Seçimlere günler kala konuştuğumuz Ankara 1. Bölge 3. Sıra Milletvekili Adayımız Songül Erol Abdil, "Yeni Yaşamı isteyen herkese çağrımızdır, HDP hepimizin, sizlerin partisidir. Eğer eşitsizliği, mezhepsel, kimliksel, ekonomik ayrımcılığı yaşamak istemiyorsanız HDP ile birlikte hareket ederek, HDP’ ye destek olunması gerekiyor" dedi.
“Barış ve kardeşliği büyütmek, inşa etmek için herkesin buna dahil olması lazım” diyen Songül Erol Abdil, kadın seçmene seslenerek, "Seçim öncesi gibi seçim sonrasında da biz kadınlar, alanlarda dillerinde barış, ellerinde barış tülbentleri, eşitliği ve özgürlüğü hep birlikte sağlayacağız. Ve diyoruz ki gelin yaşamı yeniden birlikte örelim."
Ankara 1. Bölge 3. Sıra Milletvekili Adayımız Songül Erol Abdil ile yaptığımız söyleşi:
Songül Erol Abdil bizlere kendisini nasıl anlatır? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1972’de Dersim’in Hozat ilçesinde doğdum. Dersim ifadesini kullanıyorum çünkü bu üzerinde ayrıca durulması gereken bir durum. Bir kent bir bütün olarak, tüm kimliği değiştirilmiş ama biz 'Tunceli'yi, 'Dersim' olarak tanımlıyoruz. 10 çocuklu bir ailenin 2. çocuğuyum. Lise eğitimim sonrasın da Ankara’ya geldim. Bir süre işçi olarak çalıştıktan sonra Bir kamu kurumun da memur olarak çalışmaya başladım. Aksayarak kesintilere uğramasına rağmen okuyorum. İşletme öğrencisiyim.
Dersim’de Belediye Başkanlığı yapan ilk kadın belediye başkanısınız. Siyasete ne zaman, nasıl başladınız?
Yaşamın kendisi sizi siyasete doğru itiyor.1990'dan beri Dersim’e gidiş ve gelişlerim sırasında özellikle o dönemlerde yaşanan vahşetler, sıkıntılar ve köy boşaltma süreçleri bizleri ister istemez siyasete de farklı bir biçimde bakmamızı sağladı.
Siyasete direkt aktif olarak olmasa da sendikal faaliyetlerle 1991 yılında katıldım diyebilirim. Sendikal faaliyetler ayrı, siyaset ayrıdır ifadesi kullanılır ama hayır, bir süre sonra görüyorsunuz ki yaşam tamamen birbiriyle bağlantılı yürüyor ve siz hiçbir faaliyeti siyasetin dışında tutamıyorsunuz. Tüm gelişmeler sizi ilgilendiriyor. Bu süreçlerde de tüm siyasi partileri izleyerek, gözlemledim. Kürt Siyasi Hareketini sadece ‘Kürt sorunu’na endeksli bir parti olarak görmüyorum. Türkiye’de ki tüm sorunlara ‘Kürt sorunu’ ile birlikte yaklaşan ve en önemlisi kadın sorununa en gerçekçi yaklaşan bir siyasal hareket olarak görüyorum.
Sendikal faaliyetlerde bulunduğum dönemler de KESK Genel Merkez Kurul Üyeliği yaptım, Ankara TÜM-BEL-SEN 2 no’lu şube başkanlığı yaptım. O dönemlerde DEHAP’lı kadın arkadaşlardan bana öneri geldi, ben de bu öneriyi değerlendirdim ve aday oldum. 2004-2009 dönemi ilk kadın belediye başkanı olarak Dersim Belediye Başkanlığı yaptım. Eğer somut olarak siyasete ne zaman başladınız diye sorarsanız ben bu dönemde diyebilirim.
Partimizin birçok alanda olduğu gibi kadın sorunu üzerinde özellikle farkı vardı. Evet, Kürt sorunu yakıcı ve uzun bir sorundu ama kadına yönelik şiddet ve sorunları da çok köklü eski bir sorundu. Bu ülkede kadın olmak zordur. Aslında somut yaşamanızla, kendimizin dışında da bir yaşamı tanımaya başladığımızda başlarsınız var olan sorunları da tanımaya. Bu yüzdendir ben ilk olarak kadın sorununu araştırmaya başladım.
Kapitalist Modernite özellikle kadınları eve hapsetmeye yönelik, görünürde özgürlükçü ama yaşamın gerçekliğine indiğimizde öyle olmadığını görüyoruz
Kadın sorunu üzerine siz ne söylemek istersiniz?
Şu an çalışmıyorum. Sadece siyaset. Eş Genel Başkanlarımızın da temas ettiği çok önemli bir konu var. Ev Emekçileri. Ben şu zamana kadar birçok değişik çalışmalar yaptım. Sendikal faaliyetlerle birlikte, Belediye Başkanlığı ve başkanlık sonrası Ankara’ya döndüm siyaset yapıyor olmamız nedeni ile o dönem KCK davasından yargılandım. O dönemler Eşbaşkanlık yoktu tabi. DTP İl Başkanlığı yaptım ve aday olmadan önce de İHD Kadın Sekreteri olarak görev yaptım ve hala hayatımın bir ayağı Sivil Toplum Örgütleri bir ayağı siyasette devam ediyor. Bana şu an ne iş yapıyorsun diye sorulduğun da ben ilk olarak ev kadınıyım diyorum. Henüz yaştan kaynaklı maaş almamakla beraber çalışmış olduğum kamu kurumundan emekli oldum. Biz "Ev kadınları en zor işi yapıyor" diyoruz. Kadınlar, sabah erken saatlerde başlayan, gün içerisinde devam ederek gece geç saatlere kadar süren ve karşılığı olmayan bir emek sarf ediyorlar. Kadın çocuk doğurur, bakar. Ev işi yapar. Eşinin ihtiyaçlarını karşılar hatta varsa (anne-baba-kayınvalide-kayınbaba) gibi diğer aile bireylerinin de ihtiyaçları ile ilgilenir. Eğer sizin çabanız yoksa, sizi eve hapseden, sosyal yaşam ile bağ kurma noktasında sizi tamamen eve kapatan bir kısır döngü etrafında süren bir yaşam aslında.
