
Ekonomi Komisyonumuzun “Sağlık Emekçilerinin Özlük Haklarının İyileştirmesi” amacıyla verdiği kanun teklifine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyemiz Dr. Necdet İpekyüz, Diyarbakır İl Binamızda basın toplantısı düzenledi:
Ekonomi Komisyonumuzun “Sağlık Emekçilerinin Özlük Haklarının İyileştirmesi” amacıyla verdiği kanun teklifine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyemiz Dr. Necdet İpekyüz, Diyarbakır İl Binamızda basın toplantısı düzenledi. 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin de açıklamalarda bulunan İpekyüz şunları söyledi:
Sağlıktan tasarruf olmaz, tasarruf ölüm getirir
Sağlıktan tasarruf edilemez. Sağlıkta tasarruf ölüm getirir. 14 Mart’ı kutluyoruz, bugün Tıp Bayramı ama 20 yıldır sağlıkta dönüşüm adı altında giderek hekimler, sağlık emekçileri büyük bir özveri ile çalışmalarına rağmen şiddet artmakta, mağduriyetler artmakta, insanlar sağlığından olmakta. Ameliyatlar için 3 ay sonrasına gün verilebiliyor, sağlık emekçileri bu durumdan memnun değil, sadece yataklı hizmetlere önem veriliyor. Koruyucu hizmetler göz ardı ediliyor. Sağlık emekçileri 14-15 Mart’ta grevdeyiz dediler. Bu Türkiye’nin geldiği aşamanın göstergesidir. Verilen yanıt, “hainsiniz, doymuyorsunuz, gidin” oluyor. 31 Mart yerel seçimlerinden önce de gidin bu toprakları terk edin diyorlardı. Bu toprakları hiç kimsenin terk etmeye niyeti yok. Biz buradayız ve mücadele ediyoruz. Mücadelesini sürdürenleri HDP olarak selamlıyoruz ve onlarla beraberiz.
20 yıllık politikalar sağlık alanında çalışma barışını bozdu
Sağlık emekçileri Pandeminin başında alkışlanıyordu. Ama Covid bile meslek hastalığı kabul edilmedi. HDP ve meslek örgütleri bu sorunu dile getirmesine rağmen hiçbir şekilde dikkate alınmadı. 20 yıldır sürdürülen sağlıkta dönüşüm ve halkın aleyhine olan şehir hastanelerini açan, özelleştirmeye ağırlık veren yapı sağlıkta mağduriyetleri artırdı. En başta hekimlik mesleğini, sağlık emekçilerinin çalışma ortamındaki barış ortamı bozuldu. Performans döner sermaye ile hekimler ve sağlık emekçileri avutulmaya çalışıldı. Vatandaşlar bu nedenle sağlıktan mahrum kaldı. Çalışma barışı bozulunca 39 birime bölünen sağlık ekipleri kendi ortamları dışında giderek her gün şiddetle karşı karşıya kaldılar. Ülkeyi kutuplaştırıcı, ayrımcı, kin ve nefret ortamına sokanlar sağlık emekçilerini de şiddetle karşı karşıya bıraktılar. Sağlıkta şiddet cinayete dönüştü, hayatını yitirenler oldu.
Sağlık emekçilerinin sorunlarını biliyoruz ve çözüm için kanun teklifi sunduk
HDP Ekonomi Komisyonu bugün bir kanun teklifi verdik. Gideceklerse gitsinler denilen bir süreçte “kimse gitmesin, biz hep birlikte mücadele edeceğiz” diyoruz ve bu mücadelede başarılı olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Kanun teklifimiz, döner sermayeden sağlık emekçilerinin özlük haklarına kadar her şeyi kapsamaktadır. Çünkü biz hekimlerin 40 saate varan çalışma saatlerini, nöbet sistemlerini, eğitim sürecinde asistan hekimlerin yaşadığı sıkıntıları ve mağduriyetlerin, emekli vekillerin yoksulluk sınırı altında çalıştığını, mecburi hizmette insanların kötü muameleye maruz kaldığını, yöneticilerin keyfi yönetimlerini biliyoruz. Bu süreçte mücadeleyi sürdüreceğiz. Sağlık çalışanlarının özlük haklarını alabilmesi için bu kanun teklifini verdik. Biz sağlık çalışanlarıyla birlikteyiz.
Sağlık ortamını ancak huzur ve barış ortamıyla sağlayabiliriz
Amed’den sesleniyoruz; sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemez. Bir ülkede demokrasi, barış, huzur ortamı ve çatışmasızlık ortamları geliştikçe ekonomik haklar da sağlanır. Sağlık sadece ve sadece hekim sağlık emekçilerinden oluşmamaktadır. Sağlık aynı zamanda sağlığın olmazsa olmaz koşullarından oluşmaktadır. Sağlığın olmazsa olmaz koşuları barış ortamıdır. Ekonomik açıdan yoksulluğun olmamasıdır, temiz içme suyuna, temel gıdaya ulaşabilmektir, barınabilmesidir. Cumhuriyetin 100’üncü yılında hala mecburi hizmet konuşuluyorsa, hala belli bölgelerde sıkıntılar yaşanıyorsa bunun sebebi iktidarlardır. O nedenle daha sağlıklı günler yaşamak istiyorsak bu kanun teklifine destek verilmelidir. Bütün yurttaşlarımızdan destek istiyoruz. Bütün sağlık emekçilerini saygıyla selamlıyoruz.
Bila Serokkomar ji bijîşkan lêborînê bixwaze: Em naçin û li vir in
PIRS: Serokkomar ji bijîşkan re got yên ku dixwazin bila biçin. Hûn çi dibêjin di vê mijarê de?
Serokkomar cara yekemîn vê yekê nabêje. Di hilbijartên heremî de jî gotibû yên ku navê vê axê biguhîrinin bila biçin. Bila bizanibin, kes naçe ji vî warî. Serokkomar digot bijîşkên ku diçin tên. Bijîşkên ciwan tên. Heya niha 4 hezar 500 bijîşk çûne, ew jî ciwan in. Ciwan diçin. Em dibêjin bila kes neçe, têkoşîn li vir e, gel li vir e. Divê Serokkomar lêborîna xwe bixwaze. Ji ber ku 14'ê Adarê Roja Bijîşkan e. Lê bijîşk ji bo mafê xwe di grevê de ne.
Teklif metnine buradan ulaşabilirsiniz.
14 Mart 2022