Silivri 5 No’lu Cezaevinde yaşanan işkence ve ihlallerin ortaya çıkarılmasına ilişkin araştırma önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde 8-11 Nisan tarihleri arasında yaşanan ihlallerin ve iki mahpusun ölüm nedeninin ortaya çıkarılması, sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi. 

TBMM Başkanlığına verilen önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde 8 Nisan ve 11 Nisan tarihleri arasında yaşananların ortaya çıkarılması, mahpusların gardiyanlar ve kurum yetkilileri tarafından maruz bırakıldıkları darp ve işkencenin detaylarının aydınlatılması, mahpuslardan Ferhan Yılmaz ve adı öğrenilemeyen bir diğer mahpusun ölüm nedeninin ortaya çıkarılması, sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılması amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

GEREKÇE

11 Nisan tarihinde Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde toplu intihar iddiaları ve mahpus ölümleri haberleri kamuoyuna yansımıştır. Özgürlükçü Hukukçular Derneği İstanbul Şubesinin toplu intihar iddiaları üzerine Silivri 5 No’lu Cezaevine gönderdiği heyetin yaptığı açıklamada 60 kişilik koğuşa bir gardiyanın girdiği, mahpuslardan birine tokat attığı, mahpusa “dışarı çık seninle dışarıda görüşeceğiz” diyerek tehditlerde bulunduğu bunun üzerine yaşanan arbedede hasta bir mahpusun atak geçirdiği, ertesi gün 60’a yakın gardiyanın tekrar koğuşa geldiği, yanlarında bulunan kurum müdürünün mahpuslara “size film çekeceğiz” diyerek tehdit ettiği, gardiyanların 6 mahpusu darp ederek işkence ettiği, yaşanan baskı ve şiddet üzerine bir mahpusun ayakkabı ipleriyle intihara teşebbüs ettiği, gardiyanlar ve sağlık çalışanlarının intihar teşebbüsünü görmelerine rağmen duruma müdahale etmedikleri, mahpusa koğuş arkadaşlarının müdahale ettiği, ardından 6 mahpusun hap içerek intihara teşebbüs ettiği, mahpuslardan birinin yoğun bakımda olduğu, diğer mahpuslara da durumun ailelere iletmelerinin önüne geçmek için telefon yasağı getirildiği aktarılmıştır. Yine İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Silivri 5 No’lu Cezaevinde sayım sırasında mahpusların darp edildiği, ardından sürekli işkenceye maruz bırakıldıkları ve intihara zorlandıkları, haklarında gerçeğe aykırı tutanak tutulduğu, doktora götürüldüklerinde “darp yoktur” diye beyanda bulunmaya zorlandıkları ve 8 mahpusun Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı, işkence ve kötü muamelenin halen devam ettiği, mahpusların avukatları ile görüşmelerinin engellendiği ve hastaneye kaldırılan mahpuslardan Ferhan Yılmaz ve adı öğrenilemeyen diğer bir mahpusun hayatını kaybettiği bilgisini paylaşmıştır.

Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde tutulan ve intihara sürüklenen Coşkun Ağca, Tolga Okçu, Abdulmenav Çetin, H. Masal ile Ali adlı mahpusa dair bilgiye ulaşılmazken, Halil Kasal adlı mahpusun ise yoğun bakımda olduğu iddia edilmiştir. Mahpuslardan Abdulmenav Çetin 8 Nisan’da ailesini arayarak annesi Avniye Çetin’e, “canımız tehlikede, ne yapıyorsanız yapın. Bugün bizim koğuştan bir cenaze çıkacak, artık ben mi olurum, Halil mi olur, Hasan mı olur bilemiyorum. Ne olur bize yardım edin” demiştir. Abdulmenav Çetin görüşmede 8 Nisan Cuma günü sayıma çıktıklarını, oruç tutan bir mahpusa gardiyanlarca tokat atıldığını, kendilerinin de gardiyanlara ‘Biz oruçluyuz niye arkadaşımıza tokat atınız’ diye sorduklarını ve kendilerini savunduklarını, sonrasında başka bir odaya gardiyanlarca götürüldüklerini, kendilerine işkence edilip yemek verilmediğini annesine aktarmıştır. Anne Avniye Çetin daha sonra oğlundan haber alamamış, 4 gün boyunca Silivri Cezaevi önüne gitmiş ve oğlu ile yaptığı telefon görüşmesine dair ses kaydını cezaevi savcılığına teslim etmiştir.

Coşkun Ağca’nın annesi Fatma Ağca da oğlunun cezaevinden aradığı ablasına “Çok işkence yaptılar. Ya biz kendimizi öldüreceğiz ya da onlar bizi öldürecek.” dediğini, konuşma esnasında telefonun kapandığını ve bir daha haber alamadıklarını, oğlunun daha önce de gardiyanlarca karanlık bir odaya konulup, çırılçıplak soyularak coplarla darp edildiğini aktarmıştır.

Tahliyesine 2 gün kala Silivri Cezaevi’nde yaşamını yitiren Ferhan Yılmaz'ın ağabeyi Hikmet Yılmaz kardeşinin cenazesini yıkadığını, kardeşinin burun deliğinin, kan gelmesin diye pamuklarla tıkatıldığını, gözlerinin altından kan aktığını, boğazında ise izler olduğunu aktarmıştır. Ön otopsi raporunu almak isteyen aileye "6 ay sonra ancak verilir" cevabı verilmiştir. Hikmet Yılmaz, "Cezaevi idaresinden bizi arayanlar ilk önce ‘fenalaştı ve kalp krizi geçirdi’ dedi. Haberi alır almaz aileden birkaç kişi, uçakla İstanbul'a gittik. Gittiğimizde kardeşimi Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırmışlardı. Cezaevini tekrar aradık. Kalp krizi geçirdiğine inanmadığımızı söyledik. 2 kişi yaşamını yitirdi. İkisi de aynı anda mı kalp krizi geçirdi. Bu kez bize, ‘hap alıp, isyan ettiler’ dedi. Çelişkili bilgiler verdiler. Cezaevinde ağrı kesici almak için bile revire gardiyanlarla gidiliyor, imza atılıyor, daha sonra ağrı kesici veriliyor. Bunca sıkı denetime rağmen nasıl oluyor da hap alıp, isyan ediyor? Tahliyesine 2 gün kalan bir tutuklu neden isyan çıkarsın? Verdikleri çelişkili bilgiler olayın cinayet olduğunun bir kanıtı" demiştir. Yılmaz, ayrıca hastanede doktorunun “Kardeşine ne olduysa içeride oldu. Hastaneye getirilirken ölmüştü. İç organları patlamıştı, kalp krizi geçirmemişti.” dediğini aktarmıştır.

Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde 8 Nisan ve 11 Nisan tarihleri arasında yaşananların ortaya çıkarılması, mahpusların gardiyanlar ve kurum yetkilileri tarafından maruz bırakıldıkları darp ve işkencenin detaylarının aydınlatılması, mahpusların ölüm nedeninin ortaya çıkarılması, sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılması elzemdir.

13 Nisan 2022