendirmeler yapmamız imkansız. Sağlık bakanı; Savaşa karşı barışı, OHAL ve KHK'lere karşı demokrasiyi savunmalıdır. Sağlığın korunması ve sürdürülmesi bakanlığın en temel görevidir. Aynen geçen sene 27 Şubat 2016 tarihinde dediğiniz gibi "Duruşumuzun savaş bakanlığı olarak değerlendirilmesinden onur duyarım" demeye devam mı ediyorsunuz?” 

AKP hükümeti travmatik bir toplum yarattı

Toplumda oluşan bu endişe ve kaygı bireylerin ruh sağlığını bozuyor. Antideprasan kullanımı, intihar oranları, adli vakalardaki artış, yoksulluk verilerinde ciddi bir yükseliş var. AKP hükümeti uyguladığı savaş konsepti ile travmatik bir toplum yaratmıştır. Maalesef ki yarattığı travmatik toplumun iyileştirilmesi için de, herhangi bir girişimi olmadığı gibi travma üzerine travma yaratır, bir politika izlemeye de devam etmektedir. 

Öfke dilini kullanmaya devam ederseniz bu gemi batacak. Sağduyulu davranır ve gerçekten birbirimizi anlamaya niyet edersek sorunlarımızı çözeriz. 

12 Aralık 2016