
Ağrı Milletvekilimiz Dilan Dirayet Taşdemir, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) üzerine söz aldı. Kadınların Türkiye’deki en geniş azınlık olduğunu ifade eden Taşdemir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bir sosyal yardım bakanlığına çevrilmesini eleştirdi. Taşdemir, şöyle konuştu:
Kadınlar nüfusun yarısını oluşturmalarına karşın Türkiye’deki en dezavantajlı gruplardan biri. Bu anlamda Türkiye’deki en geniş azınlık. Bu nedenle kadınlara yönelik hizmetlerin bu bakanlığın önceliği olması gerekiyor. Ancak maalesef, Türkiye’de kadın hareketinin kazanımı ile kurulan kadın bakanlığı AKP eliyle yıl boyunca seçime kaynak sağlayan bir sosyal yardım bakanlığına çevrildi. Bakanlığın kuruluş amacı hiç edildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı AKP’nin “bağımlı vatandaş” politikasının yürütücüsü haline geldi.
Sadece AKP’li aileler aile sayılıyor
Yıllardır bu bakanlığın kadını sadece aile üzerinden ele alan, kadını bağımsız, istekleri ve ihtiyaçları olan bireyler olarak görmeyen yaklaşımını eleştirdik. Ama artık öyle bir noktaya geldi ki, sorun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadınları sadece annelik rolüyle ele alan politikalarının ötesine geçti. Artık ailelerin de sadece AKP’li aileler oldukça aile sayıldığı bir politikanın yarattığı hasarlarla karşı karşıyayız. Bakanlık kadın bakanlığı misyonunu terk etmekle kalmadı, AKP’li ailelerin bakanlığına dönüştü.
AKP’nin analık sınavından bir türlü geçilemiyor
Eş Genel Başkan Yardımcımız Aysel Tuğluk’un annesinin gömülmesine faşizan sloganlarla izin vermeyenlerin AKP’li Bakanlarla fotoğrafları çıktı. Aysel ve Hatun Tuğluk da bir aileydi. Bizler sürekli cezaevlerindeki kadın tutsaklardan çıplak arama ile ilgili mektup alıyoruz. Bu tutsakların da bir ailesi var değil mi? 44 yaşında, 5 çocuklu Selamet Yeşilmen merdivenlerde öldürüldü. Selamet Yeşilmen de anne değil miydi? Aylardır tutuklu olan, 3 yaşında çocuğu olan Muş Milletvekilimiz Burcu Çelik, yuhalatılan Gülsüm Elvan, koşu maratonunda oğlunun fotoğrafının basılı olduğu tişörtlere el konulmak istenen Emel Korkmaz; AKP’nin analık sınavından geçemedi bir türlü. Fetullahçı yapılanmaya üye olduğu iddiasıyla tutuklu bulunan Bekir Görmez’in yoğun bakımdaki çocuğunu görmesine izin verilmedi. Yine Fetullahçı yapılanmaya üye olduğu iddiasıyla tutuklu bulunan Kılıç’ın sevgi evlerinden aldığı çocuk, Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından geri alınmak isteniyor. Aile 27 yıllık evliliklerini, çocuğu almasınlar diye sonlandırmaya çalışıyor. Bütün bunlar, AKP için, aile olmanın yetmediğini, AKP’nin istediği biçimde bir aile oldukça aile sayılacağınızı göstermiyor mu?
Kadınlara baktığında sadece üreme makineleri gören yaklaşım kadınlara haksızlıktır
Her yerde kadınlara çocuk doğurmasını, evlenmesini öğütleyen AKP Genel Başkanı, birkaç gün önce Kürt kadınların çok çocuk doğurmasının paniğini yaşamış, Türk kadınlarına “siz daha çok doğurun” diye sesleniyor. Kendi politik hedefleri için kadınlara kuluçka makinası muamelesi yapan bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Onun ötesinde bu dil, Kürt-Türk, doğuran/doğurmayan kadınlar arasında ayrım yaratan, kadınları bölen bir yaklaşımdır. Bakanlığın bu dilin yaratacağı yıkıma karşı, açıklama ile sınırlı olmayan bir politika geliştirmesi gerekiyor. Kadınlara baktığında sadece üreme makinaları gören bir yaklaşım, kadınlara haksızlıktır.
Kadın politikası kermeslerden ibaret olsun isteniyor
İsteniyor ki kadın politikası toplu sünnet törenlerinden, kermeslerden ibaret olsun. Kadınlar sadece sosyal işlere baksın, açılışlarda boy göstersin. Türkiye’de artık bir kadın kırımına dönüşmüş olan kadına şiddeti çözebilmek için bunların ötesinde kadın politikalarına, faaliyetlere ihtiyaç var. Bakın 2017’nin ilk yedi ayında erkekler 170 kadın ve kız çocuğunu öldürmüş, 50 kadına tecavüz etmiş, 126 kadını taciz etmiş, 215 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmuş ve 237 kadına şiddet uygulamıştır. Bu rakamları topladığınızda tam 593 kadın ve 215 kız çocuğu ediyor. Lütfen bir dakika durup bu rakamları düşünün. 1 yıl içinde 600’e yakın yetişkin birey, 200’den fazla çocuk sadece cinsiyetinden dolayı şiddete uğruyorsa bu cinsiyet eşitliğine muhtaç olduğumuzu gösteriyor.
Kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan eden bir cumhurbaşkanı yönetiyor
Kadına şiddet öyle bir boyutta ki, neredeyse onar onar katlıyor. 2009 yılında 562 cinsel suç işlenmişken, 2015’te bu rakam 5340’a çıkmış, yani 10 kat artış olmuş. En az bir kez boşanmış olanların oranı toplam nüfusun yüzde 4,4’üne tekabül ederken 2012'de başlayan boşanma danışmanlığı 81 ilde hizmet veriyor. Buna karşın, Her 3 kadından birinin şiddete uğradığı bilinirken, hala 2 ilde sığınma evi yok. Çünkü Türkiye kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan eden bir cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyor.
13 Kasım 2017