Taşdemir: Emekçiler sermayeye, kadınlar egemen zihniyetin insafına bırakılıyor

Kadın Meclisi Sözcümüz Dilan Dirayet Taşdemir, JINNEWS'e gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın birleştirilmesinin daha fazla emek sömürüsü,  iş cinayeti ve kadın katliamı anlamına geldiğini vurgulayan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, "Bizler devlete rağmen kazanımlarımızı, hak ve özgürlüklerimizi hiçbir yapıya, hiçbir güce teslim etmeyeceğiz" dedi.

AKP’nin 16 yıllık iktidarı süresince kadına yönelik şiddetin önlenmesi bir yana yüzde bin 400 artış yaşandı. Sokakları hiç terk etmeyen kadınların Kadın Bakanlığı talebine rağmen var olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da yeni sistemle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilerek Çalışma Sosyal Hizmetle ve Aile Bakanlığı’na dönüştürüldü. HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, bu durumun “Kadın yok aile var” zihniyetinden kaynaklandığını vurguladı.  

Bakanlıkların birleştirilmesine karşı ciddi anlamda muhalefet olduklarını söyleyen Dirayet, “Buna karşı çıkmamızın esas sebebi bu düzenlemelerle erkek şiddetinin daha da artacağı ve kadınların yaşamın her alanında yaşadığı sorunların çözümsüz bırakılacağı yönündeydi. Bugüne kadar kadınların sorunları ‘aile ve sosyal politikalara’ sıkıştırıldığı için muhatapsız ve çözümsüz bırakıldı. Bununla beraber Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzun yıllar cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikalar üretmek yerine AKP’nin ‘kadın yok, aile var’ yaklaşımıyla kadını yok sayan, yaşam alanını daraltan, antidemokratik, baskıcı ve cinsiyetçi yeni toplumsal cinsiyet rejiminin inşa edilmesinde fazlaca rolü olan bir bakanlık oldu” dedi. 

‘Emekçiler sermayeye, kadınlar erkek egemen zihniyetin insafına bırakılıyor’

Hem kadınlar hem de işçi sınıfı açısından son derece kritik iki bakanlığın birleştirilmesinin sorunları derinleştireceğini kaydeden Dirayet, “İşçinin, emekçinin yani çalışan haklarını düzenleyip sorunları çözmekle yükümlü bir bakanlık ile kadınların, çocukların, yaşlı ve engellilerin, sosyal politikaların vs. sıkıştırıldığı ve bir tür ‘torba’ bakanlık gibi çalışan Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın rastgele birleştirildiğini görüyoruz. Bu bakanlıkların birleştirilmesi AKP’nin hem işçinin, emekçinin hem de kadınların sorunlarına tümüyle duyarsız kalacağı, işçi sınıfının sermayenin, kadınların ise erkek egemen zihniyetin insafına terk edileceği anlamına gelmektedir. Bir bütün olarak AKP politikalarına baktığımızda kadınlara şiddet, baskı ve yaşanan sorunlar karşısında çözümsüzlükten başka bir şey vaat edemeyeceği açıktır. İki bakanlığın birleştirilmesi de daha fazla emek sömürüsü, daha fazla iş cinayetinin yanında kadın cinayetlerinin, kadına yönelik her türlü cinsel, fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddetin ve çocuk istismarının artıracağını, kadınların yıllardır bin bir emek ve mücadeleyle kazandığı hakların gaspına yol açacağını öngörebiliyoruz” diye konuştu.  

‘Kadın Bakanlığı kurulmadığı için şiddet arttı’

HDP’li kadınlar olarak yıllardır Meclis’te Kadın Bakanlığı kurulması adına mücadele ettiklerinin altını çizen Dirayet, şöyle dedi: “Kadın Bakanlığı’nın kurulmamış olması kadına yönelik şiddetin artmasındaki temel nedenlerinden biridir. Eğer kadına yönelik şiddete karşı etkin ve sonuç alıcı politikalar üretecek, önleyici mekanizmalar geliştirecek ve bunu kadınlarla, kadın kurumlarıyla işbirliği halinde yürütecek bir Kadın Bakanlığı kurulmuş olsaydı kadına yönelik şiddet bu boyuta gelmezdi.” 

‘Kadınların şiddet altında tutulmaları AKP’nin karakteristik özelliğidir’ 

HDP olarak Kadın Bakanlığı’nın kurulmasına dair sundukları kanun teklifinin sürekli reddedilmesini AKP’nin kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma çabası olarak nitelendiren Dirayet, “Asıl sorunlardan değil de bir tür ‘tali’ mesele olarak görmesinden kaynaklandığını biliyoruz.  Bunun yanında her türlü şiddet yöntemiyle kadınların erkekler tarafından baskı altında tutulmaları AKP gibi erkek egemenliğinden beslenen, baskıcı ve otoriter iktidarların temel karakteristiğidir. Bu yüzden ‘kadına yönelik şiddet politiktir’ diyoruz. Kadınların erkek ve devlet şiddeti ile baskı altında tutulmaları AKP’nin önleyemediği değil bizzat olur verdiği, uyguladığı ve beslendiği bir politikadır” ifadelerini kullandı. 

