Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi doğrudan siyasete müdahaledir

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz, partimize açılan kapatma davasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Davanın seçim sonrasına bırakılmasını talep eden komisyonlarımız ve avukatlarımız konuya ilişkin Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcümüz Nuray Özdoğan, Milletvekilimiz Mehmet Rüştü Tiryaki ve avukatlarımız katıldı. 

Mehmet Rüştü Tiryaki: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi kapatma davasına siyasi müdahaledir 

Biliyorsunuz daha doğrusu basında yer aldığı kadar bizler de biliyorduk ve resmi bir tebligat bekledik ama biz henüz tebligat yapılmadı. Basın yayın organlarında bir dizi haber yer aldı, bize herhangi bir tebligat yapılmadı, biz doğrudan AYM’ye bir başvuru yaptık. Özü itibariyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu talebinin AYM’nin kuruluş yasasına ve ceza yasasına aykırı olduğu yönünde tespitimiz var. Başsavcının talebinin doğrudan siyasete müdahale anlamına geldiğini söyledik. 

Bu talep küçük ortağın çağrısı üzerine yürütüldü 

Olağan koşullarda yapılacak seçimlere 6 aydan kısa bir süre kaldı. Daha erken bir seçimin yapılması tartışması sürüyor. Bugün de iktidarın küçük ortağının böyle bir çağrısı olduğunu gördük. Başsavcının seçimlere müdahale anlamına gelecek, seçim yarışının adil bir biçimde yürütülmesinin önüne geçecek bir talepte bulunmuş oldu. Bu talep de ikitdarın küçük ortağının çağrısı üzerine yürütüldü.Hem siyasal olarak seçimlere müdahale hem de anti demokratik bir uygulama anlamına geldiğini söyledik. Hukuksal olarak dayanaktan yoksun olduğunu söyledik. 

AYM hesaplara bloke konulması talebini incelemeden reddetmelidir

Bu sabah AYM’ye resmi olarak başvuruda bulunduk ve bir dizi talebimiz oldu. Bu taleplerin ne olduğunu da birazdan paylaşacağız. Bu davanın açılması, Türkiye’de zaten sınırlı olan demokrasiye bir müdahale anlamına geliyor. Bugün seçimlerin arifesinde HDP’nin hazine yardımının kesilmesi ya da hesaplarının bloke edilmesi de doğrudan müdahale anlamına geliyor. Umarın AYM bu talebi incelemeden reddeder, aksi bir karar AYM’nin seçimlere müdahale etmesi anlamına gelecektir. 

Anayasa 69/7 açık, kapatma davası sürerken hesaplara bloke konulması talep edilemez

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcümüz Nuray Özdoğan da şunları söyledi: 

Halkların Demokratik Partisi için yürüyen kapatma davası gelinen aşama itibariyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi, zaten siyasi bir süreç olarak tanımladığımız iddiamızın altını kalın bir şekilde çizmiş oldu. Vekilimizin de söylediği gibi bir seçim sürecindeyiz ve HDP'ye yönelik kapatma davası yanı sıra siyasetçilerin halen tutuklu olması Kobanî davasında gelinen süreçte iktidar HDP’nin olmadığı bir seçim süreci istemektedir. Bunu da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının eliyle yapmak istemektedir. Biz hep söyledik, yargı siyasetin aracı olmasın, siyasetin eli olmasın. Kapatma davası ne yazık ki birçok başlıkta basınla paylaşılan ve bizim sonradan duyduğumuz bir şekilde gerçekleşiyor. Seçimi kazanmanın aracı haline dönüştürülmüş durumunda. Başsavcılık hukuksal bir merci, hukuksal mevzuatı bilmeyen bir kurum değil, mevcut yasada, anayasada kapatma davası sürerken bir partinin hesaplarına bloke konulması ya da hesaplarının kesilmesi söz konusu olamaz. Anayasa 69/7 açık. Başsavcılık bu maddeyi bilmektedir ve bunu bile bile siyasetçilerin açıklamalarının akabinde bir talepte bulunmaktadır. Siyasetçilerin açıklamalarını takip eden bir Yargıtay Başsavcılığıyla karşı karşıyayız. Hukuksal süreçleri değil siyaseti veri alan bir Başsavcılık var karşımızda. HDP gibi güçlü bir siyasi gelenek elbette yardımlarla, hazineden alınan paralarla kurulmadı. Halkın emeği ve mücadelesiyle kurulan bir partidir. Hazine yardımı da hak edilen meşru bir haktır. Partiye yönelik sopa gösterme politikası karşılık bulmayacaktır. Elbette HDP ve HDP siyaseti devam edecektir. 

