Taşdemir: 3 Ağustos Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü” ilan edilsin çağrımızı tekrarlıyoruz

Kadın Meclisi Sözcümüz Dirayet Dilan Taşdemir'in "3 Ağustos Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü” ve Kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Taşdemir şunları dedi:

Adaletin yerini bulabilmesi için sorumluların yargılanması gerekiyor

Türkiye’nin başkentinde herkesin gözü önünde planlanarak bir katliam gerçekleştirildi. Mahkeme iki yıldır devam ediyor, hem oradaki duruşmada açığa çıkan belgeler göstermiştir ki IŞİD barış mitingine saldırmamıştır, bilakis IŞİD üzerinden bir saldırı yaptırılmıştır. Bugün adaletin yerini bulabilmesi için sorumluların yargılanması gerekiyor. 2 yıldır devam devam eden süreç karar aşamasındadır. Katledilen 103 canımızı saygıyla anıyorum onların özgürlük umudu bizim de mücadele gerekçemiz olacaktır.

‘Kadına yönelik soykırıma karşı mücadele günü’ çağrımızı tekrarlıyoruz

IŞİD karanlığının bu coğrafyaya getirdiği kötülük sadece barış mitingine saldırı değil kadim halklardan Êzidî halkına yönelik soykırım saldırılarında görmek mümkündür. Êzidî halkının 73. fermanını da IŞİD barbarları yazdı. 4 yıl önce IŞİD çeteleri Şengal'e saldırdı ve 6 bine yakın kadın ve çocuk esir alındı, 400 bine yakın ÊzidÎ göç etmek zorunda kaldı. Hala bugün IŞİD çetelerinin elinde 3 bine yakın kadın ve çocuk bulunmaktadır. Bizler kadınları köle pazarlarına çıkaran, kadınları bir nesne gidi takas eden zihniyetin Ortadoğu'da gelişen kadın özgürlük mücadelesine karşı yapıldığını biliyoruz. Êzidî kadınlara yapılan saldırıların kadın özgürlük mücadelesine yönelik kabul ediyoruz. Kadınlara yönelik cins kırımının tekrarlanmaması için mücadelenin yükseltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Biz 4 yıl önce bir çağrıda bulunmuştuk, bugünün ‘Kadına yönelik soykırıma karşı mücadele günü’ ilan edilmesi için bu çağrımızı tekrarlıyoruz. Bugün her yerde bu cins kırımını protesto eden açıklamalarda bulunacağız. Dünyanın neresinde olursa olsun şiddete uğrayan kadınlar özgürleşene kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Meriç’te boğulan çocuk ve kadınlar AKP’nin zulmünün resmidir

Erkek egemenliğinin ve ırkçılığının yerleştirilmeye çalışıldığı bu topraklarda bir diğer sorun da mülteciler sorunudur. Binlerce insanın yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldığı bir mülteci krizi ile karşı karşıyayız. AKP iktidarı dönem dönem bu mülteci meselesini bir koz olarak kullandı ama bugün artık bu meselenin gösterdiği şey, AKP iktidarının, Ege Denizi’nde boğulan çocuk ve kadın gerçekliğini ortaya çıkardı. Meriç’te boğulan çocuk ve kadınlar AKP’nin zulmünün resmidir. Çocukların defnedilmesine bile müsamaha gösterilmeyen bir utanç geriye kaldı biz bir kez daha bunu kınıyoruz.

90’ları aratmayan bir asimilasyon politikası ile karşı karşıyayız

DTK Eş Başkanı Leyla Güven milletvekili seçildi. seçilmeden önce süren hukuksuz rehinelik durumu bugün de devam etmektedir. Güven’e Kürtçe şarkı söylediği için 1 ay iletişim cezası verildi. 90’ları aratmayan bir asimilasyoncu politika ile karşı karşıyayız. Daha önce Kürt, Kürdistan kavramlarına tahammül edemeyen kayyumlar eliyle Kürtçe tabelaları indirilen zihniyet şarkı söylemeyi yasaklayan hale gelmiştir. Biliyorsunuz Musa Anter Kürtçe ıslık çaldığı için dönemin darbecileri tarafından yargılanmıştı, bugün Leyla Güven Kürtçe şarkı söylediği için cezalandırılıyor. Biz Kürtçe şarkı söylemeye devam ediyoruz. bir an önce Leyla Güven özgürlüğüne kavuşmalıdır. Bu örgütlü kötülüğe karşı kadınların mücadelesi devam edecektir.

Sîsê Ana’ya daha önce cezaevinde kalamaz raporu verenler ne hikmetse bugün cezaevinde kalabileceğine hükmediyorlar

Bu ülkede Kürt meselesinin, kadın meselesinin, hukuksuzluğun nasıl gerçekleştiğinin bir örneğidir Sîsê Ana. Sîsê Ana 2 yıldır cezaevinde. Daha önce cezaevinde kalamaz raporu verenler ne hikmetse bugün cezaevinde kalabileceğini hükmediyorlar. Bu kararların bir talimat ürünü olduğunu biliyoruz. Sîsê Ana nasıl bir tehlike arz ediyor, bu öfke nereden kaynaklanıyor?

Meclis’te tekçiliğe ve ırkçılığa karşı verilen mücadeleyi sokakta ve yaşamın her alanında sürdürmeye devam edeceğiz

24 Haziran seçimlerinden sonra HDP Kadın Meclisi ve parlamento grubu olarak bir araya geldik faşizmin kurumsallaştırma çabalarına karşı kadın mücadelesini yükseltme kararlılığındayız. Onlar gücünü baskı ve şiddetten alıyor, biz gücümüzü binlerce yıllık kadın mücadelesinden alıyoruz. Erkekliği yücelten cinsiyetçi pratikleri Meclis’te ve toplumsal yaşamda önümüze çıkaran AKP iktidarının bunlardan sorumlu olduğunu biliyoruz. Tüm bunlara rağmen HDP Kadın Meclisi başarı ile çıkmıştı. 26 kadın vekil ile Parlamento’ya girmek bizim için bir övünç kaynağıdır. Meclis’te tekçiliğe ve ırkçılığa karşı verilen mücadeleyi sokakta yaşamın her alanında sürdürmeye devam edeceğiz. Kurumsallaşmak istenen rejimin kadın düşmanı olduğunu iyi biliyoruz bizler de kadın mücadelesinin tarihsel geçmişine inanıyoruz. Yaşamın her alanında kadın özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. 24 Haziran’da çıkan sonuçlar bizlere bu tarihsel sorumluluğu yüklemiştir.

 

31 Temmuz 2018