Toplumsal ve siyasal alanda demokrasi ittifakı hedefinden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz

Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile milletvekillerimiz TBMM'de basın açıklaması yaptı:

TBMM’nin yeni yasama yılı açılış töreni öncesinde TBMM’de bir basın açıklaması yapan Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar, partilerimize yönelik son dönemlerde yürütülen operasyonlar nedeniyle törene katılmayacaklarını açıkladı. Buldan ve Sancar, milletvekillerimizle birlikte açıklamanın ardından Meclis bahçesinde oturma eylemi yaptı. Buldan ve Sancar’ın yaptıkları açıklama şöyle: 

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan: 

İşkence yapanları ve koruyanları kınıyorum

Partimize yönelik yürütülen operasyonla ilgili süreci değerlendirmek ve tutumuzu parlamento zemininde bir kez daha ortaya koymak için bugün buradayız. Operasyonu değerlendirmeden önce Van’da helikopterli işkenceye maruz kalan Servet Turgut dün hayatını kaybetti. Turgut’a Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Van halkımıza başsağlığı diliyorum. Bu insanlık dışı işkenceyi yapanları, sorumluları ve onları koruyanları kınıyorum. Elbette bu işkencenin üzerini örtemeyecekler! Faillerin ve sorumluların yargı önüne çıkartılması için HDP olarak elimizden gelen çabayı göstereceğiz. 

Operasyonlar, AKP-MHP iktidarının  siyasi darbe operasyonudur 

Evet, bugün, partimize yönelik siyasi intikam operasyonunun 7’nci günündeyiz. Arkadaşlarımız bir haftadır haksız ve hukuksuz bir biçimde keyfi gözaltı işkencesi altında tutulmaya devam ediyor. Bu sabah yine güne operasyonla başladık. Kars Belediye Eş Başkanımız Şevin Alaca, il genel ve belediye meclis üyelerimiz, İl Eş Başkanımız Cengiz Anlı ve parti yöneticilerimiz ile gazetecilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi bu sabah gözaltına alındı. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki, bu operasyonlar hukuki değil, siyasidir. AKP-MHP iktidarının siyasi ajandasına göre yürütülen siyasi darbe operasyonudur. 4 Kasım 2016’da Eş Genel Başkanlarımız ve milletvekili arkadaşlarımızın tutuklandığı siyasi darbe operasyonunun, 19 Kasım 2019’da halk iradesini hiçe sayan kayyım darbesinin devamı olan bir operasyonla karşı karşıyayız. 

Hedefleri; HDP’siz Türkiye, HDP’siz siyasettir  

7 Haziran’dan 23 Haziran’a genel seçimlerde 400’ü bulamayan, yerel seçimlerde belediyelerini bir bir kaybeden iktidar, bunun siyasi intikamını HDP’den almaya çalışmaktadır! Kaybettikçe korkuyorlar, korktukça da daha fazla saldırganlaşıp, ilk hedef olarak HDP’ye ve demokrasi güçlerine yöneliyorlar. İzledikleri savaş politikaları nedeniyle dış politikada, iç politikada, ekonomide, yaşamın her alanında tüm toplumu derin bir krizin içerisine sürükleyen, yönetemeyen AKP-MHP iktidarının, siyaseti kutuplaştırıcı bir zemine sürükleyerek, kendi çöküşünü durdurmayı amaçladıklarını görüyoruz ve buna tanıklık ediyoruz. Demokratik siyaset zeminini ortadan kaldırmak, demokratik siyaset yürütenleri, demokratik örgütlülükleri tasfiye etmek istiyorlar. Demokrasiyi çökertme planı uyguluyorlar. Hedefleri; HDP’siz Türkiye, HDP’siz siyaset, demokrasinin ve hukukun ortadan kaldırıldığı bir ülke ve biat eden, sindirilmiş, korkutulmuş bir toplum yaratmaktır. 

Demokratik siyaset zemininde tüm sorunlara ortak çözüm bulalım 

Bizler, ülke böyle bir ortama sürüklenmesin diye 1 Haziran’dan bu yana demokrasi yürüyüşleriyle, demokrasi buluşmalarıyla, demokrasiyle topluma nefes aldıran, umut veren bir süreç yürüttük. Barış dedik, adalet dedik, özgürlük dedik. Eşitçe birlikte yaşam dedik. Halklarımız bu iktidara mahkûm ve mecbur değil dedik. Savaş politikalarına karşı barış deklarasyonumuzu açıkladık, diyalog ve müzakere dedik, demokratik çözümün yolunu gösterdik. Demokratik siyaset zemininde bu ülkenin tüm sorunlarına ortak çözüm bulalım dedik. İktidar ne yaptı? Bizim demokrasi mücadelemizden rahatsız oldu. Çağrılarımıza siyasetle değil, siyasi operasyonlarla yanıt verdiler. 

