Taşdemir: 2019’a faşizme karşı kadın direnişi damgasını vurdu

Kadın Meclisi Sözcümüz Dilan Dirayet Taşdemir'in JINNEWS'e verdiği röportaj:

Türkiye siyasetinin son yılına AKP-MHP’nin kurumsallaştırmaya çalıştığı faşizm karşında kadınların ve halkların mücadelesinin damga vurduğunu belirten HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, “Bu yıl boyunca kadın muhalefetinin yükselen bir ivmeye dönüştüğü ve tüm dünyada arttığını söylemek mümkün” dedi.

2019 yılı Suriye’de ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ile Türkiye’de savaşa, sömürüye, cinsiyetçiliğe, yoksulluğa ve intiharlara sahne oldu. Bu baskı ortamında da en fazla hedef alınan siyasi parti ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) oldu. 2015’ten bu yana HDP’ye yönelik operasyon sonucu toplam 15 bin 530 kişi gözaltına alındı, aralarında eş genel başkanları, milletvekilleri, il-ilçe eşbaşkanları, yöneticiler ve parti üyelerinin bulunduğu 3 bin 661 kişi ise tutuklandı. 2019 yılında ise en az bin 674 HDP üye ve yöneticisi gözaltına alındı, bunların yaklaşık 200’ü tutuklandı.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, geçen bir yıldaki gelişmeleri ve HDP’nin bir yıllık mücadelesini değerlendirdi.

‘AKP ciddi bir yenilgi ve kaos yaşadı’

Dirayet, 2019 yılının demokratik siyasete yönelik her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun, tasfiye konseptinin devreye konulduğu ancak bu konsept karşısında mücadele, direniş, muhalefetin damgasını vurduğu bir yıl olduğunu belirterek, “Elbette ki parti olarak özellikle AKP-MHP faşizmi karşısında 31 Mart’ta geliştirdiğimiz strateji ile iktidar kendi içinde ciddi bir yenilgi ve kaos yaşadı. Özellikle 17 yıldır bütün seçimlerde yüksek oy aldığı söylenen, geriletilemeyeceği düşünülen AKP ciddi bir yenilgi yaşadı” dedi.

‘Neredeyse her gün bir kadın katledildi’

Özellikle OHAL ve sonrasından ilan edilen KHK’lerle faşizm uygulamalarının hayata geçirildiğini ve bir bütünen toplumsal muhalefetin bastırılmaya çalışıldığını ifade eden Dirayet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle son dört yıldır AKP-MHP faşist ittifakının ortak siyaseti ile baskı politikası hayata geçirildi. Faşist politikalara en derinden maruz kalan parti HDP oldu. Kayyımlar aracılığıyla belediyelerimize, halkımızın iradesine el konuldu. Siyasi soykırım operasyonları bağlamında yüzlerce arkadaşımız tutuklandı, cezalandırıldı. Yine benzer şekilde ürettikleri politikalarla kadına yönelik şiddet tavan yaptı. Her gün neredeyse bir kadın katledildi. Kadın kırımı ile yüz yüze kaldık.”

‘AKP’nin yenilmez olduğu miti dağıldı’

AKP’nin kendini güçlü gördüğünü ve halkları sindirmek üzerine bir politika ürettiğini belirten Dirayet, bu süreçte kadınların öncülüğü ve misyonu ile birlikte iktidarın ciddi bir yenilgi aldığını dile getirdi. Dirayet, “Yerel seçimler, doğru stratejiler, doğru ittifaklar ve doğru söylemler geliştirildiğinde, halkların iradesinin diktatörlüğe ve faşizme karşı nasıl direngenleştiğini gösterdi. O açıdan bu sene AKP’nin ‘yenilmez’ mitinin dağıldığı, halkların tüm antidemokratik uygulamalara, faşizme, milliyetçiliğe ve ırkçılığa teslim olmadığı yeni bir yaşamı talep ettiği ve ısrarla mücadele edildiği bir yıl oldu” ifadelerini kullandı.

