Eş Genel Başkanımız ve İstanbul Milletvekili Adayımız Selahattin Demirtaş'ın katılımıyla Bağcılar Meydanı'nda İstanbul 3'üncü bölge mitingimiz yapıldı. Demirtaş, Erdoğan'ın Mercedes hediye edeceğini açıkladığı Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e "Sırat Köprüsü'nden Mercedes'le geçilmiyor" diye seslendi.
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın yanı sıra birçok yöre derneği, il ve ilçe örgütü üyelerimizin de katılımıyla Bağcılar Meydanı'nda İstanbul 3'üncü bölge mitingi gerçekleştirildi. Yurttaşlara 7 Haziran'da mühürü partimize vurmaya çağıran Demirtaş, "Oy verme kabinine girdiğinizde, pusula önünüze geldiğinde vicdanınızla baş başasınız. O gün sultan sizsiniz. Mührü doğru yere basın, sultanın kim olduğunu onlara gösterin" dedi.
Bizler o barajı hep birlikte Ermeni'si, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı olarak yıkacağız. Soframız herkese açık. Bir tek kişi var, soframızda ona yer yok. Onu başkan yaptırmayacağız
Mitingin açılış konuşmasını İstanbul İl Eşbaşkanlarımız Ayşe Erdem ve Cesim Soylu'nun yapmasının ardından İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayımız Levent Tüzel söz aldı. Bursa'daki metal direnişini selamlayan Tüzel, "HDP halk sevgisiyle yola çıktı. Halkı, emeği yanımıza alarak iktidara yürüyeceğiz. Artık bu hırsız takımı halka hesap vermeli diyenlerle hep birlikte birleşmeye, zafere. Kazanan biz olacağız" diye konuştu. Milletvekili adaylarından Garo Paylan ise, "Bizler o barajı hep birlikte Ermeni'si, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı olarak hep birlikte yıkacağız. Soframız herkese açık. Bir tek kişi var, soframızda ona yer yok. Onu başkan yaptırmayacağız" dedi.
Milyonlar sel olup barajları yıkmaya geliyor
Konuşmasına alanda bulunan kadınları selamlayarak başlayan Grup Başkanvekilimiz ve İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayımız Pervin Buldan ise İzmir'de 100 bini aşkın kişinin katılımıyla yapılan HDP mitingini hatırlatarak, "Milyonlar sel olup miting meydanlarına akıyor. Barajları yıkmaya geliyor. 7 Haziran'da ezilen tüm halklarla birlikte el ele, yürek yüreğe vererek bu zaferi hep birlikte elde edeceğiz" dedi.
AKP, kendilerine verilen desteğe adaletsizlikle karşılık verdi
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş da hükümetin, devletin tüm imkanlarını ele geçirerek, kendi iktidarı ve yakınları için kullandığını şu sözlerle ifade etti: “Bunu sadece biz değil hepiniz görüyorsunuz. Hükümetler, iktidarlar, devlet yöneticileri temsil ettikleri milleti, halkı doğru temsil etmek istiyorlarsa hakla aralarına mesafe koymamalı, halk nasıl yaşıyorsa öyle yaşamalı. Adil olması lazım her şeyden önce adil. Kendisine oy veren ve vermeyen arasında, kendisi gibi düşünen ve düşünmeyenler arasında ayrım yapmaması lazım" diye konuştu. Bir devletten beklenen en önemli şeyin adalet olduğu vurgusunu yapan Demirtaş, "Adalet duygusu sarsılırsa o devletin bütün yurttaşları zulüm görür. 2002'de AKP'ye oy verip iktidara getiren halkımız AKP'ye oy verirken 'adaletsiz davran, zulüm yap, hırsızlık yap, rüşvet ye' diye oy vermedi. Oy veren insanların bir beklentisi vardı. Ama onlar kendilerine verilen desteğe adaletsizlikle karşılık verdiler" ifadesinde bulundu.
Yaptığınız yollar için sağ olun; ama yolsuzlukları sizin burnunuzdan getirmek bizim boynumuzun borcudur
Yol yaptınız diye yolsuzluğunuzu hoş görmek zorunda değiliz
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafında miting meydanlarında sık sık dile getirilen, "Yol yaptık, havalimanı yaptık" açıklamalarını hatırlatan Demirtaş, "Bunlar diyorlar ki 'biz cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayan hizmetleri yaptık o nedenle yolsuzluk, rüşvet bizim hakkımız'. 'Biz yol, havaalanı yaptık ya o yüzden biz çalabiliriz, bize haram değil' diyorlar. Yol yaptınız diye yolsuzluğunuzu da hoş görmek zorunda değiliz. Biz vicdanlı bir hareket, vicdanlı bir partiyiz. Yaptığınız yollar için sağ olun; ama yolsuzlukları sizin burnunuzdan getirmek bizim boynumuzun borcudur" dedi.
Erdoğan inanç ayrımı yapıyor
Demirtaş,"İktidarı ele geçirince zulüm yapmak kadar ahlaksızca bir şey olur mu? Kendisine oy vermeyenleri vatan haini ilan ediyor. Aynı inançtan olmayanları meydanlarda yuhalatıyor. Hepimizin kimlikleri inançları aynı olmak zorunda değil. Ben benim mezhebimden olmadığı için, benim gibi yaşamıyor diye hakaret etmeye hakkım var mı? Biz bütün inançlar kardeş olsun diyoruz. Bu sadece HDP'nin programı değil Allah'ın kelamı. Bunu bir suçmuş gibi meydanlarda bizi yuhalatıyorlar. Ben de Müslüman'ım ama benim dinimden olmayan benim kardeşimdir, onu meydanlarda yuhalatmam, yuhalatılmasına da izin vermem" dedi.
