
Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli Cizre İlçe Örgütümüzde yapılan halk toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli şunları söyledi:
Yine Cizre’deyiz sizlerin arasında olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Şırnak vekillerimiz, il-ilçe yöneticilerimiz, MYK’dan arkadaşlarımızla önümüzdeki dönemi planlamak için burada buluştuk. Sözlerime Asya Yüksel ve Mehmet Tunç’u anarak başlamak istiyorum. Ne zaman Cizre’ye gelsek arkadaşlarımızın anısından, sizlerin kararlılığından güç aldık ve bu güçle yolumuza devam ediyoruz. Asla bu yolumuzdan dönmeyeceğiz bu yol barış demokrasi ve özgürlük yoludur. Bu yoldaki kararlı yürüyüşümüze, mücadelemize en büyük katkıyı sizlerin sarsılmaz iradesi veriyor. Tüm yoldaşlarımın anısı önünde saygıyla bir kez daha eğiliyorum.
Cumhuriyetin 95’inci yılının fotoğrafı Cizre’deki zulümdür
Bugün 29 Ekim, cumhuriyetin 95’inci yılı. Türkiye Cumhuriyet’inin 95’inci yılı nasıl tasvir edilir, nasıl anlatılır, denirse bunu anlatacak fotoğraf Cizre’dir. Cizre abluka altındadır, Cizre’den bir mahalleden diğerine giderken size GBT kontrolü yapıyorlarsa işte cumhuriyetin 95’inci yılının fotoğrafı budur. Cizre’de yoksulluk, işsizlik diz boyu ise işte cumhuriyetin 95’inci yılı budur. Cizre’de cumhuriyetin 95’inci yılı zulümdür, kayyumdur, toprağını ekememek, hayvancılık yapamamaktır.
Cumhuriyet’in 95’inci yılı kutlanıyor ama kutladığınız şey budur, yapamadıklarınızdır. Bir ülkede ortak irade ile bir arada yaşamayı var edememenizdir. Demokratik cumhuriyeti inşa edememenizdir. Bugün İstanbul’da 3. Havalimanı’nda anlattığınız şey bir illüzyon, bir yanılsamadır, bu ülkenin halklarından çaldıklarınızdır. Gerçeklik, Türkiye halklarının, emekçilerin, kadınların içinde bulunduğu durumdur. 3’üncü Havalimanı'nda anlatacaklarınız değil, gerçeklik Cizre’dedir, buradadır. Bunu değiştireceğiz. Değiştireceğimiz şey cumhuriyetin demokratikleştirilmesi yönünde atacağımız adımlardır.
Zulmü görmezden gelenler bugün yaşananlardan yakınıyor
Biz bunun iddiası ile mücadele ediyoruz. Bu otoriter rejime karşı 95 yıl sonra karşı karşıya olduğumuz şey bu rejim ise, biz de mücadelemizde demokratik cumhuriyeti var etmek için kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye nasıl demokratikleşir, aradığı barışa nasıl kavuşabilir, bunun için ne yapmalıyız? Biz bütün mücadelemizi buna vermişken, bugünkü iktidar HDP’yi, Kürtleri düşmanlaştırarak halklar arasına nefret tohumları ekerek kendi ikbalini düşünen bir iktidardır. Kendi ikbalini düşünmek için bugün zulüm her yerdedir. Zulüm sadece Cizre’de değildir, Cizre’de bu zulüm yaşanırken sırtını buraya dönenler bu iktidardan yakınıyorlar.
Tek çıkış yolu ortak mücadeledir
Bu şiddet bu zulüm gelip sizin de kapınızı çalar, faşizmin kurumsallaşmasına karşı durmazsanız gelir kapınızı çalar. Geleceğinizi sizden alır götürür. Bu iktidara, zihniyete karşı birlikte yan yana mücadele etmeliyiz. Ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var etmeliyiz. Bunu hep birlikte var etmeliyiz. Bundan başka yolumuz yoktur. Başka yol arayanların çarpacağı duvar bu rejimdir. Partili cumhurbaşkanı sistemi ile gelinen yer sorun yumağıdır. Ekonomik, siyasi sorunlar, yönetememe krizi her yerde. Ülke o denli bir yere sürüklenmiştir ki ne dış politika ne iç politika da itibar kalmamıştır.
