Yiğitalp: İş cinayetlerinde can kayıpları savaş ölçeğinde

Diyarbakır Milletvekilimiz Sibel Yiğitalp, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı ve şu ifadeleri kullandı: 

Şimdiye kadar bugün hariç 27 başkanlık, kurul; 7 bakanlık bütçesi 60 saat içerisinde konuşuldu. Bunlar konuşulurken STK'ların, sendikaların, odaların, muhalif kesimin ve bu minvalde söyleyebilecek sözü olan hiçbir insanın düşüncesi burada yok. Olağanüstü hâlin herkes için rutine döndüğü bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki az önce işkence var mı, yok mu, yapıldı mı tartışması vardı. Muğla'da 7 insan çırılçıplak soyulup işkence yapıldı mı, yapılmadı mı? Bu, işkence midir, değil midir? Buna cevap verilmesi gerekirken arka planı dolduran, rutin, bilindik, klişeleşmiş, halkta artık bir karşılığı olmayan bir sürü sözle açıklanmaya çalışıldı. "Arkasına, önüne bakmıyorum. İşkence olarak bakmıyorum" gibi birtakım yaklaşımlar bir trajedidir. Özellikle hukukçuların bunun üzerinden bir cümle kurmasını beklerim.

İş cinayetlerinde can kayıpları savaş ölçeğinde 

Resmi verilere göre işsizlik oranı, eylül döneminde 10,6 düzeyinde gerçekleşmiştir, her 5 gençten 1'i işsizdir. Genç kadınlarda ise işsizlik oranı yüzde 36'dır. TÜİK'in açıkladığı işsiz sayısı 3,4 milyon ama DİSK-AR'ın raporuna göre, gerçek işsiz sayısı ise 6 milyona yakındır. Bu sayı içerisinde çalışma yaşamında erkeklere göre çok daha dezavantajlı konumda olan kadın işsiz oranı 14,9 iken, kentsel kadın eşitsizliği ise yüzde 34,2'dir. Bununla birlikte, aslında kadına nasıl bakılıyor? Kadının ekonomideki, çalışma hayatındaki yeri nedir, nasıl bir siyaset üretiliyor? En başta şunu söyleyelim: Şu ana kadar AKP'nin 15 yıllık iktidarı döneminde 20 binin üzerinde insan iş cinayetinde hayatını kaybetmiştir. Bir savaş ölçeğinde can kaybı vardır. Bunu tartışmak istediğimizde bile herhâlde bunu da başka bir şeye bağlarsanız ama hiç olmazsa buna bari bir cümle kurun. Yani 20 binden fazla insan niye hayatını kaybetti? Biz burada ne yapalım? Bunu söyleyin bari. Buna da bir cevap vermiyorsunuz. Her şeyiyle inanılmaz üzücü bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar çırılçıplak soyuluyor, bunu tartışmak istemiyorsunuz. 20 binden fazla insan öldü diyorum, 15 yılda 20 binden fazla insan öldü ve iş cinayetinden öldü. "Bunlara karşı bir denetim mekanizması oluşturalım" diyorum, maalesef o da yok.

Mesela, Dünya Ekonomik Forumu Global Gender Gap Endeksi'nde küresel ücret eşitsizliği, endeks olarak, 2016 sıralamasına göre, Türkiye 144 ülke içerisinde ücret eşitsizliğinin en yüksek olduğu 15'inci ülke. Bizimle beraber kim var bu listede, Bahreyn, Mısır, Umman, Ürdün, Arabistan, Fas ve Yemen var. Bu endeks bize ne söylüyor? Dünyada kadınlar ile erkeklerin eşit iş yapmalarına rağmen aldıkları ücretlerin arasındaki farkın en yüksek olduğu 15'inci ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor.

Bir başka örnek daha vermek istiyorum. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımı ve istihdamı bakımından hem Avrupa'da hem OECD ülkelerinde dünyada 189 ülke arasında sondan 20'nci. Türkiye kadın istihdamında sadece Suriye, Irak, Yemen, Pakistan, Moritanya gibi bazı Orta Doğu ve Asya, Afrika ülkelerini geride bırakacak düzeyde bir başarısızlığa yani çok büyük bir başarıya sahip; çok demokratik, insanlar ölmüyor. Herkes düşüncesini özgürce ifade ediyor, öyle ki üç yıl önce söylediğinin üç yıl sonra daha üstünü söyleyebiliyorsun.

Yine, mevsimlik işçiler de 300 bin olarak gösteriliyor Bakanlıkta ama gerçekte de 1 milyonun üstünde mevsimlik işçi var. Bu mevsimlik işçilerin yaşam biçimi nedir? 6,5 milyon insan nerede yaşıyor? Sağlığa, eğitime erişimi nedir? Buna dair bir politika var mı? Çalışma Bakanlığının da bunun üzerinden bir söz kurmasını bekliyoruz.

Çocuk işçilere karşı nasıl bir projeksiyonunuz var?