HDP demokrasinin kalesidir. Bu kale düşmedi, düşürülemeyecektir! 

Kendileri de çok iyi biliyor ki, iktidar hesaplarının önündeki en büyük engel HDP’dir, HDP’nin yarattığı demokratik seçenektir. HDP, fikriyatıyla, ilkeleriyle, çözüm siyasetiyle ve dayandığı büyük toplumsal destekle Türkiye siyasetinde tarihsel rol oynayan büyük bir siyasal güçtür. Bugüne değin 10 bini aşkın yöneticisi, üyesi gözaltına alınıp tutuklanmış, ama bir milim geri adım atmamış, demokratik mücadele kararlılığını her gün daha da büyütmüş demokratik bir güçten söz ediyoruz! Dünyada belki de bunun başka bir örneği yoktur! Eğer bize yapılanların onda biri AKP’ye yapılmış olsaydı iki gün bile siyaset sahnesinde kalamazlardı. Ama HDP, dimdik ayaktadır. Onlara rağmen, engelleme ve baskılara rağmen! Tek bir yöneticisi ve üyesi de kalsa HDP fikriyatı bu ülkede mutlaka başarıya ulaşacak ve demokrasi içerisinde yaşam bulacaktır. Ne yaparsanız yapın HDP’yi susturamayacaksınız! HDP’nin yükselişini durduramayacaksınız!  Milyonların, demokrasi, özgürlük ve barış taleplerini engelleyemeyeceksiniz! HDP demokrasinin kalesidir. Bu kale düşmedi, düşürülemeyecektir! 

BİZ’ler demokratik siyaset zeminini daha da büyüteceğiz, güçlendireceğiz ve genişleteceğiz. 

Evet, biliyoruz: HDP’nin yükselişine baktıkça kaybetmekte olduklarını görüyorlar. HDP ismini duydukça 7 Haziran’ları, 31 Mart’ları, 23 Haziran’ları hatırlıyorlar. Unutamıyorlar! Evet, HDP unutulamayacak tarihi başarıları demokrasiye kazandırdı. Kazandırmaya devam edecektir. İktidar, HDP’ye demokratik siyaset alanını kapatmaya çalıştıkça, BİZ’ler demokratik siyaset zeminini daha da büyüteceğiz, güçlendireceğiz ve genişleteceğiz. Onlar, demokratik toplumsal muhalefeti engellemeye çalıştıkça, demokratik güç birliği ve toplumsal dayanışmayı daha da büyüteceğiz. HDP’yi terörize etme planları tutmayacaktır. Biz, tüm baskı ve engellemelere rağmen demokratik siyaset zemininde kalmaya ve demokratik mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. 

Tekçi eril sisteminiz değil, kadın özgürlüğü mutlaka kazanacaktır! 

Siz 50+1 için gece gündüz hesap yapabilirsiniz, seçim kanunlarıyla oynayabilirsiniz ama şunu aklınızdan hiç çıkarmayın! Sizin iktidar ve koltuk hesaplarınız, hayalleriniz değil, Türkiye halklarının demokrasi, barış, adalet ve özgürlük hayalleri gerçeğe dönüşecektir. İktidarınızdan bezen, sizden kurtulmak isteyen milyonların değişim umudu ve hayali mutlaka gerçekleşecektir. Sizin yolsuzluk ve talan düzeniniz değil, eşitçe, adilce paylaşılan, sömürünün son bulduğu adalet düzeni mutlaka ama mutlaka kurulacaktır.

Faşizminiz değil, demokrasi mutlaka kazanacaktır. Tekçi eril sisteminiz değil, kadın özgürlüğü mutlaka kazanacaktır! 

Gözaltındaki arkadaşlarımızın tek suçu demokratik siyaset yapmalarıdır. Asıl gözaltında olması, yargı önüne çıkarılması gerekenler HDP’liler değildir. Gözaltında olması gerekenler; Roboski’nin, 5 Haziran’ın, Suruç ve Ankara katliamının, Soma’nın, Çorlu’nun, Sakarya’nın, Afyon’un, helikopterli işkencenin, yolsuzlukların, hırsızlıkların, nefret suçlarının sorumluları ve failleridir. Gerçek adalet düzeni sağlandığında tüm bu katliamların, insanlık suçlarının hesabı elbette yargı önünde sorulacaktır. 