Bu talebin hukuksal bir yönü bulunmuyor

Avukat Özgür Erol ise şunları söyledi:  

Bu iki yıldır süren kapatma davası periyodunda HDP’ye dönük ciddi bir siyasi kampanyanın yürütüldüğüne tanık olduk. Bu siyasi kampanya çeşitli gerekçelerle örülmeye çalışıldı. Geldiğimiz bu noktada HDP’nin hazine yardımı alacağı hesaplara bloke konulması talebi artık son noktayı ifade ediyor. Hukuksal bir yönü bulunmayan bir talep. Mart 2021’deki ilk iddianamede bu talep öne sürüldü ama iddianame reddedildi, Haziran 2021’deki iddianamede bu talep yenilendi ve AYM tarafından reddedildi. Aradan geçen bir buçuk yıldan sonra davada ne tür yeni bir durum oldu da başsavcılık bu talebi yenileme gereği duydu? Yeni olan tek şey seçim sürecine gelinmiş olması. Yasal veya anayasal bir temeli olmayan bu talebi incelenmeksizin reddini talep ettik. 

Bize yapılan bir tebligat bulunmuyor

Bu talep hakkında bizim yasal olarak herhangi bir bilgimiz mevcut değildi. Bize yapılan bir tebligat bulunmuyor. Bugün itibariyle biz basına yansıyan böyle bir talep varsa reddedin dedik. Aksi bir kanaatte iseniz o zaman öncelikle Başsavcılığın talebi, talebinde sunduğu yeni evrak ve belgeleri bize tebliğ edin, inceleyip görüşlerimizi sunalım. Bizi bu meselenin yargılanan tarafı olarak, dışında tutmaktan vazgeçin. Ondan sonrasında bizim görüşlerimizi de aldıktan sonra bir karar kuracaksınız, kurmak durumundasınız dedik. 

Bununla beraber şöyle bir kritik gelişme var. Kapatma davasında 10 Ocak’ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM’de sözlü görüşlerini sunacak. Bu artık son merhalelerden biridir. Bundan sonrasında da HDP adına bu görüşler sunulacak, bu aşamaya gelmeden bu talebin apar topar sunulmuş olması, bu işleyişlerin iç içe geçmesine yol açıyor. 

Yargıtay'ın mütalaa prosedürü ertelenmelidir 

Öncelikle bu taleple ilgili hususun netleşmesi gerekir. Bu husus netleşmeden, bu hususta ya red kararı verilecek ya HDP’nin görüşü ve savunması alınacak. Ya da bu süreçler tamamlanmaksınız bunun üstüne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının dinlenmesi prosedürü işletilemez. Dolayısıyla bu karara dair bir incele yapılacaksa, Yargıtay'ın sözlü mütalaa prosedürünün de ertelenmesi gerekir. Mevcut dilekçemizin içeriğindeki talepler bunlar. Bizim talebimiz, bu demokratik toplum değerlerine taban tabana ters olan ve HDP’yi bu yargılama sürecinde son derece dezavantajlı durumuna düşürecek, seçim sürecinde dezavantajlı duruma düşürmeye yönelmiş bu talebin AYM tarafından reddedilmesi yönündedir.

AİHM Yüksekdağ ve Demirtaş kararlarıyla birlikte HDP hakkında yürütülen kapatma iddiaları çöktü

Nuray Özdoğan: Yakın zamanda AİHM’den önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ ve 13 vekilimize dair bir karar çıktı. Sayın Demirtaş kararıyla benzer bir karar çıktı. Bu kararın anlamı şuydu; kapatma davasının konusu olan tüm olgular AİHM önünde ihlale yol açan bir karar vermesine sebep oldu. AİHM, Demirtaş kararında olduğu gibi iktidarın müdahalesini siyasi bir müdahale olarak gördü ve bu yargılamaları AİHM sözleşmesinin 18’inci maddesinin ihlali olarak gördü. Bu yargılamaların altında yatan sebebin siyasi olduğunu düşünüyoruz dedi. Kararların özeti budur. Bu karar yeni çıktı. AYM de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da bu kararlara hakimlerdir, biliyorlardır. Sürecin tamamı AİHM kararıyla birlikte hukuka aykırı hale gelmişken, AYM’nin kapatma davasını sürdürüyor olması bu konudaki siyasi müdahalelere kendisini açık hale getirmiş olmasını dikkatinize sunuyorum.

3 Ocak 2023