Diyarbakır Milletvekilimiz Ziya Pir, Amasya E Tipi Kapalı Cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin Adalet Bakanı Kenan İpek'in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Önergenin gerekçesi şöyle:

Amasya E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan tutsaklar, çeşitli hak ihlallerine maruz kaldıklarına ilişkin Özgürlükçü Hukukçular Derneği’ne( ÖHD) Ankara şubesine başvuru yapmıştır. Yapılan başvurular üzerine; 01.07.2015 tarihinde Amasya E Tipi Kapalı Cezaevine yerinde tespit yapmak üzere giden ÖHD’lilerin yayınladığı rapora göre; söz konusu cezaevinde D-5 ve D-8 koğuşunda tutsaklar “yaklaşık son 1 aydır cezaevi idaresi tarafından zorunlu olarak ''cezaevi-hükümlü kimliği taşıma ve gösterme'' uygulamasının getirildiğini, cezaevi içerisinde bu kimliklerin tutuldukları koğuş dışındaki tüm yerlerde (ortak alan, sosyal faaliyet alanı, telefon görüşmeleri, ziyaretçi görüşmeleri gidiş gelişlerinde) sürekli olarak mahpuslarca görevliye göstermek suretiyle cezaevi idaresince zaruri kılındığını, bu uygulamaya uymadıklarından ötürü mahpusların sosyal faaliyetlere, ortak alana, revire ve doktor kontrolüne çıkarılmadıklarını böylelikle kendilerinin fiili tecride maruz bırakıldıklarını” belirtmişlerdir.


Raporda belirtildiği üzere tutsaklar “ayrıca bulundukları cezaevinde sağlık haklarının uzun süredir çok ağır şekilde ihlal edildiğini, cezaevinde bulunan revire dahi taleplerinin ardından çok uzun bir süre sonra çıkarıldıkları, etkili bir tedaviye tabi olmadıklarını, ilaçlarını geç temin edip ya da hiç temin edemediklerini, götürüldükleri Amasya Devlet hastanesinde de tedavi esnasında kelepçelerinin açılmadığını bu nedenle sağlık haklarının çok ciddi ve keyfi bir şekilde ihlal edildiğini, kötü muamele, işkence ve onur zedeleyici eylemlere maruz kaldıklarını” ifade etmektedirler.


Bunlara ek olarak, tutsaklar, Amasya Cezaevinde kısa süre önceye kadar başgardiyan olarak bulunan Ünal Kalleci isimli gardiyanın sürekli olarak kendilerine kötü muamelede bulunduğunu, keyfi aramalar yaptığını, aramalar esnasında sürekli olarak tutsaklara yönelik provakatif hareketlerde bulunduğunu, mahpusların mahpus yaşamını zorlaştırdığını beyan etmişlerdir. Ünal Kalleci isimli gardiyanın son dönemlerde revirde görevli olduğunu, Ünal Kalleci'nin revirde olmasından ötürü görevini kötüye kullanarak mahpusların revire çıkışlarını engellediğini, tutsaklara sürekli olarak zorluk çıkarttığını, ilaç teminini geciktirip ya da tamamen engellediğini dile getirmişlerdir.


‘Anayasanın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü’nü düzenleyen MADDE 11’de ifade edildiğine göre “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” Bununla birlikte, yine anayasa’nın mad. 90/5’te belirtildiği gibi “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” denilmektedir.


Hakların korunması ile ilgili hükümler ile ilgili bölümde ‘Kanunî hâkim güvencesi’ni düzenleyen mad. 37’de “Hiç kimse kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz” denilmektedir. Ayrıca Anayasa’nın Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığını düzenleyen madde 17’de ifade edildiği gibi “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.”


Yukarıda ifade ettiğimiz anayasa hükümleri dışında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da infazın temel ilkelerini düzenleyen mad.2’de belirtildiği gibi “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.” Ayrıca “insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir” denilen “cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilir” denilmektedir.


Ziya Pir Adalet Bakanı'na şu soruları yöneltti:

  1. 1

    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olan Türkiye Cumhuriyeti’nde Sözleşmesi’nin Mad. 3. bağlamında; kötü/onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve işkence sayılabilecek Amasya E Tipi Cezaevindeki bu uygulamalar hakkında bir bilginiz var mıdır?

  2. 2

    Tutsaklara yönelik gerçekleştirilen bu uygulamalar hakkında ilgili cezaevine ilişkin bakanlığınızın yapmış olduğu bir çalışma var mıdır?

  3. 3

    Şayet konunun araştırılması için bakanlığınızca herhangi bir soruşturma veya kovuşturma işlemi yapılmamışsa gerekçesi nedir?

  4. 4

    İnsan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullara aykırı olarak tutsakların koğuş dışında cezaevi idaresi ve ilgili diğer personel tarafından tanınmalarına rağmen boyunlarına takmak suretiyle kimlik taşıma zorunluluğu getirilen Amasya E Tipi Cezaevi haricinde kaç cezaevi bulunmaktadır?

  5. 5

    Ülkemizin imzaladığı uluslararası anlaşmalar ve ilgili mevzuata aykırı olarak tutsakların sağlık hakkından keyfi bir şekilde yararlandırılmamasının gerekçesi nedir?

  6. 6

    Amasya E Tipi Cezaevinde bahsi geçen başgardiyan Ünal Kalleci hakkında AİHS, Anayasa ve İnfaz Kanunu’nu hiçe sayarak tutsaklara karşı düşmanca uygulamalarına ilişkin bakanlığınız müfettişlerince henüz bir soruşturmanın başlatılmamış olmasının nedeni nedir?