Gözaltındaki arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın! 

Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Bu hukuksuzluğa son verin! Gözaltındaki arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın! Demokratik siyaset ve HDP üzerinden ellerinizi çekin! Cesaretiniz varsa gelin Meclis’te 6-8 Ekim için derhal bir araştırma komisyonu kuralım ve gerçekleri tüm boyutlarıyla araştıralım, açığa çıkartalım. Hakikatleri karartarak, Kürt düşmanlığı yaparak, hukuku ve adaleti ortadan kaldırarak hiç bir yere varamazsınız! Demokratik çözümü ve barışı engelleyerek, Kürt sorununu ortadan kaldıramazsınız! Sırf iktidarınızı kaybetmemek için ülkeyi uçuruma sürüklemekten vazgeçin! Siz koltuklarınızda kalasınız diye, insanlarımız hukuksuzlukla, adaletsizlikle, zulümle, eşitsizlikle, yoksullukla ve işsizlikle, sizin yalanlarınızla yaşamak zorunda değildir. Halklarımız çözüm değil sorun üreten iktidarınıza mahkûm ve mecbur hiç değildir! Bu hukuksuzluk düzeniniz, zulmünüz elbette aşılacaktır. Bu devran mutlaka değişecektir! 

Demokratik siyasetin kuşatılmasına hep birlikte karşı duralım 

Buradan tüm demokratik kamuoyuna ve demokrasiden yana olan herkese şu çağrıda bulunmak istiyorum: Tüm bu hukuksuzluklara karşı sesimizi daha fazla yükseltelim, dayanışmamızı, demokratik güç birliğimizi daha fazla büyütelim. AKP-MHP iktidarı, kendi siyasi planlarına göre Türkiye’yi ve siyaseti kilitlemeye çalışıyor. Bu oyunu görelim ve hep birlikte bozalım; bu kilitlenmeyi hep birlikte, demokratik güç birliğiyle, dayanışmayla açalım. Halka, demokrasiye, çözüme ve barışa alan açalım! Demokratik siyasetin kuşatılmasına hep birlikte karşı duralım diyoruz! Demokrasi mutlaka kazanacaktır! Barış mutlaka kazanacaktır! Özgürlükler mutlaka kazanacaktır! 

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar: 

Diz çökmeyerek bizi alt edemeyeceklerini gösterdik 

Sevgili halkımız, bu iktidar saldırıları sürdürüyor çünkü kaybettiğini görüyor. Kaybettikçe korkusu büyüyor, korkusu büyüdükçe saldırılarını sürdürüyor, hatta daha ağır boyutlara taşıyor. Kaybettiğini görüyor ve kaybettirenin de kim olduğunu biliyor bu iktidar. Kendisine kaybettiren asıl güç HDP’dir. Bunu, 7 Haziran 2015’te gösterdik, 31 Mart 2019’da, 23 Haziran 2019’da bir kez daha gösterdik. Sadece seçimlerde göstermekle kalmadık, bütün baskılarına rağmen susmayarak diz çökmeyerek bizi alt edemeyeceklerini gösterdik. Alt edemedikleri sürece iktidarlarında rahat oturamacaklarını gösterdik. 

Kürt halkının iradesine, haysiyetine yönelik bir saldırıdır 

Bu saldırıların iki boyutu  vardır. Biri bütün Türkiye’de demokrasi talebine ve muhalefet güçlerine yönelik boyuttur. Evet bize yapılan operasyon her şeyden önce Türkiye’de demokrasi mücadelesine ve toplumsal muhalefete saldırıdır. Bunun için bu operasyona siyasi darbe adını veriyoruz. Siyasi darbe bu operasyonla başlamadı elbette. 5 yıldır devam eden büyük bir planın en keskin virajlarından biridir. Siyasi darbe operasyonun hedefi istedikleri rejimi dikensiz gül bahçesi bir ülkede muhalefetsiz bir toplumda yerleştirmektir. İşte biz mücadelemizde buna engel oluyoruz, engel olduğumuzda bize sürekli saldırıyorlar. Bu operasyonun bir diğer hedefi, Kürt halkının iradesidir. Bu operasyon aynı zamanda Kürt halkını iradesine saldırıdır. HDP’nin şahsında Kürt halkının iradesine, haysiyetine yönelik bir saldırı girişimi vardır. Biz bu operasyona aynı zamanda siyasi tenkil operasyonu diyoruz. Siyasi tenkil operasyonu başka yöntemlerle de destekleniyor. Kürt halkını siyasi temsilcilerine siyaseten yargı eliyle yöneltilen siyasi tenkil operasyonu aynı zamanda ırkçı saldırılar cezasız bırakılarak derinleştiriliyor. İşkencenin en vahşi yöntemleri kullanılarak yaygınlaştırılıyor. Bütün bunlar siyasi tenkilin diğer ayaklarını oluşturmaktadır. 