‘Hem cinsiyetçilik hem milliyetçilik tırmandırıldı’

9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan operasyonu hatırlatan Dirayet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir beka hikâyesi topluma empoze edilmeye çalışıldı. İçte yaşadığı bu kaosu uluslararası güçlerin işbirliği ile derinleştirdi. Özellikle 3’üncü Dünya Savaşı’nı açığa çıkardığı koşullarda bir kez daha güç devşirme ve kendi iktidarını sürdürme anlayışı ile Kürt ve kadın düşmanı politikalarını şekillendirdi. Bu sene hem milliyetçiliğin hem de cinsiyetçiliğin tırmandırıldığı bir süreç oldu. Kürt kazanımlarının hedefe alındığı, ikinci kayyım darbesi ile birlikte eşbaşkanlarımızın tutuklandığı, belediyelerimizin gasp edildiği bir süreci yaşadık. Kürtlerin Rojava’daki statüsünü hedef alan işgal girişiminde bulunulan bir yıl oldu. Aynı zamanda bunun karşısında ülke içinde kadın cinayetlerinin arttığı, nafaka hakkının gasp edildiği, İstanbul Sözleşmesi’nin hedef alındığı ve kadının aile üzerinden tanımlandığı, faşist erkek egemen siyasetin ‘makul kadın’ anlayışının, AKP’nin ideolojik konseptine ve konsensüsüne göre yeniden düzenlenmeye çalışıldığı bir yıldı.”

‘Bütün yönelimlere rağmen kadın muhalefeti geriye düşmedi’

“Hem Ortadoğu’da hem Latin Amerika’da hem de bölge ve Türkiye’de faşist erkek egemen siyaset anlayışı karşısında herkes sus pus olurken, geriye çekilirken kadınlar sürece damgasını vurdu” diyen Dirayet, dünyanın her yerinde gelişen bir kadın muhalefeti olduğunun altını çizdi. Dirayet, daha önce yaptıkları “21’inci yüzyıl kadın yüzyılı olacaktır” belirlemesinin de haklı çıktığına dikkat çekerek, hem Türkiye’de hem de dünyada bütün farklılıklara rağmen kadınların bir araya geldiğini, geriye düşmeyen bir kadın muhalefeti olduğunu vurguladı.

Bunların ciddi olanaklar sağladığını söyleyen Dirayet, “Önümüzdeki yıl bütün bu açığa çıkan deneyimler ve güçten faydalanacağımız, bunun üzerinden nasıl bir siyaset inşa edeceğimiz ve Kadın Meclisi olarak örgütsel duruşumuz ve siyaset yapma biçimimizle belli bir formata kavuşacak” diye konuştu.

‘Rejim karşısında itirazı olan herkes hedef alındı’

Bu süreçte partilerinin yok edilmeye çalışıldığının altını çizen Dirayet, “Özellikle 2014 yılında çöktürme planı olarak tarifledikleri ve hayata geçirmeye çalıştıkları bu konsept ile hem Kürt özgürlük hareketi hem kadın muhalefeti hem devrimci hareket hem de feminist hareket hedef alındı. Bütün Türkiye’de bu rejim karşısında itirazı olan herkes AKP-MHP iktidarının hedefi oldu” dedi.

‘İnsanlar Meriç’te Ege’de yaşamını yitirdi’

Tutuklamalardan gasptan, katledilmekten, sürgünden temel insani haklara el konulmasına kadar birçok hak ihlali yaşandığını ifade eden Dirayet, “Binlerce insan bir gecede işsiz kaldı, açlığa mahkum edildi. Binlerce insanın mal varlığına el konuldu. İnsanlar Meriç’te, Ege’de yaşamını yitirdi, kadınlar, çocuklar göç yollarında her türlü zorluğu ve insanlık dışı koşulları yaşadı.4-5 yıl içerisinde kaygı ve korku ile bastırılmış ve susturulmuş bir toplumda hiç kimsenin sesini, sözünü kullanmadığı bir toplum hedeflendi. Bu süre zarfında halklar ve kadınlar ağır bedeller ödedi. Partimiz ciddi hedef haline geldi. Ama AKP’ye 31 Mart’ta yenilgi yaşatan, 8 Martlarda, 25 Kasımlarda ve Newrozlarda sokaklara çıkan, kendi taleplerinde ısrar eden bir halk ve kadın gerçekliği de açığa çıktı” diye konuştu. 

‘Kadın muhalefeti yükselen bir ivmeye dönüştü’

İktidar politikalarının erkekleri güçlendirdiğini ve bu konuda vaatte bulunduğunu vurgulayan Dirayet, “İktidar kışkırtan bir siyasal dil kurdu. Medyasından eğitim alanına, Diyanet’e kadar bu ideolojik performansla hareket edildi. Ama açığa çıkan tam da bu politikaların hayat bulmadığıdır. Kadınların bir araya gelmeyi başardığı, itirazını dile getirdiği, boyun eğmediği ve sokağı kullanmayı da zorladığı bir süreç yaşadık. Bu yıl boyunca kadın muhalefetinin yükselen bir ivmeye dönüştüğü ve tüm dünyada arttığını söylemek mümkün” dedi.