HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, TBMM'inde görüşülmekte olan İş Kanun ile Bazı Kanunlarda değişiklik(torba yasa)yasasının görüşmeleri sırasında söz alarak kapitalist ve emperyalist sistemde insan hayatının nasıl yok edildiğine dair konuştu.

Tüzel'in konuşması şu şekilde:

"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Torba yasanın bu maddesine ayrıntılı girmek istemiyorum çünkü ülkemiz iş cinayetlerini konuşuyor, sorguluyor, tartışıyor, olmaması için herkes temennide bulunuyor. Bu konuda en büyük görev ve sorumluluğun Mecliste olması gerekir. Bütün dünyada yani bu kapitalist, emperyalist sistemde her gün 6.300 işçinin iş kazası ya da bağlı meslek hastalıklardan dolayı öldüğü iddia ediliyor ya da raporlar bunu gösteriyor. Bu demektir ki her on beş saniyede bu dünyadan 1 insan göçüp gidiyor. Türkiye'deki karşılığı, günde 4 işçi, emekçi hayatını bu şekilde kaybediyor. Rakamlar çokça telaffuz edildi. Son ağustosta 158 işçi iş cinayetlerine kurban gitmiş. Tabii, inşaat sektörü bu açıdan en fazla kayıp veren sektör.

Önceki gün, bu ağır koşullarda çalışan ve Mecidiyeköy'deki katliamdan sonra isyan eden işçiler sokağa çıktılar. Onların nedenleri de çok çarpıcıydı; yemeklerinde böcek çıktı, kurt çıktı ve "Artık yeter!" diyerek sokaklara çıktılar, isyan ettiler. Kurtlu yemek, hayvanların dahi barınmayacağı yerlerde yatmaya zorlanmaları... İşte, bu Torunlar Towers'ta, rezidansta, yerin eksi 4'üncü katında, havasız, kimsenin yaşayamayacağı, nefes alamayacağı yerlerde, koğuşlarda, kendilerinin "hapishane" adı verdikleri yerlerde yaşamaya zorlanıyorlar 1.500 işçi; işte aralarından 10 tanesi, 11 tanesi hayatını kaybetti.

Torunlar İnşaat, işçilerin "hapishane" dediği yer birkaç gündür âdeta TOMA'larla, polis güçleriyle birlikte kuşatılmış durumda. Neden? Çünkü insanlar orada protesto yapmasın, protesto yapanlar da susturulsun, görülmesin.

Nedir bu korunan müteahhitlerin hükmü, hukuku? Son AKP iktidarı döneminde 15 tane müteahhit -bunlardan bir tanesi Cengiz-Kolin-Limak ortaklığı- biliyorsunuz bunların -işte, Torunlar da bunlardan bir tanesiydi- taşeron sistemiyle, özelleştirme yoluyla aldığı firmalardan bir tanesi Elektrik Dağıtım, BEDAŞ. BEDAŞ'ta işçiler iş sağlığı ve güvenliği talep ettiği için, İstanbul Avcılar'da 26 tane işçi yani "Ben tek başıma elektrik kesme, arıza giderme, sayaç okuma işlemi yapmayayım; bu güvenlikli olmuyor, yanımda bir tane daha işçi olmalı." dediği için, "İş sağlığı güvenliği hükümleri uygulansın." dedi diye kapıya konuldu.

Bunu yapan Cengiz-Limak-Kolin ortaklığı, baraj kapaklarını açarak, Antalya'da kanala devrilen işçi servislerini çalıştırarak, Samsun'da yine tonlarca ağırlıktaki o kapağın işçilerin üzerine devrilmesini sağlayarak, Adana'da Gökdere Barajı'nda işçilerin ölümüne yol açarak, en son İstanbul Boğazı'ndaki üçüncü köprü inşaatında; bütün buralarda, dünya zengini durumuna gelmiş bu 15 inşaat firmasından bir tanesi durumundaki bu konsorsiyum, işçileri cinayetle, kölece çalışmayla karşı karşıya getirmiş durumda.

Torunlar da bu dünya zenginlerinden bir tanesi, Mecidiyeköy'deki bu TOKİ inşaatını ve ihalesini alan. Forbes'in listelerinde 78'inci sırada. "Bunlara kim kol kanat geriyor?" dediğimizde, elbette arkasında, 62'nci Hükûmetin yeni Türkiye vadettiği, işte bu işçi cinayetleriyle, işçi ölümleriyle aslında acımasız bir manzara söz konusu.

Fırsatçılık bugün bu yasa görüşmelerinde de karşımıza geliyor. İşte, kamu düzeni ihtiyacı diye işçi yirmi dört saat çalıştırılıyor ama bir başka zaman kamu düzeni cam işçilerinin grevini yasaklamayı gerektiriyor. Bir başka zaman, burada olduğu gibi, bütün İnternet dünyasını kontrol altına alıp istediği vakit ona müdahale etme hakkını ya da müteahhitlere yeni rant alanları peşkeş çekmek üzere ilçe sınırlarını, mahalle sınırlarını değiştirmeyi beraberinde getiriyor. Bu cinayet, bu korku, bu şiddet düzeni elbette değişecek ama işçi mücadelesiyle, işçilerin örgütlenmesiyle, hak aramasıyla değişecek. Yoksa, Meclis aynı tas aynı hamam devam etmek niyetinde. Bunları sizlerle paylaşmak istedim."

10.09.2014