İktidarın kullandığı su tükenmekte 

Biz bütün bu basklara direndikçe iktidarın korkusu derinleşiyor. Aslında bu iktidar uzun süredir bu ülkede devasa bir korku duvarı yaratmıştı. HDP, mücadelesi ile bu korku duvarını yıkıyor. İktidar bu korku duvarının altında kalacağını biliyor, görüyor. Böyle barbarca saldırmasının asıl nedeni de budur. Bu iktidar korkuyor, kaybediyor ve saldırıyor, saldırdıkça daha çok kaybediyor. Daha çok korkuyor. Bu kısır döngüyü bir yerde kırmamız gerekiyor. Zaten iktidarın kullandığı suyun tükenmekte olduğunu en başta kendileri biliyor. Bu değirmenin suyu tükenmek üzere. Bu çarkı döndüremiyorlar artık, yalanlarla, savaş oyunlarıyla çarkın döndürülmesini devam ettirmek istiyorlar ama olmuyor. Her alanda fiyasko ile karşı karşıya kalıyor. Politikaları her alanda çöküyor, ama bu çöküşün faturasını en başta ezilenlere, ötekileştirilenlere, yoksullara, emekçilere çıkarmaya devam ediyorlar. 

Topluma inandırıcı bir demokrasi, barış ve adalet programı sunmamız lazım 

Şimdi, bize düşen, Türkiye’nin demokrasi güçleri, Türkiye’deki siyasal muhalefete düşen görev, iktidarın yaklaşan görev iktidarın yaklaşan sonunu hep birlikte ilk seçimlerde tescil etmek. Bu baskıları durdurmak için toplumsal güç birliğine ihtiyaç vardır. O nedenle demokratik mücadeleyi büyütme çağrılarımızı, her zeminde yapmaya devam edeceğiz. Şimdi de bu çağrımızı yineliyoruz. Değirmenin suyu tükeniyor, ama hiçbir iktidar kendiliğinden gitmez, bunun için güçlü seçenekler sunmamız lazım. Topluma inandırıcı alternatifler sunmamız lazım, inandırıcı bir demokrasi, barış ve adalet programı oluşturmamız lazım. Hak ve adalet konusunda tutarlı, samimi ve cesur bir ortak duruş sergilememiz lazım. Bütün bunların toplumsal muhalefet ve siyasal partiler hep birlikte yapmalılar. Aksi takdirde bekleyerek bu iktidarın tahribatlarının derinleşmesinden başka bir sonuç doğmayacaktır. Beklersek bu tahribatlar derinleşecektir. Bekleyerek değil, mücadele ederek kazanabiliriz. HDP olarak bizler ayaktayız, kararlıyız, inançlıyız haklıyız. 

Taahhütümüzü yineliyoruz; HDP demokrasi ittifakı hedefinden vazgeçmeyecektir 

İktidarın hedeflerinden birinin de HDP’yi hırçınlaştırarak kendi çizgisinden uzaklaştırmak, bu yürüyüşünden saptırmak olduğunun farkındayız. O nedenle bütün toplumsal kesimlere buradan tekrar taahhüt ediyoruz; HDP, demokratik siyaset zeminin hiçbir şekilde terk etmeyecektir. Siyasi hedeflerini de, mücadele programlarını da demokratik siyaset zemininde yürütecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. İktidarın bir hedefinin de toplumsal muhalefeti ve muhalefetteki siyasal partileri HDP üzerinden ayrıştırmak olduğunu görüyoruz. Bu konuda da herkese taahhütümüzü yineliyoruz; HDP toplumsal ve siyasal alanda demokrasi ittifakı hedefinden hiçbir şekilde vazgeçmeyecektir. 