Kadın sorunu, çevre sorunu, işçi emekçi sorunu, iş cinayetleri, Alevi sorunu, ekolojik düzene bakış açısı bakımından HDP, "Türkiye Partisi"dir
Ortadoğu ve Türkiye’de kadına yönelik baskı ve şiddet giderek artıyor. Kapitalist Modernite özellikle kadınları eve hapsetmeye yönelik, görünürde özgürlükçü ama yaşamın gerçekliğine indiğimiz de hiçte öyle olmadığını görüyoruz. Türkiye’de AKP Hükümetinin politik yaklaşımlarından kaynaklı baskıcı tutumları topluma yansıyor ve maalesef ki karşılık da buluyor. Kadın sorununa karşı ısrarla duyarlı olan birisi olarak ayrıca çevre sorunu, işçi emekçi sorunu, iş cinayetleri, Alevi sorunu, ekolojik düzene bakış açısı bakımından HDP, "Türkiye Partisidir" diyoruz. Çünkü Türkiye’nin ve toplumun her kesiminin tüm sorunlarını ve bu yönde çözüm önerilerini kapsayan bir bildirgesi var. İç içe geçmiş tüm bu sorunlara gerçekçi çözümler üreterek bir anlayış dönüşümünü sağlamaya ihtiyaç var ve bu anlayışı siyasetine almış, en olumlu ve en gerçekçi yaklaşan parti de HDP’dir. Bu çözümsellik de bana ayrıca heyecan veriyor.
Sanatsal kültürel uğraşlarınız oldu mu?
Evliyim, Roza adında beş yaşında bir kızım var. Okumayı çok severim ve bolca okurum. Hatta ara sıra lisedeyken okuduğum romanları da yeniden okurum. Kadın arkadaşlarımız var ve çok iyi bir ilişki ağı yakaladık. Batıkent’te onlarla bir araya geliyoruz. Çocuklarımızı sinema, tiyatro gibi etkinliklere götürüyoruz. Benim kızım kitapçıları gezmeyi ve sinemayı çok seviyor. Kitap ve sinemasever anne kız diyebiliriz. Tabi tercih ettiğim filmler Roza küçük olduğu için çocuk filmleri ağırlıklı, çünkü bu anlamdaki faaliyet yaşamım şu an onun etrafında, onunla şekilleniyor ama kitap okumaktan asla vazgeçemem ve tüm bulabildiğim özel zaman dilimlerinde kitap okumayı aksatmıyorum. Özellikle kadın sorununa gerçekçi yaklaşan yazar ve kitaplarını tercih ediyorum.
Büyük İnsanlık ve Yeni Yaşam çağrısı için ne söylersiniz? Seçmenlerinize vermek istediğiniz en temel mesaj ne olur?
Barış ve kardeşliği büyütmek, inşa etmek için herkesin buna dahil olması lazım. Türkiye’de, "'Yeni Yaşamı' isteyen herkese çağrımızdır. HDP hepimizin, sizlerin partisidir. Eğer eşitsizliği, mezhepsel, kimliksel, ekonomik ayrımcılığı yaşamak istemiyorsanız HDP ile birlikte hareket ederek, HDP’ ye destek olunması gerekiyor.”
Seçim öncesi gibi seçim sonrasında da biz kadınlar, alanlarda dillerinde barış, ellerinde barış, kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğü hep birlikte sağlayacağız ve diyoruz ki "Gelin yaşamı yeniden birlikte örelim."
1. Bölgede Ankara çalışmalarında kadın seçmenlerin ilgisinin yoğun olduğunu gözlemliyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘Yeni Yaşam’ çağrımız her kesimde olduğu gibi Ankara 1. Bölgede de ve özellikle kadın seçmenlerimizde karşılık buluyor. Politikalarımızın kadınlarda yansıması çok olumlu. Mesela geniş bir çevreye sahip bir kadın seçmenimizle sohbetimizde belirttiği "Bugüne kadar hep başka siyasi partilere oy verdim. Bu sefer size oy vereceğim. Ama verdiğim oyun takipçisi olacağım" İfadeleri oy kullanacak seçmenlerin ne kadar bilinçli olduğunu gösteriyor ki bu önemlidir. Ayrıca bir başka kadın seçmenimizin “Ben bu seçimlerde de HDP’yi destekleyerek kendime oy vereceğim” ifadesi çok anlamlıdır. Bunlar politika ve ilkelerimizin halka doğru olarak anlatılabildiğini gösteriyor. Biz seçmenlere dedik ki, "HDP sizsiniz." Biz'ler Meclise, çünkü onların yaşantısından hiçbir farkımız olmayacak.
HDP ye çok farklı kesimlerden oylar gelecek ama özellikle kadınlardaki yansıma olumlu ve iktidarı korkutan da sanırım bu diyebiliriz.