Dünyanın en büyük havaalanını açan ülke dünyanın en yoksul ülkelerinden biri
Ekonomik krizi en iyi bilen bizleriz, çünkü yükü bizim sırtımıza yüklemeye çalışıyorlar. Bugün açılan 3’üncü Havalimanı tam da bunu anlatıyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan bu mudur? Dünyanın en büyük havaalanını açıyoruz dünyanın en yoksul ülkesi olmuşuz; yoksulluk her yeri kaplamış, açlık çeken bir ülke var. 80 milyonluk nüfusun 64 milyonu insan açlık sınırının altında yaşıyor, işsizlik her yerde kadın ve genç işsizliği yüzde 30’u aşmış, durum bu kadar vahim siz dünyanın en büyük havaalanını açıyorsunuz ve diyorsunuz ki dünyanın en büyük havaalanını açıyorum. Ne için, kendi iktidarları için. Yandaş sermayeyi palazlandırmak için. Onbinlerce ağacı kestiler şimdi de ekonomiyi içinden çıkılmaz bir kara deliğe sürüklüyorlar.
Bu aklın yansıması şiddettir
Bu aklın Cizre’ye, buraya yansıması şiddet ve savaştır. Bu gidişata dur denilmemesi halkların yan yana omuz omuza mücadele vermemesi için, halkları birbirine düşman etmek ve halklar arasında savaş çıkarmak bunların yegane amacıdır. Kürtleri Türklere düşman ederek, bu ayrımcı-bölücü sistem böylece ayakta kalabileceğini düşünüyor. HDP olarak bütün bileşenler ve tüm halklarımızla diyoruz ki ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti size inat var edeceğiz. Bu bir demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesidir. Bu meseleyi sadece Kürtlerin omzuna koyup kenara çekilme zamanı değildir. Gelin bu mücadeleye hangi kimlikle katılırsanız katılın, gelin bu mücadeleye omuz verin. Ancak birlikte başarabiliriz.
O masada Suriye halkları yok, İran kalkıyor Almanya ile Fransa oturuyor
Bizim başarımız sadece bu topraklara değil, Orta Doğu halklarına da barışı getirecektir. Karşımızdaki zihniyet zulmü Orta Doğu’ya yaymıştır. Suriye savaşı bunun sonucudur. Suriye’de çözümün, Suriye halklarının iradesinden geçtiğini söyledik. Afrin Afrinlilerindir dediğimizde bizi suçlayanlar bugün gidip Afrin’e baksın. Orada talan var, işkence var, orada kadın pazarı var. Kimdir bunlar, ÖSO çeteleridir. ÖSO’ya arka çıkarak Suriye’nin en barışçıl bölgesi Afrin’i bu hale getirdiler. Şimdi İdlib’ten bahsediyorlar. Silahlı gruplar ne olacak belirsiz, bu silahları bırakacaklar mı belirsiz. Bunlar bu kadar suç işlediler, bu kadar insanın yerinden yurdundan olmasına sebep oldular. Bunlar soruşturulmayacak mı bu da belirsiz. Yapılan şey pazarlık. Suriye'yi cehenneme çevirmiş bir iktidar var karşımızda. Şimdi gitmişler İstanbul’da 4’lü zürve yapıyorlar daha önce de 3’lü zirve yapıyorlardı. Dedik ki buradan çözüm çıkmaz, kaos çıkar. Nitekim öyle oldu. Şimdi masadan İran kalkmış Fransa ve Almanya oturmuş. Suriye halklarına rağmen çözüm bulamazsınız. Karşılaşacağınız şey çözümsüzlüktür ama bu iktidar çözümsüzlükten besleniyor. O yüzden derdi Suriye’de çözüm değil, Suriye’de çözümsüzlüğün uzamasıdır.
Biz askeri yöntemlerin çözüm olmadığını siz tırlarla silah gönderirken söyledik
Askeri yöntemlerle Suriye’de çözüm olmaz diyorlar. Bunu biz söylüyorduk sana. Tırlarla silah gönderdiğinde söylüyorduk. "Kobanê düştü düşecek" dediğinde söylüyorduk. Kobanê düşerse bütün Suriye yanar dedik. Şimdi Kobanê halkına, Suriye halklarına destek olanları yargılıyorsunuz. Askeri çözüm yok diyorsunuz diğer taraftan Kobanê’ye, Fırat’ın doğusuna yönelik top atışları başlatıyorsunuz, Fırat’ın doğusunu ateş çemberine çekmeye çalışıyorsunuz. Oysa orada barış var, Fırat’ın doğusunda Suriye halkları barış içinde yaşıyor. Suriye’de çözümün yolunu tıkamak için sürekli Fırat’ın doğusunu hedef gösteriyorsunuz.
