Taşdemir: Hükümet Hayır İradesini Tanımalıdır

Kadın Meclisi Sözcümüz Dilan Dirayet Taşdemir, Diyarbakır İl Binasında yaptığı basın toplantısında referandum sonuçlarını değerlendirdi. Tüm sansür ve baskılara karşı bu mücadeleyi yürüten başta kadınlar olmak üzere tüm halklara teşekkürlerini ileten Taşdemir şöyle konuştu:

Bizler yoğun baskılar altında AKP ve MHP’nin milliyetçi ittifakına karşı, özgürlükçü ve demokratik tavrımızdan taviz vermeden bir kampanya yürüttük. Bu kampanya içerisinde hain olmayı, terörist damgası yemeyi göze alan ve envai çeşit aşağılanmaya karşı mücadele eden köy köy, mahalle mahalle sansür ve baskılara karşı bu mücadeleyi yürüten başta kadınlar olmak üzere tüm halklarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.

AKP ve MHP referandum çalışmalarında halkın önüne sunduğu 18 maddelik yasa tasarısını tartışmadı. Bir bütün Hayır’ı nasıl terörize ederim, hayırcıları nasıl baskı altına alabilirim, toplumu nasıl kutuplaştırırım, düşmanlaştırırım ve bu bölünmüş toplumun bir kesiminin nasıl temsilcisi olurum siyaseti yürüttü. Bu sadece ülke içerisinde bir kutuplaşmaya neden olmadı, bu kutuplaştırma siyaseti yansımalarını uluslararası alana kadar yaygınlaştırdı.

Hayır kampanyası birlikte özgürleşmenin adı oldu

Hayır kampanyası yozlaşan, manipülasyona dayanan, şiddete dayanan, siyasetin yerine farklılıklarıyla ortak hareket eden, politik alanda birlikte özgürleşmenin adı oldu. Dolayısıyla hem yeni bir kapı açtı hem de eskiye dair siyasi argümanlar karşısında kocaman bir itirazın da sesi oldu. O anlamda bizler diyoruz ki bu kampanyayı, bu seçimi bu muhalefeti yürütenler kazandı ve hayır kazandı.

Meşruiyet ve şaibe sorunu tasarının Meclise getirildiği gün başladı

Bizler açısından meşruiyet tartışması ve referandum sonuçlarına dair itirazlar, sadece 16 Nisan akşamı başlamadı. Bu kampanya aslında meclise getirildiği andan itibaren meşruiyet sorunu başladı. Bu yasa tasarısı meclise ilk geldiğinde mecliste buna muhalefet etme dinamikleri engellendi. Kürsüde başta kadın milletvekilleri olmak üzere birçok parlamenter şiddete uğradı. Meclis, kapasitesinin üstünde 7/24 bu yasa tasarısının geçirilmesi için çalıştı. Ve aslında zorla çalıştırıldı. Diğer anlamda gizli oy kullanılması gerekirken AKP li milletvekilleri gizlilik yasasını, kamuoyunun gözleri önünde ihlal ettiler. Aslında o gün mecliste yaşanan bugün yaşadıklarımızın provasıydı. Meclisteki görüntü topluma dayatıldı ve toplumu kat kat aşan bir şiddet, bir zorbalık yöntemiyle evet kampanyası yürütüldü. Bizler darbe ve OHAL koşullarında bir kampanya yürütmek zorunda bırakıldık. OHAL hukuki bir kılıfa dayatılırken, bizler alanlarda OHAL hukukunu da aşan zorbalıkla karşılaştık.

Yapılan tüm hukuksuzlukları araştıracağız

Sadece bu kampanya döneminde değil bize, partimize aslında 7 Haziran’dan itibaren bir darbe girişimi gerçekleştirildi. Yöneticilerimiz, çalışanlarımız, arkadaşlarımız eş başkanlarımız, milletvekillerimiz tutuklandı. Referandum sürecinde günde ortalama 97 kişi gözaltına alınıp bunlardan çoğunun da tutuklandığı bir süreci yaşadık. Belediyelerimiz gasp edildi. Kayyumlar atandı. 83 belediye eş başkanımız şu anda cezaevinde. Yine binlerce aktivist de bu süreçte gözaltına alındı, tutuklandı. Alanlarda eşit, adil bir propaganda yürütmememiz için medya ambargosundan tutalım alanlarda yürüttüğümüz faaliyetleri baskılama, tecrit etme, sansür gibi uygulamalar ile karşı karşıya kaldık. Seçim otobüslerimiz bile gözaltına alındı. Birçok yerden müşahitlerimiz seçim günü sandık başlarından uzaklaştırıldı. Halkçı olduğunu iddia eden iktidar, sandık görevlilerimize ‘saygın değil” ifadesini kullandı, YSK tarafından görevlerine itiraz edildi, görevlerinden men edildi. Kırsalda özellikle muhtarlar üzerinde çok ciddi bir baskının olduğunu biliyoruz. Seçim kampanyasında gittiğimiz köylerde muhtarlar da bunları bizimle paylaşıyordu. Özellikle bu tarım destekleme projelerinin engelleneceği, Hayır çıktıktan sonra kırsal alana hizmet götürülmeyeceği yönünde ciddi duyumlar aldık. Hatta ölen insanların bile oylarının kullanıldığı iddiaları var. Parti olarak bütün bunları araştıracağız.

