Yiğitalp: Bu rejim değişikliğinin getireceklerini Kürdistan’da uzun süredir yaşıyoruz


Diyarbakır Milletvekilimiz Sibel Yiğitalp, Sur’da yaşayan çocukların gayrımeşru bir şekilde arandığı, kıyafetlerini çıkarmaya zorlandığı videoları Meclis’te gündeme getirdi. Sosyal medyada servis edilen, çocuk hakkı ihlalinin görünür olduğu, savaş suçu niteliği taşıyan bu videolara ilişkin hiçbir işlem yapılmadığını ifade eden Yiğitalp şöyle konuştu: 

Sur'da 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra, yasağın 94'üncü günü mahalleden bana bir telefon geldi, orada dediler ki: "Biz burada 50'den fazla kişiyiz, burada çocuk ve gebeler var, yaralılar var; bir koridor oluşturulsun ve biz bunları buradan çıkaralım." O dönemin Vali Yardımcısını, Valisi dâhil, Kamu Güvenliği Müsteşarlığına kadar her tarafı aradık, ulaşmaya çalıştık; hiçbiriyle iletişim kuramadık. En son, bir şekilde Adalet Bakanı Sayın Bozdağ'ın korumasının üzerinden Adalet Bakanına ulaştım; bu mahalleden gelen bir telefonda 50'den fazla insanın olduğu, bunların içinde çocuk ve gebelerin olduğu, yaralıların olduğu ve bir koridor oluşturulması gerektiğini izah ettim. 

Gençler, çocuklar çırılçıplak soyuldu, incitildi

Onlarca girişim, onlarca tanıklık sonrasında oradan çocuklar, gençler, kadınlar çıktı. O gençler, o çocuklar çırılçıplak soyuldu, resimleri sosyal medyaya atıldı ve JÖH'ün, PÖH'ün hesapları üzerinden inanılmaz kirli bir propagandaya dönüştü. O çocukların videolarını, o çocukların nasıl incitildiğini, nasıl ırkçı, cinsiyetçi küfürler edildiğini hepiniz izlemişsinizdir. 

Bugün, bu çocukları, oradaki çocukları videoya veren, çırılçıplak servis eden ve bunun üzerinden, sosyal medya hesaplarından bunu paylaşan ve bunun altına bizim hesaplarımız da dâhil olmak üzere her türlü ırkçı, cinsiyetçi küfürler eden bir güruh var ama bir gün bir güruha karşı bir işlem yapıldığını görmedik, duymadık. 

Bu rejim değişikliğinin getireceklerini Kürdistan’da uzun süredir yaşıyoruz

Tekçi, cinsiyetçi, hiçbir farklılıkları görmeyen, hiçbir farkı gözetmeyen, tek başına, kendisinin sesi olan bir zümreye hitap eden bir Anayasa'ya, tırnak içinde bir "rejim uygulaması"na dönüştü. Bunu biz Kürdistan'da uzun süre yaşıyorduk ve bunu anlattığımızda insanlar bunun sahici olup olmadığını tartışmaktan çok, hemen bir itiraza, yargılamaya başlıyor, tepkiler gösteriyordu. 

Oysa Kürdistan'da bir Kürt sorunu var arkadaşlar ve bu, siyasi sorundur. Bu siyasi sorunun arka planı da tarihseldir ve bu tarihsel sorunun da tek çözümü, yegâne çözümü siyasi çözümdür. Bugün bu siyasi çözümün tam fırsatı olmuşken, Anayasa değişikliği bunun için bir fırsatken AKP kendini yasal güvence altına almaya, geçmişte işlenmiş insanlık suçlarını bir şekilde görmezden gelmeye ve saklamaya gayret ediyor. 

Keşke çalışma azminizi akan kanın durmasına harcasanız 

Bu yasayı belki buradan çok zorlama bir şekilde, zorla rıza üreterek çıkarmaya çalışıyorsunuz, bunu da görüyoruz. İnanılmaz bir çalışma azmi var. Keşke bu çalışma azmi bu ülkenin bu akan kanını durdurmaya, ekonomik yoksulluğunu, ekonomik krizini oturup çözmeye yönelik olsaydı. Ama bu azim nedense sadece kendi iktidarını güçlendirme üzerinden gelişmiş. 

15 Ocak 2017