İktidarın muhalefeti ayrıştırma oyunları çöktü 

Biz bu yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdüreceğiz ama hep vurguladığımız gibi sadece bizimle olmaz. HDP’siz olmaz bu kesin ama sadece HDP ile de olmaz. Bu kadar ağır yıkım politikaları bütün ülkeyi ve toplumun tamamını hedef almışken sadece HDP’nin kararlı yürüyüşü, dik duruşu ile bunları durduramayız. O nedenle çağrımız bütün demokrasi güçlerinedir. Mücadeleyi hep birlikte büyütelim, siyasal muhalefete de sorumluluklarını hep birlikte her seferinde yeniden hatırlatalım. Bu operasyonlara karşı geniş bir dayanışma ve destek kampanyası ortaya çıktı, bu çok memnuniyet vericidir. İktidarın toplumsal ve siyaset muhalefeti ayrıştırmalar, düşmanlaştırmalar üzerinden dizayn etme oyunlarının da artık yavaş yavaş çökmeye başladığına dair önemli bir işarettir bu dayanışma ve destek dalgası. 

Destek ve dayanışmada bulunanlara teşekkür ediyoruz 

Buradan bize destek ziyaretinde bulunan, destek mesajları yayınlayan, arayarak dayanışma dileklerini ileten, bulundukları platformlarda dayanışmayı büyüten herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Burada durmayalım, hep birlikte bu dayanışmayı güçlü bir demokratik mücadele programına akıtalım. Bizler Meclis’in 3’üncü büyük partisiyiz ve muhalefet hakkımızı her platformda, siyaset yapma hakkımızı her zeminde kullanmaya devam edeceğiz. Ancak bugün Meclis'in açılış törenine katılmama kararı aldık. Bu Meclis'e karşı bir tutum değildir, Meclis'i demokratik siyasetin en önemli platformlarından biri olarak gördüğümüz gerçeğine aykırı bir tutum değildir. Bize göre Meclis demokratik siyasette önemli bir alandır ancak bu kadar büyük haksızlığı, hukuksuzluğu, zulmü Meclis  Genel Kurulu'ndan değil, Meclis bahçesinden halklarımıza duyurmayı daha doğru, daha uygun bir yöntem olarak gördük, o nedenle açılışa katılmayacağız. Burada, Meclis bahçesinde bu açıklamadan sonra oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Genel Kurul devam ettiği sürece bizler de burada oturma eyleminde olacağız. İnanıyoruz ki bu sesimiz, çağrılarımız Türkiye toplumunun her kesimi tarafından sağduyu ile algılanacak, karşılanacak ve demokrasi mücadelesini büyütme konusunda gerekli değeri bulacaktır. 

Son olarak bir şiirden bir bölüm okumak istiyorum.

"Onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak 

Halbuki biz sussak tarih susmayacak
Tarih sussa hakikat susmayacak" 

Keyfiliğin en zirve noktalarına yaklaşmış bulunuyoruz 

Soru: Efendim bugün Şevin Alaca da gözaltına alındı, kadın eşbaşkanın da gözaltına alınması Ayhan Bilgen'in istifa kararından bir değişikliğe yol açabilir mi? Ayhan Bilgen'in istifa kararıyla ilgili son durum nedir? 

Sancar: Ayhan Bilgen arkadaşımızla henüz görüşme imkanımız olmadı. Elbette avukatlar aracılığıyla ilettiği mesaj var, kamuoyu ile paylaştığı mesaj dışında da bize kısa bir değerlendirmeyi iletti ama bu şartlarda yüz yüze görüşme imkanımız olmadığı için gerekçelerini ayrıntılı olarak öğrenme imkanımız olmadı. Umarız bugün bir tutuklama olmaz, bütün arkadaşlarımız serbest kalır, o zaman Ayhan Bilgen arkadaşımızla da yüz yüze ayrıntılı bir değerlendirme yaparız. Bu iktidarın herhangi bir gerekçeye ihtiyacı yoktur; artık ne hukuk ne ahlak tanıyor. Dolayısıyla bugünkü operasyonu dünkü açıklamayla bağlantılandırarak hareket ettiklerini söylemek temelsizdir. Keyfiliğin en zirve noktalarına yaklaşmış bulunuyoruz bu iktidarın uygulamalarında dolayısıyla bu operasyon da aynı barbarlık, aynı keyfilik zihniyetinin bir başka ürünü bir başka yansımasıdır.

1 Ekim 2020