Çözümü Suriye halkları var edecektir
Suriye’deki çözümü Suriye halkları, Suriye içinde var edecektir. Bunun başka yolu yok. Aynı şekilde Türkiye’de de bugün cumhuriyetin 95’inci yılında içine sürüklendiğimiz bu şiddet ve baskıdan kurtulmanın yolu yine Türkiye halklarının ortak iradesinden geçiyor. Bunun da başka yolu yok. Söz yetki karar halkta olmalı. Bunun da ilk adımı kayyumlardan kurtulmak olacak. Nerede kayyum varsa, bütün kayyumları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. Bunu bildiği için bu kayyumcu zihniyet korkuyor. Bunu bildiği için kaygılı. O yüzden sabah akşam bize saldırıyor, bizleri suçluyor, tehdit ediyor. Bütün toplumu terörize ediyor. Onlara göre herkes terörist. Ellerinde TMK var ne zaman hakkınızı ararsanız "terörist"siniz. Onlarca, yüzlerce arkadaşımızı geçtiğimiz günlerde yine gözaltına aldılar. Çünkü bu arkadaşlarımız 24 Haziran’da seçim çalışması yürütmüş. Yine çalışma yürütüyorlar, onlar da karşı kampanyaya başladılar, savcılar, kaymakamlarla ve valililer beraber bu operasyonlara başladılar. "KCK üyesi şüpheliler gözaltına alındı" diyorlar. Ne KCK’si… Suçlanacak hiçbir şey olmadığı için o bomboş fezlekelerle arkadaşlarımız rehin tutuluyor. Tıpkı 6 bin arkadaşımızın rehin tutulması gibi. Bu ülkeye barış, özgürlük gelsin diye mücadele edenler geçmiş dönem eşbaşkanlarımız, belediye başkanlarımıza kadar hepsi şu anda rehinler. Bir suçları olduğu için değil, demokrasi mücadelesinde oldukları ve bir sevdaları olduğu için. Bu arkadaşlarımız bizim mücadelemizle en yakında zamanda özgür kalacak.
Tecridi kırmak boynumuzun borcudur
Bir fikriyattan bahsediyoruz. Öyle ülkelerin sınırlarına takılarak değil, tam tersine bir arada yaşama iradesinden bahsediyoruz. Bu iradeyi yok sayanlar, aslında savaştan beslenenlerdir. Çözüm sürecini tıkayanlar çökertme planları yapanlardır. O yüzden bu ülkede İmralı’da tecrit var. O yüzden sayın Öcalan’a tecrit uyguluyorlar. Madem demokrasi mücadelesi yürütüyoruz, bu tecridi kırmak boynumuzun borcu olsun. Bu tecrit sadece ve sadece İmralı’da uygulanan mutlak tecrit değil. Tecridin devam etmesi ülkemizdeki bu zulmün sürmesi anlamına geliyor. Bu toplum bu ülke barışını arıyor. Barışın yolu İmralı’dan geçiyor. Gelin bu mutlak tecriti kaldırın. Bu ülke demokrasisini arıyor. Demokratik siyaseti geliştirmek için arkadaşlarımızı Figen Yüksekdağ’ı, Selahattin Demirtaş’ı, Gültan Kışanak’ı gelin bütün arkadaşlarımızı serbest bırakın.
Çağrımız Türkiye halklarınadır: Gelin bu iktidardan kurtulalım
Gelin bu bir an önce kayyumcu zihniyete son verin. Bu çağrımız Türkiye halklarınadır, iktidardan bir beklentimiz yoktur. İktidar çürümüştür. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, yerel seçimlerden başlayarak bu ülkeyi demokratikleştirecek adımları birlikte atalım. Bütün muhalefet partilerine ve bütün kesimlere sesleniyorum. Önce yerel seçimlerde halklarımızın iradesine, ittifaka sahip çıkalım. Kadınların sesine kulak verelim emek, demokrasi ittifakına sahip çıkalım. Önce yerel seçimlerde sonra bu vesayetçi anlayıştan kurtulmak için demokratik bir anayasa için gelin birlikte hareket edelim. Gelin yerel demokrasiyi şimdi harekete geçirelim. Kayyumlar başta olmak üzere yerel yönetimleri bu zihniyetten, AKP’den hep birlikte kurtulalım. Bu iktidar için sonun başlangıcı 31 Mart olacaktır. Ondan sonra ülkede özlemini duyduğumuz demokratik cumhuriyeti hayata geçireceğiz.
Özgürlüklerin barışın yolunu açacağız
Neredeysek, orada halkımızla birlikte hareket eden bir partiyiz. Halkımızla birlikte her yerde bu mücadeleyi örgütleyeceğiz. Mahalle mahalle, köy köy dolaşacağız. Hangi düşünceden olursa olsun yan yana gelirsek güçlüyüz. Özgürlüklerin barışın yolunu açacağız, bu tecrite şiddete hep birlikte son vereceğiz. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. İnanıyorum ki Cizîr a Botan hepimize öncü olacaktır. Hepimizin yolu açık olsun, serkeftin hevalno!
29 Ekim 2018