Yandaş medyaya iktidarın desteği ve muhalif medya üzerindeki baskılara ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir medyanın oluşması, iktidarın muhalif medya üzerindeki siyasi ve mali baskısının kaldırılması ve iktidar yanlısı medya organlarına hem kamu bankası kredileriyle, hem de reklam ilan kanalıyla iki koldan aktarılan kamu kaynaklarının bütün boyutlarıyla araştırılması, reklam ilan dağılımının doğru ve adil yapılmasının sağlanması amacıyla Meclis'e araştırma önergesi verdi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Yazılı, görsel ve sosyal medya alanında gazetecilik kimliği adı altında faaliyet gösteren kimi şahısların bakan, bürokrat ve organize suç örgütleriyle ilişkileri medya iktidar-ilişkilerinin bir başka boyutunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir medyanın oluşması, iktidarın muhalif medya üzerindeki siyasi ve mali baskısının kaldırılması ve iktidar yanlısı medya organlarına hem kamu bankası kredileriyle, hem de reklam ilan kanalıyla iki koldan aktarılan kamu kaynaklarının bütün boyutlarıyla araştırılması, reklam ilan dağılımının doğru ve adil yapılmasının sağlanması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.

GEREKÇE

Türkiye tarihinde medyanın konumu her dönem tartışma konusu olmuştur. Dönem dönem iktidar ilişkileri içinde bir aparata dönüşen özellikle ana akım medya, AKP iktidarıyla birlikte tekleştirilerek tek bir merkezden yönetilir hale getirilmiş, neredeyse her ana akım medya grubunda hükümet komiseri pozisyonunda kişiler görevlendirilmiş, siyasi iktidarın politikalarına uygun yayın yapmayan muhalif medya mecrası ise önemli oranda tasfiye edilmiş, iktidarın politikalarını eleştiren bir çok televizyon kuruluşu RTÜK’ün ceza kıskacına sokulmuş, kimi medya organları da kamu bankalarının kredileri kullanılarak el değiştirmesi sağlanmıştır.

Son aylarda iktidara yakın medya mensuplarının karıştığı suç iddiaları, içeriği suç oluşturan görüşmelerin ortalığa saçılması gibi birçok konu yine Türkiye’de medyanın geldiği korkutucu yer açısından trajik bir tablo ortaya koymaktadır.

Medya, bürokrasi ve siyaset üçgenindeki rant dağılımları belli bir ideolojik yakınlık, siyaseti dizayn ve toplum mühendisliğini amaçlamaktadır. İktidar yanlısı medyayı ödüllendirme, objektif yayıncılık yapan medyayı ise cezalandırma şeklinde vücut bulan demokrasi ve şeffaflıktan uzak otoriter anlayış sebebiyle medya bağımsızlığı ve tarafsızlığı aşındırılmıştır.

Yapılan çalışmaya göre; iktidarın politikalarını eleştiren gazetelere tek bir santim reklam verilmemiş iken, AKP-MHP ittifakının gayri resmi sözcülüğünü üstlenen ve ayrımcı dilden ayrılmayan gazeteler ise reklamlar üzerinden fonlanmaktadır. Kamu bankaları reklamları üzerinden sadece yazılı değil, görsel medya da fonlanmaya devam etmektedir.

Ortaya çıkan tabloya göre televizyonlar arasında kamu bankalarından en çok reklam alanlar sıralamasında ilk 10'daki 5 kanal iktidara ait Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. İktidar sahipliği ile bilinen bu medya grubunun yanı sıra yandaş diğer televizyon kanalları da aynı kaynaklardan pay almaktadır.

Öte yandan Doğan Medya’nın Demirören Medya’ya dönüşmesinde kamu bankası aracılığıyla kullandırılan 750 milyon doların geri ödenmediği, bu medya grubunda çalışan bazı kişilerin gazetecilik kimliği adı altında organize suç örgütleriyle, kara para trafiğinde ismi geçen şahıslarla ilişkisi bir bir ifşa olmasına rağmen iktidar medyasının yarattığı bu kirlenme araştırılmamakta, kamuoyuna açıklama yapılmamakta, tam tersine kapsamlı bir karartma uygulamaktadır.

Merkezde devam eden bu anlayış, yerel medya üzerinde de sürdürülmektedir. Yerel medya kuruluşları da iktidar tarafından havuç-sopa politikasına maruz bırakılmaktadır.

Medyanın da kirlendiği bir siyasal sistemde, halkın haber alma hakkı engellenir, kara propaganda ve manipülasyonlar iktidarlar için esas haline gelir. Bu siyasal sistemde demokrasi, hukuk ve özgürlükler hedef alınarak iktidarın siyasi hedefleri halkın çıkarlarının önüne geçmeye başlar. Kısa vadede iktidar bu durumdan nemalansa da orta ve uzun vadede söz konusu siyasal sistem çıkmaza girer. Bu çıkmazı gösteren koordinatlar, Türkiye’de yaşanmakta ve siyasal sistem sürdürülemez bir kriz haline işaret etmektedir.

Bu kapsamda, Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir medyanın oluşması, iktidarın medya üzerindeki siyasi ve mali baskısının kaldırılması ve yandaş medyaya kamu bankaları ve reklam ilan paylarıyla aktarılan kamu kaynaklarının doğru ve adil dağıtılmasının sağlanması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz.

Hakkı Saruhan OLUÇ - Meral DANIŞ BEŞTAŞ
HDP Grup Başkanvekilleri

8 Temmuz 2021