Halkımız, kayyum siyasetine, baskı ve şiddete HAYIR demiştir

Bir baskı rejimi ve şiddet ortamında referanduma gittik. Bu baskılar karşısında başta Gever, Nusaybin ve Cizre olmak üzere halkımızın gösterdiği muhteşem direnişi ve itirazı bir kez daha selamlıyoruz. Halkımız kayyum siyasetine, şiddete baskıya hayır demiştir. İradesini rehin alan, gasp eden siyasete hayır demiştir. Ve kendi iradesini temsil eden siyasetçilerin, milletvekillerinin, eş genel başkanlarının da özgürlüğünü savunmuştur.

Manipülatif söylemler demokrasi bloğunu Kürtlersiz bırakmaya yöneliktir

Referandum sonrası Kürt oyları ile ilgili çeşitli manipülasyonlar dönüp duruyor. AKP evet oyları için Kürtlere teşekkür ediyor. Ama bizler AKP’nin bu açıklamalarıyla Hayır’la oluşan demokrasi blokunu Kürtlersiz bırakmak istediğini, demokrasinin gücünü parçalamak istediğini çok iyi biliyoruz. Kürtler, tarihsel olarak da her zaman demokrasi blokunda yer almıştır ve Türkiye halklarının demokrasi talebinin en büyük temsilcisi, savunucusu ve öncülüğünü de Kürtler ve kadınlar yapmıştır. Bir kez daha anlaşılmıştır ki Kadınların ve Kürtlerin olmayacağı bir demokrasi mücadelesi başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

Kadınların HAYIRları bu referandum kampanyasının HAYIRı ile buluştu

Kadınların Hayır’ı bu kampanyanın Hayır’ı ile buluştu. Kadınlar sadece kendi özgürlüklerini savunmadı, kadınlar toplumun özgürlüğünü de savundu. Kadınların mücadelesi 8 Mart ile ortaya konan korku konseptini yerle bir etti. Kürtler ve kadınlar özgürlük mücadelesi ile “çökertme planını” boşa çıkartmışlardır. Hükümete çağrı yapıyoruz; ortaya çıkan bu iradeyi tanımaları gerekiyor. Kadınlar 3 gündür alanlardalar, gasp edilen iradelerine, meşruiyetine gölge düşen bu referandum sonucuna kadınlar itiraz ediyor. Bu itiraz kadınların demokratik talebidir.

Kadınlar HAYIR kampanyasının en dinamik gücüydü

Kadınlar HAYIR kampanyasının en dinamik gücüydü. Devlet kaynaklarını, yandaş medyayı arkasına alan, baskı ve zulümle yürütülen bir kampanya karşısında bizler, ev ev, mahalle mahalle örgütlediğimiz HAYIR kampanyası ile, kadınlar öncülüğünde bir değer açığa çıkardık. Bu değer, demokrasi değeridir, bu değer barış değeridir. Bu değer, halkların ortak hareket etme dinamiğini ortaya çıkarabilme değeridir. Ve aslında açığa çıkan % 48 ki bizce daha fazla gasp edildi. Bu yeni yaşamı inşa etme mücadelesidir. Halklarımız bütün farklılıklarına rağmen yeni yaşama kapı aralamıştır.

Hükümet HAYIR iradesini tanımalıdır

Türkiye tarihi darbeler tarihidir, Biz bu darbelere çokça tanıklık ettik. 7 Haziran’da bir siyasi darbe yaşandı, 15 Temmuz’da bir başka darbe yaşandı. 16 Nisan akşamı da yeni bir darbeye tanıklık ettik; o da YSK’nın darbesiydi. YSK’NIN bu tutumunun ve parti olarak yapmış olduğumuz itirazın değerlendirilmesini, seçimlerin yenilenmesini talep ediyoruz. Çünkü bugün Açığa çıkan sonuçtan halk memnun değildir. İstanbul ne kadar hayır dediyse, Ankara ne kadar hayır dediyse, Diyarbakır da o kadar hayır demiştir. Hayır iradesi tanınmalı. Bu iradenin tanınması ancak demokratik değerlere sahip çıkmakla gerçekleşir.

19 Nisan 2017