Çocuk işçilerden bahsetmek istiyorum. Çocuk işçiler, bakın, en önemli trajedi burada yatıyor. Lütfen dinleyin, lütfen, bunu ön yargısız bir dinleyin. Bir bakın, nasıl bir politika ürettiğinizi bir görün.

DİSK GENEL İŞ'in hazırladığı Türkiye'de Çocuk Olmak Raporu'na göre, çocuk işçi sayısı 2 milyon, yüzde 78'i kayıt dışı, her 10 çocuktan 8'i kayıt dışı çalışıyor. Genç işçi sayısı 708 bin; 558 bin kayıt dışı, 150 bini sigortalı. 2013'te en az 59 çocuk, 2014'te en az 54 çocuk, 2015'te en az 63 çocuk, 2016'da en az 56 çocuk, 2017'nin on bir ayında ise en az 49 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu çocuklar okula gitmiyor. Bu çocukların geleceğini nasıl tahayyül ediyorsunuz? Madem ki bu böyledir, çocuklar bir ülkenin geleceğidir, çocukların yaşamını tarlalarda, iş cinayetlerinde, çocuk gelin olarak ya da kayıtsız, güvencesiz yerlerde mi kurguluyorsunuz? Çocuklar için ne vadediyorsunuz? Hükümet olarak çocuklar için ne vadediyorsunuz? Hükümet olarak kadınlar için ne vadediyorsunuz? Hamaset yapmadan ne yaptığınızı burada anlatırsanız biz de sizinle bununla ilgili tartışmaya gireriz.

Diyordunuz ya "Oğlan bizim, kız bizim; biz çalarız, biz oynarız." Bu böyle değil yani, böyle hayat sürmez. Biz burada oldukça bunun muhalefetini yapacağız. Çocuk işçiler üzerinden, özellikle bir kadın bakan olması sebebiyle buna dair hassasiyetini düşünerek, nasıl bir planlamanızın olduğunu özellikle sizden istirham ediyorum; bunu dair nasıl bir planlamanız var, bu çocuk işçilere karşı nasıl bir projeksiyonunuz var? Lütfen, bu konuda bize bilgi verin. Çünkü daha geçen ay, 9 Kasımda Urfa'nın Harran ilçesinde pamuk tarlasında çalışan 14 yaşındaki Beşar Güneş dinlenmek üzere girdiği pamuk yığınlarının arasında uykuya daldı ve diğer işçiler topladıkları pamukları onu fark etmedikleri için üzerine attılar ve o çocuk havasız kalarak hayatını yitirdi. Şimdi, çocuklar böyle bir durumda. Çocuklar açısından, gelecek vadeden hiçbir şey, maalesef, göremiyoruz. OHAL'le normalleştirmeye çalışma halleriyle de bu iş yürümez, sürdürülemez ve sizler de bunu yürütemiyorsunuz, yapamıyorsunuz.

Fedakarlığı asgari ücretliler mi yapacak?

Çalışma Bakanının emekçiler üzerinden bir cümlesi olmuştu, çok talihsiz bir cümle, dedi ki: "Biz işçi ve işverenden fedakârlık bekliyoruz. Karşılıklı fedakârlık aslında birlikte kazanmayı getirir" Doğrudur. Fedakârlığı kim yapacak? Asgari ücretli mi yapacak ya da böyle, az önce bahsettiğim güvencesizler mi yapacak ya da "657" dedikleriniz, her gün özelleştirdikleriniz mi yapacak? Birileri 45 milyarlarla, 50 milyarlarla konuşurken, oynarken, milyarlarca, trilyonlarca saatlerle gelip burada bunun pozunu verirken ve en küçük bir soruşturmaya tabi tutulmazken onların vebalini milyonlarca insan mı çekecek? Nasıl olacak? Hangi fedakârlıktan bahsediyoruz? 

Bu ülke emekçiler için vergi cehennemine döndü 

Fedakârlık değil, olması gereken şudur: Eşit, güvenceli ve özellikle kadın özgürlükçü bir siyaset izlemenizi istiyoruz. Bunun da yolu, yöntemi bellidir, açıktır. Bir an önce bu yolsuzluklar, hırsızlıklar üzerindeki yaklaşımınızı, tutumunuzu netleştirip milyon dolar üzerinde hırsızlık, yolsuzluk yapan bakanların veya bunun üzerinde ifade kuran kimse, onların ne dediğini, muhatapları üzerinden nasıl bir noktaya geldiğini burada bir açıklamanızı öneririz. Bu ülke sizler için vergi cennetidir çünkü vergilerinizi burada yatırmıyorsunuz ama bizim için vergi cehennemine dönüştü, emekçiler için vergi cehennemine dönüştü.

Buradan hareketle şunu söylüyoruz Halkların Demokratik Partisi olarak: Güvenceli, eşit, eşitlikçi bir siyaset yapmanızı ve insan odaklı bakmanızı temenni ediyoruz. 

16 Aralık 2017