Ekmekten aştan önce barış
Açlık ve yoksulluk sorununun çözümünün gerçek ve demokratik bir barıştan geçtiğini vurgulayan Demirtaş, "Barış ekmek, aş, iş; bunlar ancak birlikte olursa barış mümkün olur. Savaşın ortasında karnın doysa ne olur doymasa ne olur. Barış ve ekmek bir arada olmalı. Karnımız doymalı ama onurluca olmalı, kardeşçe olmalı" ifadesinde bulundu. Ülke barışı sağlandığı takdirde istihdamı yaratmanın kolaylaşacağını söyleyen Demirtaş, "Orduya, tanka, copa, gaza harcanan paraları size, gençlere, kadınlara harcayacağız. Barış içindeki toplumda panzere, gaza gerek yoktur. Silaha, kurşuna, mermiye gerek yoktur. Onların harcamasını yarı yarıya bile indirsek işsiz genç kalmaz. Taşeron işçiler kadroya alınır. Emekli aylığı bin 800 TL'ye çıkar" diye konuştu.
Atanamayan öğretmenlere müjde
Ataması yapılmayan öğretmenlere seslenen Demirtaş, "Haziran ayında parlamentoda güçlü şekilde yer alırsak Temmuz ayında ataması yapılmayan bütün öğretmen arkadaşlarımız görev başı yapacak" dedi.
Sırat Köprüsü'nden Mercedes'le geçilmiyor haberin olsun
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle alınan bir Mercedes hediye edeceği açıklamasına da değinen Demirtaş, "Bu lüks, bu israf bu yoksul halkın karşısında bu afra, tafra suç haram değil midir, günah değil midir?" diye sordu. Dermirtaş, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'e de seslenerek, "Sana özel zırhlı, lüks Mercedes armağan edecekmiş. Sen bir din adamısın acaba bu Mercedesin zırhı seni günahlardan koruyor mu? O zırh günahları geçiriyor mu, geçirmiyor mu? Halkı böyle fakir, fukara olan bir ülkede bu israfı niye halkın gözüne sokuyorsunuz? Ayıptır ayıp. Sevgili hocam Sırat Köprüsü'nden Mercedes'le geçilmiyor haberin olsun. Sırat köprüsünde buradaki fakir fukara ile aynı şartlarda geçeceğiz hepimiz. Fakat bu halk bu çirkinliği bu hakareti elbette ki bu dünyada cevabını verecek" diye konuştu.
Mührü doğru yere basın, sultanın kim olduğunu onlara gösterin
7 Haziran'ın Türkiye halkları için fırsat olduğunu belirten Demirtaş, "İnanın ki sizler doğru bir tercihte bulunursanız, burnu kibirden uzamış olanlara elinizdeki mühürle bir ders verirseniz herkes için iyilik yapmış olursunuz. Bir iktidar güç zehirlenmesi yaşıyorsa, yolsuzluğu, hırsızlığı normalleştiriyorsa ve o toplum o hükümete bir ders vermezse yozlaşma sokağa, halka yayılır. Hırsızlık kültürü toplumsal bir kültüre dönüşür. Oy verme kabinine girdiğinizde, pusula önünüze geldiğinde vicdanınızla baş başasınız. O gün sultan sizsiniz mührü doğru yere basın, sultanın kim olduğunu onlara gösterin" ifadesinde bulundu.
AKP, İsrail işbirliği yüzde 50 arttı
Demirtaş, şöyle devam etti: "Bir yönetici yalan ve iftiraya sarılmışsa ondan korkun. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na yalan söylemek yakışmaz. Sadece Mavi Marmara katliamından sonra AKP ile İsrail arasındaki ekonomik iş birliği yüzde 50 arttı. Şimdi çıkmış beni kafir ilan ediyor. Benim Musevi kardeşlerimize, Yahudi kardeşlerimize hiçbir lafım yoktur. Herkesin inancı kendinedir. Sen bizi İsrail ile işbirlikçi gibi gösterip alttan İsrail hükümetiyle askeri ve ekonomik işbirliği yaparken utanmıyor musun peki?"
Türkiye'nin Filistin halkına yardım için toplanan Gazze Konferansı'nda Filistin halkına 200 milyon dolarlık yardım sözü verdiğini ancak bu sözü de yerine getirmediğini vurgulayan Demirtaş, "Kafir dediği ülkelerin tamamı gönderdi parayı. Göndermeyen ülkeler Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Türkiye. Gazze'ye söz vermesine rağmen tek kuruş göndermeyen ülke Türkiye. 200 milyon sizin çerez paranız bile değil, göndersene mazlum halka söz verdiğin parayı, niye göndermiyorsun? Suudi Arabistan kralları tuvaletleri altından olmazsa oturmuyorlarmış. Altından klozete para var ama Gazze'ye gelince yok. Yoksul her gün daha yoksullaşıyorsa, esnaf çiftçi her gün daha da yoksullaşıyorsa o devlette artık çürüme başlamış demektir. Bunun çaresi de sandıktır. Siz mührü doğru yere bastığınızda bu iş bitecek" diye konuştu.