‘KEFEK AKP’nin dar politikalarına hapsedilmeye çalışıldı’

2007 yılında kurulan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) Meclis’te sınırlı kalmaması ve topluma ulaşması için ‘Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu’ teklifi sunduklarını ancak AKP eliyle bu komisyonun işlevsizleştirildiğini ifade eden Dirayet, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Şu an Grup Başkanvekilimiz Fatma Kurtulan’ın imzasıyla Meclis’te başta kadın örgütleri ve STK olmak üzere geniş toplumsal kesimlerle birlikte çalışacak bir ‘Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu’nun kurulması için kanun teklifi verdik ve ısrarcı olduk. Bu ısrarımızın sonucunda kadın erkek eşitliğini tahayyül edemeyen iktidarın araya ‘fırsatı’ da eklemesine rağmen ‘Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’ kuruldu. Şu anda kadın sorunlarının kısmen de olsa konuşulabildiği neredeyse tek komisyon olarak çalışıyor. Bu komisyon kurulma amacında belirtildiği gibi aslında ilk çalışmalarında kadın dernek ve örgütleri, STK’lar ve dışarıdan uzman kişilerle çalışan etkin bir komisyondu. Fakat zamanla AKP’nin dar politikalarına hapsedilmeye çalışılarak, Meclis dışındaki kadınlara ve toplumsal muhalefete kapatılmaya çalışıldı. Hatta dışarıdan davet edilen konukları komisyondan kovma noktasına kadar gelindi.” 

Kadınlara KEFEK’i etkin kullanma çağrısı 

AKP eliyle komisyon ne kadar işlevsizleştirilmeye çalışılsa da HDP’li kadınlar olarak komisyonun devam etmesi için hali hazırda çalıştıklarını söyleyen Dirayet, “HDP olarak hala bu komisyonu kadın hareketiyle birlikte etkin bir şekilde çalıştırmaya kararlıyız. Bu komisyona gelen tasarı ve teklifleri gelir gelmez kadınlarla, toplumsal muhalefet alanlarıyla paylaşıyoruz. Dileyen herkesi komisyona davet edip görüşlerini sunmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Yine partimizin bu tasarı ve tekliflere hazırladığı muhalefet şerhlerini mutlaka bu görüşleri içerecek şekilde hazırlıyoruz. Sadece parlamento içerisinde değil farklı zeminlerde de bir araya gelerek, tartışarak aslında bu komisyonu toplumsallaştırmaya çalışıyoruz. Yeni dönem için de tüm kadınlara gerek komisyonu takip etme noktasında gerekse görüş ve önerilerinin komisyon tutanak ve raporlarına geçirilmesi noktasında ısrarcı olmaları çağrısını yapıyoruz” dedi. 

‘Kazanımlarımızı KADEM’e teslim etmeyeceğiz’

HDP’li kadınların dışında kimsenin kadınların sorunlarını görmediğini belirten Dirayet, eril anlayış ile kurulan Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM)  tamamen kadınların sorunlarından bir haber faaliyet yürüttüklerini söyledi. KADEM’in hükümetin cinsiyetçi politikalarıyla paralel çalışan bir kurum olduğunu vurgulayan Dirayet, HDP’li kadınlar olarak mücadelelerini KADEM’e teslim etmeyeceklerini söyledi. Dirayet, “Kazanımlarımızı hiçbir zaman devlet bahşetmedi. Bizler devlete rağmen, devletin tüm engellemelerine rağmen kadın mücadelesi yürüttük ve kazanımlarımızı elde ettik. Dolaysıyla kadınlar olarak bu kazanımlarımızı, hak ve özgürlüklerimizi hiçbir yapıya, hiçbir güce teslim etmeyeceğiz” diye konuştu. 

‘Mücadele varsa umut da vardır’

Kadınlar açısından her dönemin ve rejimin baskıcı olduğunu ancak AKP’nin faşizmi kurumsallaştırdığını ifade eden Dirayet, kadınları baş düşman olarak gören ve baskı altında tutulmasından beslenen bu zihniyetin toplumun tüm hücre ve özgürlük alanlarına sızmaya çalıştığını söyledi. Dirayet, “Fakat her zaman söylediğimiz gibi bu durum mücadele azmimizi kırmak, bizi yavaşlatmak bir yana yaşamın tüm alanlarında daha fazla kadın mücadelesi, daha güçlü bir kadın muhalefeti yürütmemizi gerektirmektedir. Yaşamlarımıza yapılan müdahaleye geçit vermemeye, dayanışma ve mücadele ile faşizmi yenmeye, kadın özgürlükçü, cinsiyet eşitlikçi yeni yaşamı kurmaya kararlıyız. Mücadelemize güveniyoruz. Umutluyuz. Çünkü umut belirsiz bir gelecekte, yolun sonunda görünen soyut bir ışık değil bizim ortaya koyduğumuz, inandığımız somut mücadelemizin adıdır. Mücadele varsa umut da vardır” dedi. 

Dilan Babat 

 

19 Temmuz 2018