Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılmasına ilişkin genel görüşme talebimiz

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin yargılamada henüz bir ilerleme kaydedilmemiş olması, yaşanan facianın tüm boyutlarıyla araştırılmasını ve iktidarın kamuoyuna hesap vermesini gerekli kılmaktadır.

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması, faillerinin neden bulunmadığının ortaya konulması ve cinayetin yarattığı tahribatın boyutlarının tespiti için TBMM’nin acil ve özel bir gündemle toplanmasını talep etti. Genel görüşme metninde şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin yargılamada henüz bir ilerleme kaydedilmemiş olması, sorumluların açığa çıkarılmaması yaşanan facianın tüm boyutları ile araştırılmasını ve iktidarın kamuoyuna hesap vermesini gerekli kılmaktadır. Bu bahisle Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması, faili/faillerinin neden bulunmadığının ortaya konulması, cinayetin yarattığı tahribatın boyutlarının tespiti ve aradan 6 yıl geçen, etkisi itibariyle çok önemli bu katliamın izahı için genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Diyarbakır Baro Başkanı iken bir cinayet sonucunda yaşamını yitiren Tahir Elçi; insan hakları savunucusu olarak bu alanda çalışmalar yürütmüş, uğraş vermiş ve yaşamını barışa adamış değerli bir hukukçuydu. Meslek yaşamı müddetince ülkede büyük kıyımların, faili/failleri bulunmayan davaların sonuçlanması için mücadele etmiş ve maalesef, son sözlerinde “silahlar sussun” derken, kendisi de faili/failleri bulunmayan bir cinayetin kurbanı olmuştur.

Tahir Elçi’nin ölümüne değin gerçekleşmiş olaylar silsilesine kısaca bir göz atacak olur isek; Tahir Elçi 2015 yılı Ekim ayı başlarında Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünü yaptığı Tarafsız Bölge programındaki sözleri nedeniyle hakkında basın-yayın organları ve sosyal medya kanalları başta olmak üzere açık bir linç kampanyası başlatılmıştır. Söz konusu linç kampanyası yargı erki tarafından da sahiplenilerek başlatılan soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’ye 19 Ekim günü sabaha karşı gözaltı işlemi başlatılmıştır. Oysa Tahir Elçi; hakkında çıkarılan yakalama kararına ilişkin; "Ben baro binasında bekliyorum, kaçmamışım, bir şey etmemişim. Bekliyorum.”şeklinde beyanat vermiştir. Ancak Elçi’ye tebliğ edilen yakalama kararında, Elçi’nin ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan hakkındaki soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacı ile yurt içinde saklandığı; tüm aramalara rağmen Elçi’ye ulaşılamadığı ve tebligat yapılamayacağı anlaşıldığından hakkında yakalama kararı çıkarıldığı’ hususları yer almıştır. Tahir Elçi kullandığı twitter hesabından kimseden korkmadığını, tüm bunların mücadelesinin bir parçası olduğunu dillendirirken de hedef olduğunu belirtmiş ve adeta bu cinayeti, olmadan evvel kamuoyuna ilan etmiştir. Alenen hedef gösterilen bir kimsenin can güvenliğini koruma görevi devletin asli görevi olup Elçi hakkında hiçbir önlem alınmamış olması kamuoyunun malumudur.

Cinayet anına dair kamera kayıtlarında Tahir Elçi’ye isabet eden kurşunun kolluk görevlilerine ait ateşli silahlardan çıkmış olması izahtan varestedir. Elçi’nin basın açıklaması yaptığı yerde bulunan polislerin güvenliği sağlamaya dönük bir hamlelerinin olmadığı, tehlikeyi gördükleri halde buna dönük bir refleks göstermedikleri de açıkça gözlemlenmiştir. Adeta göstere göstere gelen bu cinayete ilişkin hiçbir önlem alınmadığı gibi olaydan sonra da kolluğun olay mahalline su sıkması, savcının anında tespit yapamaması gibi durumların faillerin bulunmasını olanaksız hale getirdiği açıktır. Dönemin iktidar sözcülerince bu cinayet “hunharca bir suikast” olarak nitelendirilmiş; cinayetin aydınlatılacağı “faili meçhullere izin vermeyecekleri” sözleriyle ifade edilmiş, hedefin “Türkiye” olduğuna vurgu yapılmıştır. Ancak gelinen noktada cinayetin sorumluları bulunmadığı gibi dava dosyasında da ilerleme kaydedilmemiştir. Basın açıklaması esnasında onlarca kameranın gözü önünde, işlenen cinayete ilişkin kamera kayıtlarına ulaşılmamış olması, caddeyi gören mobese kameralarının bozuk yahut kayıp oluşu, eküvyon çubukları ile kameraların zimmetli olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumunun ilgili bölümünden alınmış olmasına dair kamuoyuna yansıyan açıklamalar, cinayetin faili meçhul kalacağına dair kaygıları artıran gelişmeler olmuştur. Kuşkusuz bu kaygıları artıran önemli etkenlerden birisi de herhangi bir tutuklama yapılmaması, davanın oldukça geç açılmasıdır ki bu hususlar yargıdaki isteksizliğin altını çizen hadiseler olarak ifade edilmektedir. Benzer faili meçhul cinayetlerde vuku bulan cezasızlık politikasının Elçi cinayeti için de tasavvur edilen şey olduğuna dair toplumsal kaygılar had safhadadır.

Bu bağlamda Tahir Elçi’ye yönelik suikastın açıklığa kavuşturulması, geçmiş dönemlerde yaşanan faili/failleri bulunmayan cinayetlere de bir ışık tutması bakımından önemlidir. Sorumluları ortaya çıkarılmamış birçok faili/failleri bulunmayan cinayetin yarattığı umutsuz tabloda, Tahir Elçi cinayetinin sorumlularının ortaya çıkarılması önemli bir adım olacaktır. Bu nedenle ve ülke olarak geçmişte yaşanılan acı tecrübelerden hareketle; Elçi cinayetinin sebep-sonuç ilişkisinin ortaya çıkarılması ve cinayete giden yolda önlem almayan, sonrasında failleri bulmayan iradenin kamuoyu önünde hesap vermesi gereklilik arz etmektedir.

30 Kasım 2021